...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak
Yeğenim henüz iki yaşında, adı Muhammed. Parka doğru yol alıyoruz. Ailenin ilk torunudur kendisi. Bir dediği iki edilmiyor haliyle. Parkta oynayan çocuklar görüyoruz. Hallerine bakınca Suriyeli ya da Afgan olduklarını anlıyorum. 3 çocuk kendi aralarında top oynuyorlar. Topları bizim tarafa doğru geliyor. Tam yanımıza gelince Afgan oldukları belli
Hiç evlenmemiş ve çocuğu olmayan Franz Kafka, Berlin’de bir sokakta dolaşmaktadır. Ağlayan bir kız çocuğuna rastlar. Çocuğun , sonunda parkta çok sevdiği oyuncak bir bebeği kaybettiği için ağladını anlar. Kafka , çocuğa bebeği beraber parkta ararlar ama o gün bebeğin kaybolan izine rastlamazlar. Ertesi gün aramaya karar verirler. Ne de olsa
Kimi zaman sevinç, kimi zaman hüzün dolu satırlar birikti bir araya. Yıllar birikti derken! Hani o geçmek bilmeyen, hani o çok uzak görünen… Çoğu zaman, yokluğuydu sevgilinin, çoğu zaman, yalnızlığıydı yüreğimin. Herkes farklı yaşardı aşkı ve herkes aynı biriktirirdi hüznü. Herkes gibi yaşayıp, bir şair gibi yazdıklarımın toplamıdır bu kitap, resmin kelimelere bürünmüş şekli, tamamlanan Puzzle’ın en şiirsel halidir. Beğenerek okumanız dileğiyle, sevgiyle kalın…
Sessizce hayatını sürdüren kadınlar var
Kendinden başka kimseye zararı dokunmayan
İçindeki acıları, Yüzlerindeki tebessümle örterler
Bazıları uykuyu çok sever,
Onlar için geçici olsa bile bir kurtuluş sayarlar,
Yorgunluklarıni kalbinde taşıyan,
Gündüzleri tebessümlerle gizler,
Geceleri ise yalnızlığa sarılan her şeyi bildiği halde yine de ayakta
Kitabı okurken bir çok duygu durumuna girdim çıktım,zikzaklar çizdi kalbim ,stabil olmadı hiç nabzım. Daha ortalarındayken ben bu kitabı lisede okusaydım bambaşka ,üniversitede okusaydım çok başka birine dönüşebilirdim düşüncesi sardı her bir yanımı.( ne dediğimizi duyuyorum o zaman bu şekilde anlam veremeyecektin diyeceksiniz çünkü kitabı
Bugün radyoterapimin yirmi beşinci, kemoterapimin ise beşinci günü. Bir kaç ay önce boğulurcasına öksürük nöbetleri sonrasında gittiğim dahiliye uzmanı, onkoloji servisine yönlendirdiği zaman anlamıştım bir şeylerin ters gittiğini.
"Akciğer kanserisiniz" dedi doktorum. Üzüldüm, "tahliller, tetkiklerde başka organlara yayılmamış,