Arguvan'da yaşayan, yarım yüzyıldır yas evlerinde, taziye çadırlarında ağıtçılık yapan, ecel vakti yaklaşmış bir kadının hikayesi Ucunda Ölüm Var. Gençken Heves Ali isimli bir saz aşığına gönlünü kaptırır ağıtçı kadın ve yıllarca onu unutmaz. Azrail'i beklerken bir gün Heves Ali'nin ben öldüm bul beni sesini işitmesi üzerine bu kara elbiseli, hüzünlü, yaşlı kadın diyar diyar gezerek Ali'sini arar. Her şehirde memleketimizin yaralarından doğan insanların acısına ağıt yakar.
Bazı kitaplar vardır öfkelendiğiniz için seversiniz, bazıları vardır heyecanlandırır. Kimi düşündürür, kimi duygulandırır... Ama anladım ki Kemal Varol kitapları beni dinlendiriyor. Kelimeler, sözcükler, cümleleri huşu içinde okuyorum. Çok içten, samimi, naif bir dilin yanında çok dokunaklı, boğazda düğüm bırakan muhteşem hikayeler anlatıyor yazar.
''Beni bir gün bile düğünlerle şenliklerine davet etmediler. Hep ölüme çağırdılar'' syf 24
''Herkesin benim ölülere ağladığımı sanıyor. İçimdeki merhametin herkesten fazla olduğunu, gam yükümün ağır, dilimin çok yara tattığını düşünüyorlar...... Gözyaşlarım bütün bunları bahane edip akarken ben ölülere değil hikayelerine ağlarım......Ama ben aslında ölülerin hikayelerine de ağlamam.... Ülkenin tüm şehirlerinde, kasaba ve köylerinde dolanı dolanı aradığım. olur olmaz herkeste izini sürdüğüm, bir türlü bulamadığım adama ağlarım aslında.'' syf 25
'