SAVCI – (Düşünceli) Adalet böyle oyunlara getirilemez
SEMRA - Oyun mu? Benimki adalete hizmet...
SAVCI - Beni mesleğimin dışına mı çıkaracaksınız?
SEMRA - Mesleğiniz için bir an mesleğinizin dışına çıkmaya razı olunuz... Bu inceliği gösteriniz!
Sayfa 90 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
SAVCI (Cemil'e) Arkadaşlarınız nezarette... CEMİL - (Halsiz) Onlar masumdur...
SAVCI - Ne biliyorsunuz?
CEMİL Ahlâklarını yakından tanıdığım için biliyorum
SAVCI Ya siz?
CEMİL- Onu da başkaları takdir etsin...
Sayfa 86 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Cemil Gezmiş- Ben yalnız şu kararımı söyleyeyim. Üç oğlum vardı benim. Tanrı’dan herkes için böyle üç evlat vermesini, nasip etmesini istiyorum. Benim en büyük duam bu herkes için. Yani bunda sözü uzatmıyorum, o bakımından Deniz’i nasıl gördüğümü de izah etmiş oluyorum size. Ancak şurada dinlediklerimden biraz önce konuşmacı olan arkadaşın dışında o hariç, evvela Baki Tuğ meselesine dokunacağım, buna defalarca dokundum. Bir defa “Bu verilen karar hukukidir, siyasi yani yoktur” diyor. Evvela dava siyasi olarak başlamıştır. Yani şimdi soruyorum siz savcı olarak, Genelkurmay Başkanlığı’nın yazılı emriyle, bu davayı 146’dan açın diye verdiği emirle beraber açmadınız mı? Açtınız.
büyük bir Müslüman; bugün "Demokrasi vardır." denilen bir gün, kalkıyor, yalnız "Allah" diyor, "Kitab" diyor, "Resûl" diyor ve gençliğe, "Dikkat!" diyor. Der demez arkasından savcı (da'vâyı açan savcı) yapışıyor:
Gel buraya... Suç işledin! diyor.
Ve âfâkı kapkara bir zulmet kaplamıştır.
Tarihçe-i Hayat
Doğal hukuk diye bir şey yok: Bu sözler, ataları 14. Louis'nin Protestanlardan alıp dağıttığı mallarla zenginleşmiş, geçen gün beni sıkıştıran savcıya yakışan eski bir budalalıktır. Hukuk ancak ceza yaptırımıyla, şu ya da bu davranışı yasaklayan bir yasa yürürlükteyse vardır. Yasa yoksa, ancak aslanın gücü doğaldır ya da karnı acıkan, üşüyen varlığın ihtiyacı, kısacası ihtiyaç vardır... Yoo, hayır hayır, itibarlı kişiler yalnızca şansları yaver gittiğinden suçüstü yakalanmamış üçkağıtçılardır. Toplumun üstüme saldığı savcı bir alçaklık sayesinde zenginleşmiştir... Tamam, bir cinayete kalkıştım, çok haklı olarak cezaya çarptırıldım, ama bu tek suç bir yana bırakılacak olursa, beni ölüm cezasına çarptıran şu Valenod topluma benden yüz kez daha zararlıdır.
Ah baba ah! Ne demeli sana bilmem ki... Sen seni kebap ettin ama beni ateşe koydun. Kapkara yaktın. Farkında bile olmadın yaktığının. Şiirle, şarkıyla başım hoş olsaydı ne vardı sanki. Karşımda üç beş ceketin düğmelenmesi, oturduğum makam koltuğu, elimdeki sükseli dolma kalem, kapımdaki savcı bilmem kim levhası... Bütün bunlar değdi mi katlanmak zorunda olduğum azaba?
Jeanne d'Arc..
Savaşçı azize
Ne ok atmada ne de kılıç sallamada onunla baş edebilecek erkek vardı.
Öğle vakti, sebze bahçesinin sessizliğinde sesler duyardı. Melekler ve Aziz Michel, Azize Margarita, Azize Catalina gibi azizlerin yanı sıra göğün en yüksek sesi de onunla konuşurdu:
"Dünyada senden başka Fransa Krallığı'nı kurtarabilecek kimse yok.
Sayfa 52 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Üniversitede konferansta konuşan Profesör: Devlet yıllık vergisinin yarısından fazlasını kitap-dergi ve sanat alanı ürünlerden alıyor. Bakan, hakim, savcı, polis ve resmi kurumlarda çalışan herkes maaşını, Yazarlar'ın, Şairlerin ve Sanatçıların emeği üzerinden alıyor.
Sebahattin Ali, Nazım Hikmet, Ahmed Arif ve diğer tüm haksızlığa zulme uğramış Yazarların, Şairlerin ve Sanatçıların emeği üzerinden ailenize - çoluk çocuğunuza ekmek götürüyorsunuz. Buna rağmen devlet içindeki çeteden emir alıp Yazarlara, Şairlere ve Sanatçılara "terörist" yaftası yapıştırıyorsunuz.
Çok yakında devlet içindeki bu çeteye yönelik büyük bir yargılama süreci başlayacak.
Üniversitede konferansta konuşan Profesör: Devlet yıllık vergisinin yarısından fazlasını kitap-dergi ve sanat alanı ürünlerden alıyor. Bakan, hakim, savcı, polis ve resmi kurumlarda çalışan herkes maaşını, Yazarlar'ın, Şairlerin ve Sanatçıların emeği üzerinden alıyor.
Sebahattin Ali, Nazım Hikmet, Ahmed Arif ve diğer tüm haksızlığa zulme uğramış Yazarların, Şairlerin ve Sanatçıların emeği üzerinden ailenize - çoluk çocuğunuza ekmek götürüyorsunuz. Buna rağmen devlet içindeki çeteden emir alıp Yazarlara, Şairlere ve Sanatçılara "terörist" yaftası yapıştırıyorsunuz.
Çok yakında devlet içindeki bu çeteye yönelik büyük bir yargılama süreci başlayacak.
Bir hatıra..
![Selîm Gök[h]an](https://r2.1k-cdn.com/sig/size:96/plain/https%3A%2F%2F1k-cdn.com%2Fresimler%2Fuyeler%2F1266784_1712462450_ijQTW.jpg){kind=small}
Nüktedanlığı ile bilinen Ceylan Çalışkan abi bir gün mahkeme edilmek üzere bir savcının yanına götürülür.
-Savcı; Ooo ne güzel ne
güzel. Risale-i Nur'a hizmet diye keyif yapıyorsunuz paraları malları götürüyorsunuz.
- Ceylan abi; "Savcım bu iş bu kadar kârlıysa devletin angaryasını çekme sende bu mesleğe gelsene." diyor. :))
Savcı, "Hiç değilse ağladığını olsun görmediniz mi?" diye sordu. Pérez, "Hayır," dedi. O zaman savcı, "Jüri üyeleri değerlendirirler," dedi. Ama, avukatım öfkelendi, bana biraz aşırı gelen bir sesle, Pérez'e: "Peki, ağlamadığını da gördünüz mü?" diye sordu. Pérez, "Hayır," diye karşılık verdi. Dinleyiciler güldüler. Avukatım da cüppesinin kollarından bi- rini sıvayarak kesin bir tavırla, "İşte, bu davanın aynası! Her şey doğru, ama hiçbir şey doğru değil!" dedi.
Sayfa 89Kitabı okudu
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202025,7bin okunma