Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kaynak: İçsel mi, dışsal mı?
Başımıza gelen bir başarısızlığı yorumlamada dördüncü önemli kriter, başarısızlığın kaynağını içimizde mi yoksa dışımızda mı aradığımızdır. Başarısızlık halinde hemen düşünmeye başlarız: "İçten kaynaklanan (elimde olan) nedenlerden dolayı mı yoksa dıştan kaynaklanan (elimde olmayan) nedenlerden dolayı mı başarısız oldum?" Şans, sonucu etkileyen ama kontrolü bizde olmayan bir dış faktördür. Çalışma ise sonucu etkileyen ve kontrolü bizde olan bir iç nedendir. Dış faktörler kendi ellerimizde değildir ama iç faktörler kendi ellerimizdedir. Başarısız olduğumuz bir durumu kendimize ya da başkalarına açıklarken iç nedenlere mi yoksa dış nedenlere mi bağladığımız çok önemlidir. Mesela attığınız top basket olmadıysa önünüzde iki şık var: 1. "Top girmedi," (şanssızlık) diyerek dış faktörleri suçlayabilirsiniz. 2. "Ben atamadım," diyerek (yeteneksizlik) kendinize bağlayabilirsiniz.
Reklam
"Hulda'nın damgasını taşıyorsun." Yüreği ağzına geldi. "Hulda mı?" "Emek tanrısı." Serilda ağzı açık bakakaldı. Elbette Hulda'nın kim olduğunu biliyordu. Ne de olsa sadece yedi tanrı vardı, onları akılda tutmak zor değildi. Hulda, tıpkı Madam Sauer'in söyleyeceği gibi iyi ve dürüst işlerle
Aslında adama kanı ısınmamıştı; fiziksel olarak da ruhsal olarak da onu adamın bedenine bağlayan bir şey olmamıştı; Kendini ona, ihtiyaç duymadan ve onu arzulamadan teslim etmişti; belli bir duyumsamazlık karşısında adamın isteği ve bir tür sessiz meraktı buna neden olan. İçinde bir âşık edinme gereksinimi hiç olmamıştı, evliliği tatmin ediciydi, kadınlarda çok sık rastlanan tinsel ilginin körelmesi de söz konusu değildi; zengin birinin yanında olmaktan, kültür açısından kendinden üstün bir kocanın, iki çocuğun yanında olmaktan yeterince mutluydu; rahat, refah içinde sakin bir hayat yaşıyordu. Ancak fırtına veya boğuk bir sıcak kadar, havanın durgunluğu da insanı rahatsız edebilir, ılımlı bir mutluluk da şanssızlık kadar kışkırtıcı olabilir ve isteksizlik içindeki birçok kadın için umutsuzluğun getirdiği sürekli bir doyumsuzluktan daha tekinsizdir.
Kendinizi çok üstün görüyorsunuz. O da bunları biliyordu bir zamanlar, her şeyi görmüş, hakim olmuştu. - Bana Nansen'in kim olduğunu anlatma. - Ama bana öyle geliyor ki, her şeyi bilmiyorsun. - Beni iyi dinle delikanlı, dedi Hansi. Senin şu Nansen, benim tam da şanssızlık olarak gördüğüm bir vaka. Memleketinin bilincindeydi, öyle değil mi? Polikit bir kahin.
Sayfa 476Kitabı okudu
Reklam
136 syf.
6/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Despot ve tek düze eğitim sisteminde kaidelere aykırı bir öğretmen. Öğrencilerine teorik bilgiyi öğretmektense hayatta nasıl yer edinebileceklerini, kendilerini nasıl bulabileceklerini öğretmeye, göstermeye çalışıyor. Öğretmen, John Keating, insan kazanmaya çalışıyor, sadece öğrenci değil. Oysa eğitim sistemlerinde tanımlar hep şaşalı ve
Ölü Ozanlar Derneği
Ölü Ozanlar DerneğiN. H. Kleinbaum · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 201626,2bin okunma
Titanik’in batması sadece insanların hatası değil büyük bir şanssızlığın insanların hatası ile birleşimi sonucunda gerçekleşti. Ve şanssızlık daha ağır basıyordu. Aslında Titanik’in batması için evren bir yıl öncesinden hazırlık yapmaya başlamıştı ama neyse… beni üzen tek nokta böylesine ihtişamlı bir yapının insanlığın böylesine başarılı bir projesinin 2 saat içerisinde bir hiç oluşuydu. Rose ve Jack’ın aşkı umurumda değil gemideki statüden kaynaklanan insan ayrımı bile umurumda değil ama birkaç saat içerisinde kaç yıllık emeğin okyanusun dibine oturması çok can yakıcı. Beni üzen ve hüzünlendiren tek gerçek bu aşkmış zengin fakir ayrımıymış entikaymış tamamen palavra… biraz insanlığın hayallerine şaşırıp hayallerinin yıkılışına üzülelim her şeyi aşka indirgeyip anlamsızlaştırıp basitleştirmenin lüzumu yok. Bu bakış açısı ile filmi izledikten sonra gerçekten Titanik’i izledim diyebilmeli insan.
Bence en büyük şans :)
Hep düşünüp duruyorum: Kız olmak, daha doğuştan bir şanssızlık mı?
1.000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.