Roman 1403 yılı ile başlar: Osmanlı, Ankara Savaşı’nda yenilmiş ve bu yeniliş sonucunda şehzadeler kavgası başlamıştır. Bu şehzadelerden biri de İsa Beğ’dir. Diğer şehzadelere göre İsa Beğ’in şansı nedense yaver gitmemektedir. İsa Beğ’i asıl düşündüren hatunu, Bala Hatun ve doğacak çocuğudur, doğacak çocuk erkek olursa, değişmez kader olarak diğer kardeşleri oğlunu öldürecektir. Bundan dolayı, en güvendiği adamı, Çakır’ı hatunu Bala’yı kimsenin bilmediği bir yere götürmesi için emir verir. Bu emir doğrultusunda Çakır, Bala Hatun’u süt anası olan Satı Kadın’ın obasına götürür. Satı Kadın, kocasını ve bir oğlunu savaşlarda kaybetmiş yiğit bir Türkmen kadınıdır. Küçük yaşlardaki oğlu Evren ile yaşamaktadır. Çakır olanları Satı Kadın’a söyler ve oradan ayrılarak yollara düşer.
Şehzadeler kavgası bitmiş, İsa Beğ yenilmiş ve Mehmet Beğ Osmanlı’nın başına geçmiştir. Çakır’da Mehmet Beğ’e sipahi olmuştur. Fırsatını bulunca Satı Kadın’ın yanına gider, Evren ile Murad’ı görür, Murad’a artık Deli Kurt denilmekedir, Çakır, Murad’ı gözleyince ona Deli Kurt denilmesine hak verir, Deli Kurt’da Çakır gibi sipahi olmak istemektedir. Deli Kurt yani Murad anasının ismini Ayşe, babasının ismini Osman olarak bilmektedir, Satı Kadın ile Çakır Beğ böyle kararlaştırmışlardır, eğer Murad’ın İsa Beğ’in oğlu olduğu bilinirse hiç de iyi olmayacaktır. Çakır Satı Kadın’ı ziyaretinde Bala Hatun’un da mezarını ziyaret eder, Bala Hatun, kocası İsa Beğ’in ölüm haberini aldıktan beş altı ay sonra vefat etmiştir...