Başkaları tarafından yazılmış senaryoda verilen rol uymadıysa, kendi rolünü kendin yaratacaksın. İkinci ve üçüncğ şahıslar da, senin oynadığın oyunu seyretmek düşecek yalnızca. Beğenseler de, beğenmeseler de...
Bazen seni seyretmek bana cennetten taam,
Bazen de acıkırım senin tek bakışına;
Başka sevincim yoktur başka sevinç aramam,
Yeter senin verdiğin, vereceklerin bana .
"onları öldürecek miyiz?"
" O şeytanın işi Nova," dedi. "Biz yeni bir dünya kuracağız ama hükümdər biz olacağız."
"En yakın arkadaşım," dedim parmaklarımla oynarken. "O Toprak Krallığı'nın Vârisi, ona zarar vermek istemiyorum." Ellerini omzuma koydu. "İstemediğin hiçbir şey yapmak zorunda değilsin. Eğer mutluysan tüm bunlara son verebiliriz. Ben nihai ölüme giderim, sen de orada kurabildiğin hayatı kurarsın,"
"Hayır." diye itiraz ettim. "Seni geri getirmek ve kendi krallığımda yaşamak istiyorum."
Bu sadece benim meselem değildi, bu adaletle ilgiliydi. Bu Amon'un diyara yaptıklarıyla ilgiliydi. Gün-lerdir Elemental'deydim ama hiç kimsenin mutlu olduğunu görmemiştim, herkes eksik ve güçsüzdü. Ve hepsinin ötesinde Amon.benden hayatımı iki kez çalmıştı. Yüz yıl önce ve yüz yıl sonra. Bir kez daha ölmeye ve zamanımın gelmesini beklemeye niyetim yoktu.Tıpkı bana yaptığı gibi karşısına bir krallıkla dikilip en büyük kabusunu ona yaşatmak istiyordum. Arın'ı gördüğünde Amon'un yüzünü seyretmek istiyordum.
"O zaman gel ve bana suyla neler yapabildiğini göster."
Derince yutkunarak onun peşinden şelaleye doğru gittim. Korkularımın üzerine gitmekle kalmadım, onların üzerinde yürüdüm, üzerinden geçip gidebilmek için.
yaşama umudum değil, sen yaşamımsın.
düştüğüm uçurumun boşluğunda;
tutunacağım son dalsın.
rüya değilsin sen bende, hayal değil; hayatsın.
---
yanımda olmaman beni kırıyor ama yıkmaya yetmez.
"gelecek misin?" diye sormuyorum bile kendime,
gelmesen de farketmez.
belki böylesi daha güzel, böylesi daha hoş.
sonuçta başlayan her şey bir gün
Gece daha fazlası içindi. "Sana aynaları sevdiğimi söyle- miş miydim?" dedi giysilerini bir yığın halinde yere bırakırken.
Julia eteğini çıkarırken bir kaşını kaldırdı. "O za- man, banyoda bana katıl yakışıklı," dedi ve elini tu- tarak Clay'i de peşi sıra banyoya sürükledi. Aynanın önündeki lavabonun üzerine hoplayarak
Yan yana,yana yana yürümek…
Bir de martıların kanatlarından seyretmek İstanbul’u.
Bir de sen olacaktın yanımda adamım.
Bakarken Çamlıca´dan mehtaba,
Dinleyecektik en güzel aşk şarkılarını.
Ve ben senin gözlerinde kaybolurken,
Seni Seviyorum diye haykıracaktım Marmara´ya.
(…)
Ne de bakabildik Çamlıca’dan mehtaba
Ne de dinleyebildik en güzel aşk şarkılarını
Sadece kaybolabildim gözlerinde ama
Seni seviyorum diye haykıramadım Marmara’ya...
Julia'nun nefesi kesildi ve sözleri, kendi eline sürtünerek boşalır- ken çıkardığı haz çığlıkları arasında boğuldu.
Saniyeler içerisinde Clay onun üzerindeydi. Fuları açmış, onun göz kapaklarının açılışını izliyordu. Gü- zel yeşil gözleri şehvetten bulanıktı. Daha önce hiçbir zaman onun gözlerinde şu anki gibi bir ateş görme- mişti. Julia
Bir trene binmek, rastgele defolup gitmek istiyorum, der
Attila İlhan Sisler Bulvarı'nda. Hepimizde var o biraz yola çıkma isteği, kimimiz olduğumuz yerden kaçmak istiyor, kimimiz anlamını kaybettiği hayatı yeniden bulmak. Sahi, sizinki neden?
Hayatın anlamı nedir?
Yaşıyor mu yoksa sadece nefes mi alıyoruz?
Sanki hep bir şeyler eksik gibi ama
•••
Ona bakmak, bir haritada gördüğüm, sadece rüyalarımda gidebileceğim, hem kaybolduğum hem kesinlikle nerede olduğumu
bildiğim bir ülkeye bakmak gibiydi.
•••
Bazen seni seyretmek, bana cennetten taam
Bazen de acıkırım senin tek bakışına
Başka sevincim yoktur, başka sevinç aramam
Yeter senin verdiğin, vereceklerin bana
Bugün günlerden yağmurlu bir cumaydı. İşten çıkmış otobüste kafamı cama dayayıp "çok eski şarkı" isimli müziği dinliyordum. Sözlerinde "iznin olmadan hala seviyorum seni" geçiyordu. Evet, onun izni olmadan hala onu seviyordum. Onu "kafamda dönüp duran plaklar" gibi çalıp duruyordum adeta...
Sanki bedenime tüm
Şu anda İstanbul'da olmak isterdim
Mihrabat Korusu'nun dar yollarında seninle
Yan yana, yana yana yürümek
Birde martıların kanatlarından seyretmek İstanbul'u
Birde sen olacaktın yanımda adamım.
Bakarken Çamlıca'dan mehtaba,
Dinleyecektik en güzel aşk şarkılarını.
Ve ben senin gözlerinde kaybolurken,
Seni seviyorum diye haykıracaktım Marmara'ya
Şimdi yanımdasın belki ama,
Ne Mihrabat Korusunun dar yollarında,
Seninle yan yana, yana yana
Yürüyebildik
Ne de bakabildik Çamlıcadan mehtaba
Ne de dinleyebildik en güzel aşk şarkılarını
Sadece kaybolabildim gözlerinde ama
Seni seviyorum diye haykıramadım Marmara'ya
Geberiyorum ağlıyorum kendimi parçalıyorum mümkün mertebe hissettiklerimi aktaracağım satırlara ve umarım beni tanıyan biri okumaz bu yazdıklarımı çünkü duygularımı tanıdığım kimsenin bilmesini istemem, neyse bana ne ya biliyorsa bilsin Allah’tan saklamadığımı ondan mı saklayacağım
Gerçek duygular 18 nisan 2024
Bir garip kimsesiz biriydin bu