Bir insana “Hayatında en sevdiğin kitaplardan birisi hangisidir?” diye sorduğunda alacağın cevaptaki kitabı okursan mutlaka sana bir şey katacağını söyleyebilirim. İşte böyle bir sorudan sonra “Jane Eyre” cevabını aldıktan sonra bu kitap bir insanın kalbine dokunabilmişse elbet okumaya değerdir diyerek açtım İngiliz bir kadın yazarın olan bu
BU KADINLARIN ÇIĞLIKLARINI DUYUN! (Sema Maraşlı)
On sekiz yaş altında evlenmenin cezasını çeken genç kadınlar onlar. Severek isteyerek düğünle dernekle evlendikleri kocaları hapiste, gerçek tecavüzcülerle aynı koğuştu yatıyor. Onlar da dışarıda babasız büyütmek zorunda kaldıkları çocukları ile hayat mücadelesi veriyorlar. Kocaları hapiste
Oğuz Atay'ın okuduğum ilk kitabı. Onu tanımak adına tavsiyeler üzerine bu kitabından başladım. Üniversite zamanında "Tutunamayanlar" ile başlamış ve yarım bırakmıştım. Bu kitabından hareketle Oğuz Atay'ın toplumda silik, anlaşılmayan, korkuları olan, yalnız insanları konu edindiğini söyleyebilirim. Korkuyu Beklerken sekiz hikâden
"İyiliğin, doğruluğun, sevginin zamanla dünyayı cennete çevireceğini söyleyen çok kişi var, ama buna inanan onca çok değil sanıyorum. Neden derseniz, bu erdemlerin insanoğluna nasıl aşılanacağı bilinmemektedir; eğer söz, kötüleri etkileseydi, kötülük çoktan kalkardı ortadan. İşte bu düşünceler karamsarlığın nedeni ve pek de yanlış sayılmaz.
Kitabın başlangıcında yoğun betimlemeler öncelikle okuduğunuzu anlamamanıza sebep olmaktadır. Kitabin sayfalari ilerledikçe konuları anlamaya başlıyorsunuz .Öncelikli olarak Bendag isimli eski bir şairin 50 yil once kacip gitmesi sonucu 100 yaşında olarak uzun bir deniz yolculuğu sonrasi yaşadığı yere gelişi anlatılıyor .Cok eskilerden bilinen bir
Kalbimin Derinlerinden
Kalbimin derinlerinden bir kuş uyandı
ve uçtu gökyüzüne doğru.
Yükseldikçe, daha ve daha,
büyümeye başladı daha da.
Önce bir kırlangıç gibiydi,
Madem insan kulağından beslenir ve kainat asla boşluk kabul etmez.
Ey garip sen de vücudun ülkesini boş bırakmayıp ateş-i aşkla âh eyle dem be dem.
Seyahat ediniz ki tertemiz olasınız zira suyun bile bir yerde çok kaldığında tadı, rengi, kokusu bozulur, güzelliği kaybolur.
O gül yaprağı toprağa düştüğünden beri yüreğimiz kor, içimiz Kerbelâ
Kitabın adı: Korku ve endişelerimiz, hayatın tadını çıkarmamızı, hayallerimizi gerçekleştirmemizi, bazen de insan gibi yaşamamızı engeller. Adeta birer kafes gibi bizi hapseder. Ve kitabımızda Julian' ın korktuğu o kadar çok şey var ki... Hem mecaz hem gerçek anlamda 'kafes'leri oldukça fazla
Okurken hem çok öfkelendiğim, hem de göz yaşlarıma
Her kitap ayrı bir dünya,her yazar ayrı bir alemdir.Kitaplar anahtar ise yazarı kapıdır benim nezdimde.Onun gönül dünyasına gizli giriş kapısı...(Fikirlere ve inançlara saygı duyarak )Vay be yer yüzünde böyle biri de varmış bu da yaşamış.Neler de düşünmüş neler hissetmiş kendi zengin dünyasını nasıl yazıları ile paylaşmış vsr.Herkese de bu