170 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
VAROLUŞSAL BOŞLUKTAN ANLAM ARAYIŞINA
Kitap okumanın zamanı yokmuş, yeni anladım galba. İki sayfa okuyup, gelen misafirlere ikramda bulunduktan sonra tekrar kaldığım yerden devam ederken kavradım bunu... Yok öyle kitap okumak için mekan oluşturmak, boş zamanı beklemek.. Bizlik şeyler değil bunlar, mutfakta masanın üzerinde, sen kahve hazırlarken sana bakıp göz kırpan kitaplar, yaşama
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202336 okunma
293 syf.
9/10 puan verdi
·
46 günde okudu
Bütün hasta insanların hastanelerde olduğunu mu sanıyorsun sen?
BLAU, DEBORAH F. 16 Yaş ÖNCEKİ HASTANELER: Yok İLK TANI: ŞİZOFRENİ "Hiçbir zaman soğuk ya da açlık tehdidiyle karşılaşmadı," kızına yeterince sevgi ve ilgi verdiğini düşünen bir babanın sözleri bunlar. "İnsanlar onu hiçbir zaman sevmemişti zaten." Bu da kızın düşüncesi? Neden akıl hastanesine düşer insan? Ya da neden
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Sana Gül Bahçesi VadetmedimJoanne Greenberg · Metis Yayınları · 202114,3bin okunma
Reklam
390 syf.
9/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Şah ve Sultan - İ. PALA, Sevgi neydi? /Muazzam bir eser!
Bir tarafta Osmanlı Padişahı
Yavuz Sultan Selim
Yavuz Sultan Selim
Han. Namı diğer Selîmî, diğer tarafta Safevi Devleti kurucusu, İran tarihinin en önemli hükümdarlarından
Şah İsmail Hata'i
Şah İsmail Hata'i
Birinin yanında Hüseyin diğerinin Hasan. Kimin hikayesi bu? Yavuz'un mu İsmail'in mi? Hüseyin'in mi Hasan'ın mı? Taçlı Hatun'un mu Kamber Can'ın mı? Başkahraman
Şah ve Sultan
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332,8bin okunma
"kendini aramak"
*Benliğimiz ( egomuzun) esiri olmuş haldeyiz. *Korkularımız bizi zincire vurmuş; "Korkularını düşün!" *Özgürlüğümüzün içinde sınırlı kalmışız; " Ne kadar özgür sanıyorsun kendini! " sanıyor musun yoksa özgür müsün ? *Halinden memnun değilsin! Bütün bunlar için birer "anahtar aramamız" için önümüzde bir engel yok.
Keşke kendime de söyleyebilsem. Uyandığımda, uyuduğumda, yediğimde, içtiğimde... En çok da bu değil miydi canımı yakan? Sonbaharın yalnızlığı demiştim öncesinde. Aslında palavra. Kendime yalnızlığımdı, kendime yabancılığım. Kendimeydi kızgınlığım. Ben olamayan bana. Gülüşünü göremediğim kendime. Yanlış anlamayın kızgınlığım kendimeydi. Ne haldeyim bilmiyorum. Aslında bu haldeyim. Bilmediğim bir haldeyim. Keşkelerim oldu hep. Söyleyip de vazgeçemediğim keşkeler. Bilip de inanmadığım. Bulup da söyleyemediğim. Görüp de dokunamadığım kendime. Ne çok çelişki var değil mi? Tam da ortasındayım işte. Ne kabullenebiliyorum ne de vazgeçebiliyorum. Öyle garip işte bu. Yazdıkça buluyorum, çizdikçe görüyorum, acıdıkça hissediyorum. Zamanı daha çok hissediyorum canımı yaktığını hissedip de ayrılamadığım zaman. Zaten vazgeçemediklerimiz değil miydi bu kadar bizi inciten? Sahi ben, biz neydik? Öğrenebildik mi? Öğrenemediklerimizden ibaretti zaten her şey. Her şey dediğime bakmayın bilemediğim bir ben her şeye bedeldi.
`Antisayaç`
Ölülerimizi “sık kullanılanlara” ekliyoruz. Ölülerimize ölülerimiz ekliyoruz. Şans eseri yazmıyorsa adımız bir sayaçta Birhan, ben bunu hep “antisayaç” olarak okudum Yani sayılamayan, sayılmasın hiç aman Sahi biz kaç darbeden sonra ölülerimiz oluyoruz. Erkek ve kadın, iki farklı hayvan. Ve kuraldır öldürür hayvanlar âleminde güçlü olan. Mesele bu
Sayfa 36 - Metis
Reklam
489 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.