Okumuş, iş aramış, bulamamış, yazar olmak isteyen biri var. Kitapta adı geçmiyor. Kira borcunu ödeyemediği için kaldığı yerden atılıyor. Sokakta yatıyor ve yiyecek hiçbir şeyi yok, açlıkla sınanıyor. Günlerce aç kalıyor. Tanıdıklarına gidiyor, çok yok zaten ama onlara durumu anlatmayı kendini küçük düşürmek olarak görüyor ve türlü türlü yalan söyleyerek ya da daha dramatik bir ifadeyle durumunu gizleyerek onlara kendini tam ifade etmeden anlaşılmaya çalışıyor. Öyle ki aç, kalacak yeri yok ama hâlâ gururlu bir insan. Hatta kitapta, ben söylemeye çalıştım onlar anlamadı, gibi bir cümle geçiyor.
Neyse bazen yazıyor, gönderiyor bu arada çoğunlukla yazıları kabul edilmiyor ama edildiğinde de eline geçen parayla kendini doyuruyor, bir yere sığınıyor falan ama para az olduğu için çabuk tükeniyor.
Böyle bir sokakta bir sığınakta bir aç derken kitap geçiyor. Bize de bu açlık, sefillik, hayallerinin peşinden koşma anlatılıyor ama beni en çok etkileyen tüm bu kötü duruma karşı gururunu hala koruması oldu.
Tabii zaman geçtikçe ve durumu daha da kötüleştikçe kendi düşüncelerine karşı bir şeyler yapıyor ama hemen ardından kendini cezalandırıyor.
O kendi gururunu korumakla açlığından dolayı her şeye boş vermek durumunu yazar öyle bir yansıtmış ki beni çok etkiledi.