Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bugün hemşiremi deyiştirdiler. Bu seferki çok tatlı. Adı Lucille ve bana ilerneme rapurunu nasıl doru yazacamı gösteriyo ve sarı saçlı ve mavi gözlü. Ona Hilda nerde diye sordum Hilda artık hastanenin bu bölümünde çalışmıyomuş dedi. Sadece bebeklerin olduğu doum servisinde çalışabilirmiş çünkü orda fazla konuşsada sorun olmazmış. Ona doum servisi nedir diye sordumda bebekler hakında oldunu söyledi ama onları nasıl yapıyolar diye sorunca aynı Hilda gibi onunda yüzü kıskırmızı oldu ve birisinin ateşini ölçeceni söylip ortadan kayboldu. Hiç kimse benle bebekler hakında konuşmuyo. Bakalım eğer bu amaliyyat işe yararsa ve akıllı olursam bunu örenebilirim.
Sayfa 23 - Koridor Yayıncılık
Sarı saçlı mavi gözlü çocuklar ölüyordu dünyanın bir yerinde İpek saçlarının saman sarısı olmasına gerek yok, Mavi gözlüydü onlar, deniz mavisi Gerçi, kimisi buğday tenliydi Sahi, önemi var mıydı samanın buğdayın? Bebekti, küçücük elleri avucuna sığanından hani, Hani daha güzelini duymadığın o tertemiz bebek kokusuna haiz olanından, Gerçi, her bebek, öyle değil miydi? Çocukken biz dondurma yer taso oynardık, Hiç bomba düşmedi yanımıza bizim, Biz hiç Gazze olmadık Süt içerken ana kollarında uyuklayan çocuklardandık biz, Soğuk yatakta ipi çekilmiş sağlık cihazlarının plastik kablolarını öpmedi çürüyen bebek cesetlerimiz... #getoutofrafah
Reklam
Herhalde Sakarya Savaşı'ndan sonra idi. Bir gün Türk Ocağı'nın açılış töreni yapıldı. Nutuklar söylendi, milli marşlar çağırıldı. Genç öğretmenlerle Sultanî'nin yetişkin öğrencileri coşkun şiirler okudular. Bunlardan bir tanesinin, kıvırcık sarı saçlı mavi gözlü, uzun boylu bir delikanlının okuduğu şiirin adı ''Kırk Haramilerin Esiri'' idi: Haydutların reisi, türlü işkencelerden sonra, esirin bir kolunu kestiriyor. Ama yiğit adam cellatlarına meydan okuyor. O zaman Harami-başı bağırıyor adamlarından birine: ''Öteki kolu da kes. Öteki kolu da kes...'' Bir anda beklenmedik bir şey oluyor: Birden, balta esirin elinde parlıyor. Şimdi iyi hatırlamıyorum, ama sanırsam hikaye de böyle sona eriyordu. Şiir kadar, onu okuyanın okuyuşunda da başka bir güç vardı. Sarışın delikanlı şiiri okumamış, onda dile gelen, ayaklanmış esir Anadolu'nun dramını oynamıştı. Onun kollarının geniş hareketleri, sıçrayışları, dizlerini yere vuruşları hala gözümün önündedir...
Kurtuluş Yıllarının Bir Anısı İçinde Nazım HikmetKitabı okudu
".... Savul! Savul!!. Savuuuul!!!. Buda'ya kurban geliyor. Sarı saçlı, mavi gözlü bir kadın beyaz, kar gibi.. Kadının canına kıyacaklar gibi.. Mavi gözlü dilber kurban gidiyor, kurban... . . . . . . . . . . . . . . . . Dran! Drrrran!. Drrrrrrrran!!!..."
'inanan ve direnen bir tek adamın bile ayaklarının altında dünya titreyebilir. böyle bir tek adamın bile azmi ve kuvveti alemi idare edebilir' diye düşünürken, bir taraftan da yüksek sesle kendi kendine konuşmasını sürdürür "felek bin türlü esbab-i cefasını toplasın gelsin, dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten." yürür, kararlı adımlarla yürür, azimle ve sinirle yürür. evet, o sarı saçlı, açık mavi gözlü, sarı bıyıklı, kurmay armalı ve "dönersem kahpeyim, millet yolunda..." diyerek yürüyen bu adam, Mustafa Kemal'dir.
272 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Spoiler İçerebilir...
Dorian Gray'in Portresi... Uzun zamandır kitaplığımda var olan ancak bir türlü okumaya cesaret edemediğim bir kitap. Kitabı bitirdim ancak etkisinden biraz olsun bile kurtulamadım.. Kitaba giriş önce betimlemelerle başlıyor. Bu kısımda bunlar ne anlatıyor tarzı bir düşünceye kapılabilirsiniz. Ancak çok geçmeden birden kendinizi kitabın
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · İş Bankası Yayınları · 202173bin okunma
Reklam
hıncından, çaresizliğinden yumruklarını sıkar, şakaklarını sıkar, bazen de duvarları yumruklar bu mavi gözlü, sarı saçlı adam. hayallerinde, böyle anlarda karşısında daima, istanbul'un boğaziçi'ne hâkim bir tepesinde, yıldız sarayı'nın bir penceresinde boğazdan püfür püfür esen serin rüzgârlara kendini vermiş o müstebit padişah canlanır. evet, yıldız sarayı bir kale gibidir. salonlar yaldızlı, bahçeler birer cennet, rüzgârlar ruhu sakinleştiricidir. kapısında uşaklar sürü sürüdür. ama memleket yanıyor. memleket kan, ateş ve sefalet içindedir. devlet ve millet hem birbirleriyle, hem kendi içlerinde kıran kırana boğuşmaktadırlar. askeri, jandarması, ağası, eşkiyası, eşrafı, zalimi ve mazlumu ile bütün ülke boğaz boğaza, nefes nefesedir. kocamış bir idare, çökmüş bir ordu, çürüyen bir donanma, tamtakır bir devlet hazinesi, müflis ve dilenci olmuş bir hükümet... nihayet yolsuz, mektepsiz, hastanesiz, fabrikasız, asayişsiz, emniyetsiz bir vatan
480 syf.
7/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Spoiler var.
Öncelikle kitaptaki "az" olan bir takım şeylerden bahsetmek isterim. Betimleme çok az. Mekanlari detaylı betimlemiyor bu da gözümde canlandırma açısından yordu beni. Karakterlerin fiziksel özelliklerinin betimlemesi de çok az. Çok güzel, cok yakışıklı sarı saçlı, mavi gözlü bu kadar. Aklimda karakterlere uygun bir yüz oturtamadim. Özellikle Maya'nin yüzünü hayal edemiyorum. Olaylar ile ilgili verilen bilgiler, eğrisi doğrusu cok az. Mantığı oturtamadi kitabin son çeyreğine kadar. Hep bi durum ne ne oluyor ne oldu modunda okuyorsunuz. Kitapta heyecan da cok az. Serinin ilk kitabi cok heyecanlı olmali ki devam etme istegi duyalim. Sayfaları çevirirken daha heyecanlandirmaliydi ama o da az ne yazık ki. Ne fazla kitapta? Doruk Ilgaz. Bu isim cok fazla. Artik gina getirdi diyebilirim. Kizin bu cocuga aski anladik nerdeyse her sayfada okumak zorunda degildik. Evet anladik aşırı asik kara sevda evet tamam ikna olduk. Ama doruk karakterini sevmedik hem de hic. Hic gecmedi okuyucuya o karakter. Karakter isimleri ozel.olarak secilmis bu yuzden sanki yabancı bi yazarın kalemi gibi his veriyor. Secilen isimlerin fonetigi enteresan geldi. İsimlerin anlamlari da oldukça saçma. Her seyi geçtim de Irgat Bey nedir artik ya. Serinin 1. Ve 2. Kitabini almıştım. Ilk kitap beni sarmadı. 2. Kitaba şans vereceğim. Bakalim devam etme isteği uyandıracak mi. Ve dahi kitabin ismi dahi açıklanmadı onu merak etmiştim.
Gecenin Hikayesi - Aylema
Gecenin Hikayesi - AylemaN. G. Kabal · Ephesus Yayınları · 20202,605 okunma
Parayı bulunca...
Üç yüz dönümü üç yüz bin lira. Deli olacaktı. O akşam da böyle abuk sabuk hülya kurmuştu. Karı karı üstüne almıştı yatağa yatar yatmaz. Bir Boşnak kızı sarı saçlı, mavi gözlü; bir Serezli Çingene esmer, baygın bakışlı, yonca kokulu... Bir Çerkes ince belli. Bir Gürcü çekik badem gözlü, cumudiye tenli... Bir, bir araba almıştı yağız atlı bir araba.
Neden herşey Beyaz?
"Anneme hep sorardım. Derdim ki "Anne, nasıl oluyor da her şey beyaz?" Neden İsa sarı saçlı, mavi gözlü ve beyaz? Son akşam yemeğindekilerin hepsi beyaz. Melekler, Papa ve Meryem Ana da. Melekler özellikle de. "Anne Öldüğümüzde Cennete mi gideceğiz?" Dedi ki "Evet, elbette cennete gideceğiz." Peki, siyahi melekler nerede o zaman? Neden fotoğrafta yoklar? Sonra dedim ki "Ah biliyorum. Eğer cennette beyazlar da varlarsa o zaman siyah melekler mutfakta olmalı, onlar süt ve bal hazırlıyorlar. Sordum "Anne neden her şey beyaz?" Hep merak ederdim. Mesela başkan Beyaz Saray'da yaşar. Meryem Ana'nın kuzusu, onun da rengi kar gibi beyaz. Ve Pamuk Prenses beyaz. Her şey beyaz, Noel Baba da beyaz. Ve kötü olan her şey siyahtı! Çirkin ördek yavrusu siyah bir yavruydu. Siyah kedilerin anlamı uğursuzluktu. Eğer sana şantaj yaparsam "kara" çalmış oluyordum. "Anne beyazlar da bunu yapıyor, neden adı "ak"lamak olmuyor?". Her zaman merak içindeydim. İşte o zaman bir şeylerin yanlış gittiğini anladım." Muhammed Ali, 1971
Reklam
Benimle işi olan herkesin benim böyle biri olduğuma ikna olması gerekir, benden sıradan ve önemsiz bir adamın çok saygıdeğer duygularını beklemek de benim mavi gözlü sarı saçlı biri olmamı beklemek demektir. Bana bir başkasıymışım gibi davranmaksa sevgimi korumanın en iyi yolu değildir.
Sel YayıncılıkKitabı okudu
Yitirilen...
💙💙💙 Ola ki Yürürüm Bir Başka Aşka Ya da Yürürüm Mavi Olmayan Bir Gülüşe Unutma ki Tek Ask Olduğum Sensin Aşık Olduğum Değil Karanlıkla Süzülüyor İçime Yıkım
kalın karın altındaki kara toprakta sarı saçlı mavi gözlü bir güzel uyur bu güzele bahar derler bizim bozkırda.
Sayfa 37 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
413 syf.
10/10 puan verdi
·
56 günde okudu
Acısını içten içe hissettiren bu olaylar, nasıl anlatılır ki sağır birine?
Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov
, kuşkusuz büyük bir anlatıcı. Belki de anlatımından çok, anlattıkları ile devleşen bir edebiyatçı. Yani herkeste farklı yankıları olan vatan, millet, savaş, sadakat, vefa, yâr olmak, ana olmak, incelik gibi mefhumları bünyesinde barındıran ve toplumun sesini, soluğunu, rengini taşımakla kalmayıp insanı merkezine tüm tarafsızlığıyla koyan
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202145,6bin okunma
877 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.