#Okudum
#KitapYorum
#HikâyeHırsızı
#JeanHanffKorelitz
#AltınKitaplar
#Roman
#336Sayfa
Merhaba arkadaşlar,
Bugün sizlere Altın Kitaplar'dan çıkan, çevirisini Çiğdem Öztekin'in yaptığı, Jean Hanff Korelitz'e ait "HİKÂYE HIRSIZI" isimli romanla geldim. Jean Hanff Korelitz, Amerikalı romancı, oyun yazarı, tiyatro yapımcısı
Hangi olay daha önce, hangisi sonra olmuştu? Bundan kim emin olabilirdi ki? Çocukluğum ne zaman bitmiş, ilk gençliğim ne zaman başlamıştı? Bütün geçmişim, yirmi sene önce yaşadığım olayla, bir sene yada bir kaç saat önce yaşadıklarım aynı dipsiz, kof, alacakaranlık bir kuyudan aşağı yuvarlanmadı mı?
Sâhi şu zaman dediğimiz şey neydi?
Var olan
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
_Edebini kaybeden kimse, kötülükten zevk alır.
_Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır.
_Adaletli olmak herkese eşit davranmak değildir, herkesin durumuna, konumuna göre davranmaktır.
_Arzular ve duygular arabayı çeken iki at, akılsa onları yönlendiren arabacı olmalıdır.
_Müziğin insanı götüreceği yer güzellik sevgisidir.
_Görünen değişiyor,
Tesbihatında, nefsini terbiye, zühd gayretinde olanlarla bir derdimiz yok. Biz de bunları yapma çabasındayız.
Ama adını koyalım ki Tasavvuf İslam'dan ayrı bir dindir, denildiğinde coşanlar, dinlerinden habersiz olanlardır. Tüm Tasavvuf literatürü bunu, İslam'a benzetilmeye çalışılan bu dini anlatır.
Vahyin (İslam vahyi, kendi
*****
(Vücûduke zenbun lâ yukâsu bihî zenbun). Allah var ama ben de varım, demek tasavvuf akaidine göre şirktir. Yalnız Allah var, diyenler muvahhidlerdir. Muvahhid, birlemiş olana denilir.
*****
AŞK - ÖLÜM - MUTLULUK - YALNIZLIK - DOSTLUK
uzunca bir aradan sonra herkese ve kesime tekrardan merhabalar. bir yıla aşkındır okuma sancıları çektiğim, toplumsal sancıların peşimizi bırakmadığı son üç yılın getirdiği girdap ve de tabi ki seçim kıyametinin kutuplaştırılmış bir cehennem ortamının ortasındaki toplumun kader tayin edeceği gecenin
Aşk nedir? Yeri yurdu nerededir? Nereden gelir, nereye gider? Sınırlandırılabilir ya da durdurulabilir mi? Kuralları var mıdır? Ya da bilinen bir formülü? Nasıl yaşanır? Nerede yaşanır? Kiminle yaşanır? Tek mi yaşanır? Ayrı mı? Nasıl bulur seni? Sen mi onu bulursun? Yoksa önceden yapılmış bir plan dahilinde kapının önünde mi buluverirsin?
Huyu,
#agapi
“Mutlu olmak için başka birine ihtiyacım yok.”
“Annem derdi ki birini sevdiğin her yıl için iyileşmek bir ay sürermiş…”
“Her kalpte, bir oda, güvenli ve güçlü bir sığınak vardır…”
“Kalp kaybettikleri için ağlarken,
Ruh kazandıkları için gülermiş..”
“Aşk iniş çıkışları olan bir şeydi. Tamamen yok olabilir veya kalbinin sessiz bir
بِسْمِ اللَّـهِ الرَّحْمَـٰنِ الرَّحِيمِ
Bütün hamdler Allah (celle celalühü)'a mahsustur.
Salat ve selam, Rasulüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimize ve onun mübarek âl ve ashabının, kıyamete kadar onlara tabii olanların üzerine olsun.
Mesnevi bana öyle farklı hissettiren bir kitap ki, nasıl anlatsam nasıl izah etsem bilemiyorum.
Kitap hakkında bir şeyler karalamak yerine kitabın bana düşündürdükleri üzerine durmak istiyorum. Zaten öbür incelemelerde kitap içeriğine yeterince değinilmiş.
Başlayalım o halde!
Kafamı kurcalayan şeyler var...
Neden aşk uğruna ölüm böylesine kutsanır ve aşk neden anlamsız hayatımıza bir anlam kırıntısı katıyormuşçasına böylesine coşkuyla
Bu kitabı bana (kitabın da bizzat yazarı olan) çok sevdiğim ağabeyim Harun Çelik lutfedip gönderdiğinde, kendisini eleştirip, içerik hakkında bazı konulara dikkatimi çekmişti.. İtiraf etmem gerekirse o eleştirilerden sonra biraz da olsa önyargılı bir şekilde başlamıştım okumaya.. Ama daha ilk sayfalarda önyargılarım beni yavaş yavaş terk etmeye