İtalyan yazar Natalia Ginzburg’un “mutsuzluğumu hafifletmek için yazdım” dediği İşte Böyle Oldu adlı eseri, ben de bir okur olarak “mutsuzluğumu hafifletmek için okudum.” Bu kitap, kendisiyle tanıştığım ilk eseridir. İncelikli üslubuyla beni kendine bağladı diyebilirim. Bu sebeple diğer eserlerine de mutlaka göz atacağım.
Eser, “Alnının ortasına
Bu kutu gibi ev insana sıcaklık verir, hani neredeyse yüreğini yumuşatıp istek fazlalıklarını ve onların sonu gelmez huzursuzluklarını giderir gibiydi. Fazla parıltılı, dekorasyon dergileri veya televizyondan öğrenilmiş şeylerden uzak, görmüş geçirmiş, kendi eskiliğinde, sade ama bu sadeliğe varana ve bunlar gün gelip sadelik olana dek epey yol kat et mmiş, türlü haddeden hatta bazen hafiflikten geçmiş eşyalarla ve onların duygularıyla doluydu. Geçmişi ile bağlantılı ama tüm gerçek bağlantılar gibi biraz fazlaca çekiştirildiğinde her bağlantının ayrı feryat ettiği, dokunulmayınca burukluk olarak görülen, üstten, sathi bakışın sevimli bulduğu bir yer, o kadar.
"Kamu yararına değilse, hayatının kalan kısmını, başkaları hakkında düşüncelerle yıpratma. Çünkü bir başkasının işlerine, ne düşündüğüne, neyi yapıp ettiğine, neyi ne amaçla söylediğine, neyi aklından geçirdiğine, neyi planladığına ve bunun gibi diğer şeylere kulak asarsan kendine özgü yönetici ilkesiyle ilgilenmekten uzaklaşırsın. Bir yandan beyhude düşüncelerin peş peşe sıralamasından kaçınman, diğer yandansa meraklı ve menfur düşüncelerden uzaklaşman gerekir; biri aniden, "Şimdi aklından ne geçiyor?" diye sorarsa samimiyetle, tereddütsüz "şu ya da bu" diye yanıt vermeye hazır olmalısın. İçindeki her şeyi sadelik ve kibarlıkla, toplumsal bir varlığın doğasına uygun şekilde ortaya koymalısın; zevk, eğlence veya rekabet düşüncesiyle yanıp tutuşmadığın, kıskançlığı, kuşkuyu ya da buna benzer
yüz kızartıcı şeyleri umursamadığın hemen anlaşılmalı."
“…
"Sana dürüst davranmak istiyorum," diyen birisi
nasıl çürümüş ve sahtekârdir. Ey insan, sen ne yapıyorsun? Bunu söylemene gerek yok. Dürüstlük kendiliğinden anlaşılmalı. Yüzünde yazmalı, sesinde çınlamalı. Tıpkı sevgilinin, sevgilisinin bir bakışında her şeyi anlayabilmesi gibi dürüstlük baktığı an gözlerinden taşmalıdır. Kötü kokan bir insanın yanından geçerken fark edilmesi gibi hemen anlaşılmalıdır sade ve dürüst bir insan. Çalışılmış sadelik bir kılıçtır. Kurdun kuzuya dostluğundan daha çirkin bir şey yoktur. En
çok bundan kaçın. İyi, nazik ve samimi birisi, bu nitelikleri gözlerinde barındırır ve dikkatten kaçmaz.
…”