Şems-i Tebrizî'ye gelince, onun Konya'dan tekrar Şam'a döndüğü, oradan Tebriz'e gittiği ve Tebriz'de Hakkın rahmetine kavuşarak Geçil Kabristanı'na gömüldüğü, değerli bilginlerimizden merhum mütercim Asım Efendinin araştırmalarından anlaşılmaktadır.
*****
**
Bütün tezkere yazarlarının anlattıklarına ve Mevlânâ'nın Şems'i öven kaside, gazel ve şiirlerindeki açıklamalarına göre asıl Mevlânâ Celâleddin'in, Şems-i Tebrizî'ye mürid olduğu neticesine varılmaktadır.
***
Bayezid-i Bistami (Allahnın rahmeti üzerine olsun) daima hacca gidiyordu. Vardığı bu şehirde önce oradaki şeyhleri ziyaret etmeyi sonra da başka işlerle uğraşmayı âdet edinmişti. Basra'da bir dervişin yanına uğradı. Derviş ona sordu: Ya Ebayezid? nereye gidiyorsun? Bayezid cevap verdi: Mekke'ye, Allah evini ziyarete gidiyorum. Yanında ne kadar yol harçlığı var? İki yüz dirhem. Öyle ise kalk yedi defa benim çevremde dolan. O paraları bana ver! Bayezid yerinden fırladı para çıkısını kuşağından çözdü öperek Şeyhin önüne bıraktı, Şeyh tekrar söze başladı. Yine sordu: Ey Bayezid! Nereye gidiyorsun? Gideceğin yer Allahnın evidir ama şu benim gönlüm de Allah evidir. Ulu Allah hem o evin hem de bu evin sahibidir.
Şems-i Tebrizi'ye atfedilen bir söz:
"Zorluklardan, acılardan kaçma. Her ebe acı çekilmeden doğum olmayacağını bilir. Senin içinden de yepyeni bir sen ortaya çıkabilmesi için, acılara, zorluklara, karşına çıkabilecek
engellere hazır olman gerekir:'
'Kalbi uyanık bazı büyükler Şems-i Tebrizi'ye Seyfullah (Allah'ın Kılıcı) derlerdi; çünkü o kimden incindiyse, ya onu öldürür ya da ruhunda yaralar açardı."'
Şems Tebrizi'ye bir gün istediği bir şey olup olmadığı sorulduğunda, onun cevabı,
“Keşke bendeki her şeyi de alsanız ve benim olanı bana
verseniz...” şeklinde olmuştu.
Şems-i Tebrîzî, seyahaderi boyunca karşılaştığı şeyhleri ve âlimleri melâmet tavrının bir gereği olarak gerçeklerin ortaya çıkması için imtihanlara tâbi tuttuğuna, velâyet tavrı baskın olanları şeriada, şeriat tavrı bastan olanları velâyede denediğini, bunların teslimiyet ve hakikat arayışlarının eksik olduğunu, cedelle vakit geçirdiklerini,
"Semâ'cı dervişler" tarikatının kurucusunun ve babası Bahâeddin Veled'in biyografisi hakkında kendi eserleri dışında elimizde dört eser bulunmaktadır. Bu eserlerin içinde en önemlisi oğul Sultan Veled'in üç mesnevisinden ilki olan ve hicrî 690'da yazılan, Mevlevilerce başlangıç kitabı diye tabir edilen ve kısa zaman