Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yoktan Var Edilmiş Şehir
Düşman, her tarafı işgal ederek Ankara'ya gelecek olursa ben bir elime silahımı, bir elime de Türk bayrağını alarak Elmadağı'na çıkacağım. Burada tek başıma son kurşunuma kadar düşmanla çarpışacağım. Sonra da bu kutsal bayrağı göğsüme sarıp şehit olacağım. Bu bayrak, kanımı sindire sindire emerken, ben de milletimin uğruna hayatımı feda edeceğim. Huzurunuzda buna and içiyorum!
15 Temmuz 2016 gecesini hiçbirimiz unutmayacağız. Bu toprağı vatan kılan şeyin onu imanla sevmek olduğunu, bu toprağın harcında şehit kanı ve anaların gözyaşı kadar , harim-i ismetini cesaretle savunmak da bulunduğunu bize bir kez daha hatırlattı bu gece. İşgal kuvvetlerine karşı ayaklanan o derin bilgeliğin , o vakur asaletin, bin yıldır bu toprağı mayalayan o derviş yiğitliğinin kaybolmadığını, bir ruh ve duygu olarak hep var olageldiğini bize gösterdi. Böylesi bir külli irade ancak buhran zamanlarında tecelli eder ve bir milletin yönünü ışıtır, aydınlatır. Ancak kalbi olan bir millet zulme direnebilir. Kalbi ve tarihi olan bir millet.
Reklam
Beni anlamayanlara karşı soğuğum; fakat bu kadar anlayanlardan da ürküyorum. Beni kendi gözümle hudutlandırıyor, içimde hürriyet sahası daralıyor. Hürriyet! "Ya aşk, ya hürriyet!" demek istiyor Samim. İkisi birden olmaz. Ya gazi, ya şehit. Hakkı var. Hem tuhaf: Hürriyet içinde hürriyetin kıymeti yok.
Sayfa 188Kitabı okudu
Büyük Ayrılık, Alıntı
Umurlarında mı alçakların. Bizim sadece pisipisine ölme özgürlüğümüz var. Haa unuttum... Bir de karşı taraftan bizim gibi gariban köylüleri öldürme özgürlüğümüz! Birincisinde adın şehit oluyor, ikincisinde de gazi!"
Sayfa 487 - Doğan KitapKitabı okudu
Aferin!
Ancak Türkler susarken Ermeniler boş durmadılar. Özellikle 50 yıldır hep onlar olayları kendi yönlerinden anlattılar. Bazı avrupa ülkelerinde var olan ve kökü yine ta­rihe dayanan Türkler hakkındaki "kötü" önyargıyı da kullanarak dünya kamuoyunu tek taraflı olarak etkilediler. Yani dünya kamuoyu 50-60 yıldır neredeyse sadece Ermenileri dinledi, sadece onların yazdıklarını okudu. Ancak Türk Diplomatlarının haince şehit edilmeye başlanmaları üzerine Türkiye Cumhuriyeti de dünya kamuoyuna ger­çekleri açıklamaya başladı.
Demek yiğitlik ve inanç şaşmaz bir ölçü olmuyor. Öyleyse gerçeği yalandan nasıl ayırmalı? Kimbilir ne ka­dar yiğit, ne kadar şehit uğrunda ölünmeyecek bir ideal için canlarını verdiler? Tanrı’nın da, Şeytan’ın da azizleri var
Reklam
MESCİDU'L - AKSA
Mi'râc yolculuğu Kudüs'ten, Mescidu'l- Aksa'dan geçiyordu. Bugün yahudi kurşunlarına hedef olan Mescidu'l- Aksa, esir Mescidu'l-Aksa, yahudilerin "poligonu" haline gelen Mirâc konağı Mescidu'l-Aksa... Birkaç milyon yahudinin işgal ettiği ve bir milyardan fazla müslümanın seyrine daldığı kutsal mescid... Hazreti Muhammed'in ayak izlerini taşıyan mescid... Bu mübarek izlerin silindiği, yahudilerce kirletildiğini izleyen gamsız müslümanların sorumsuz ataletini mahzun mahzun seyreden sevimli ve sahipsiz mescid... Ey kanlı mescid, müslümanın ilk kıblesi mescid, Bedir zaferini, Uhud şehitlerini, Mekke fethinin gazilerini unutan müslümanlar, seni nasıl unutmasınlar?... İslam'ın dediği hiçbir şeyi yapmayan, demediği her şeyi yapan, Allah'ı unutturan bir dünyaya tapan müslümanlar seni nasıl terk etmesinler?... İslam'ı sömürenler, İslam'ın demediğini ona mal edenler için senin ne değerin var ki? Duvarları kanla süslenmiş, şehit kokan güzel mescid... Sana koşan müslümanların, yahudiler ve yahudistler tarafından kurşunlandığı, ilâhi havasının, yahudi barut dumanıyla dolduğu, Mi'râc durağı mescid...
Sayfa 124 - BeyanKitabı okudu
Bir gün talebesine bir iş verip "Evladım bu işi bugün bitir gel" diyen Hasan el-Bennâ, talebesinin, "Hocam bugün yapılması gereken birçok iş var, onları yapacağım, müsaadeniz olursa bu işi de falan arkadaşa verelim, o bugün boş, o yapsın" deyince adeta hayat felsefesini ortaya koyan şu muhteşem cevabı vermişti: "Evladım! o arkadaşın iş bitirebilecek biri olsa idi bugün boş olmazdı, çünkü işi meşgul insanlar bitirir."
Bir çocuğun sorusu
Benim de karıştırdın kafamı. Düşün dedikse değil o kadar... Her şeyin bir sınırı var. Dedim ya, aşırısı zarar...
Nesin yayınlarıKitabı okudu
Bir çocuğun sorusu
Din öğretmenimiz demişti ki derste Müslümanlar ölürse savaşta, şehit olurmuş. şehitler giderken cennete,
Nesin yayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsan cemiyetinin yakasından yakalayacağım, “Bana borcun var! Evvela onu ver! “ diyeceğim.. 93 harbinde şehit olan 2 kardeşini 25 milyon insanın kendisine borcu diye bir tarafa kaydetmiş, sarhoş olduğu zaman hep bu alacağından bahsederdi..
“Yine şehit vermişiz, yola döşenen mayının patlamasıyla iki askerimiz şehit olmuş.” demişti zayıf bir genç yanındakine. “Mekânları cennet olsun. Türk askeri bir ölür, bin doğar.” demişti yanındaki, sonra biraz yaklaşıp kısık sesle sordu “Onlardan kaç kişi ölmüş?” Bu soru cümlesi savaşla birlikte unutulan değerleri, körelen duyguları açıkça gösteriyordu. Kendi askerimizin ölümüne üzülmeye vakit bulamadan düşman askerin kaybını sorgulayıp adeta kendi kaybımızla mukayese eder hâle nasıl gelmiştik? Bir askerimizin yitirdiği canın değerini kaç düşman askerinin ölüsü karşılıyordu? Ya da insanlar iki tarafın açıkladığı sayıyı karşılaştırıp kimin kazandığına veya daha az kaybettiğine mi karar veriyorlardı? Oysa yüzlerce yıldır var olan savaşta insanlar kazandıklarından daha fazlasını kaybetmişlerdi. Ve kimi zaman tıpkı hayvan çiftliği kitabında olduğu gibi zaten kendilerinin olan toprağı aldıklarını düşünerek seviniyorlardı...
"Sen Mustafa Kemal misin? Ölülerin intikamını alacak mısınız?"
O gün sabah erkenden artık bizim de şehri ve ecdadımızdan kalan evimizi terk etmemiz gerekiyordu. İki oğlum ile birer kat çamaşır biraz da yiyecek ekmek ne varsa kâğıt ve altın paralarımızı alıp komşunun terk etmiş olduğu at arabasına ait bir hayvan bulduk ve dolambaçlı yollardan ve Şakirpaşa'nın ilerisinden Tarsus şosesine çıktık. Fransız
Musibetlerin ve savaşların ardından Allah'ın kuluna gizli lütufları var! Her zorluğun ardından kolaylık, Tasalı ve üzgün kalbe müjde var! Gecenin zifiri karanlığından sonra, Sabahın aydınlığı var! Eğer dünya sana dar gelirse, Her şey gücü yeten Allah var!
Bu kitap hiç bitmese...
- Burdan çıkmak lazım! diye mırıldandı Tayfun Yüzbaşı...bir ayağının üzerinde yükseldi. Yine sağ tarafına baktı. Tüm askerlerin, geri çekilmelerini sağlayabilecek kadar uygun yer yoktu. Tekrar PKK mevzilerine doğru baktığı anda, bir roketin yola çıktığını gördü. Tayfun roketçinin, meşelik tepedeki mevzisini görmüştü. Biri küçük, diğeri büyük iki ağacın hemen solundaki taşların arasından atıyorlardı. Tayfun, telsizi dudaklarına götürdü: - Kaya 1, nerdesin? - Komutanım, sağdaki kayalıkların üstündeyim şimdi. Sizin hizanıza kadar geldim. - Kaya 1, roketçileri gördüm. Bir de kanasçı var. O kanasçıyı istiyorum - Anlaşıldı. - Kaya 1, dikkatli olun! Sonra tekrar, zaten şehit olmuş, yerde parçalanmış yatan Ramazan'a baktı. Bir merminin daha Ramazan'ın beline isabet ettiğini görünce, kaşları çatılıverdi: - O piçi, bulacağım!!!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.