Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Artık bulamıyorum seni bende, hayır. Başkalarında da. Bu taşta da yoksun sen. Artık bulamıyorum seni. Yalnızım ben. Bütün insanlığın acısıyla yalnızım."
Artık bulamıyorum seni bende, hayır. Başkalarında da. Bu taşta da yoksun sen. Artık bulamıyorum seni. Yalnızım ben.
Reklam
Yeryüzü bir İstanbul daha açarsa Kastı mahsusayla söylüyorum Kesik bir katır başı gibi Öyle ağzından çıkarır çatal dilini Haliç
Sayfa 439Kitabı okudu
ve ıstıraplı saçlarıma kızıl gül taktı karanlıkta
seni artık bulamıyorum. hayır, içimde yoksun. yoksun başka şeyde. bu taşta yoksun. seni artık bulamıyorum. yalnızım.
Reklam
Kim diyorsa ki batılılarla başımız bir taşta Cellatlarla aynı kaptan yiyoruz Aynı kirli hava Aynı kafa ayağımızın bodrumunda Hayır arkadaş bu hesap bambaşka Ne son aylardayız ne bu son gün Sanki dünya bir tek kaldırıp vuracağım gürze gebe
Sayfa 395Kitabı okudu
ölsem aklımla, farkında her şeyin farkında o bende kendini bilir olunca aşk, yürümek, kar zarar akşam tartı çekilir yalnız karanlık olur aşk olur
Artık bulamıyorum seni bende, hayır. Başkalarında da. Bu taşta da yoksun sen. Artık bulamıyorum seni. Yalnızım ben. Bütün insanlığın acısıyla yalnızım, onu seninle hafifletmek için omuzlamıştım; oysa yoksun, adsız utanç, sen...
Sayfa 79 - İz Yayıncılık, 4.BaskıKitabı okudu
CXXVII
Gökte peygamber ile miracı kılan benim Ashabı Suffa ile yalıncak olan benim Sabırla kanaati hoş verirken onlara Kırk kişi bir gömleğe kanaat kılan benim Kırkından birisine çaldım idi neşteri Kırkından kan akıtıp ibret gösteren benim Ömer ile adalet ve doğruluk işledim Oğluyla fısk eyleyip hadde basılan benim Abdürrezak o derviş yoldaş edindi beni Hallacı Mansur ile dara asılan benim İbrahim Ethem baktı tacı tahtı bıraktı Hak yoluna uyaktı o sırrı duyan benim Musa Peygamber ile bin bir kelime kıldım İsa Peygamber ile göklere çıkan benim Adımı Yunus taktım sırrım aleme caktım Bundan ileri dahi dilde söylenen benim
Sayfa 204 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
What I do And what I dream include thee, as the wine Must taste of its own grapes. And when I sue God for myself, He hears that name of thine, And sees within my eyes, the tears of two. Ne yapsam ne hayal etsem içindesin, Şarabın kendi üzümünün tadını bildiği gibi. Ve Tanrı'dan kendim için yalvardığımda, O senin adını işitmekte, Ve gözlerimin içinde ikimizin gözyaşlarını görmekte
Konuş sesin durmasın Gün doğdu ve battı kuşluğu atladık Uzun kuşluğumuzu, sen gelmeden önce Ceylan, yavrusuna bastı karanlıkta Suyun gözesine düşen sarı yaprak Dönendi dönendi akıp gidemedi Deniz kabarmayı boşuna bekledi Kumlar boşuna bekledi Konuş, sesin durmasın Uzun bir kuşluğu muştulayan sesin Susup dinlemeye girdi rüzgar Ağaçlar kulak kesildi ormanda Tedirgin bekliyor tuzaklar Sözlerin mavzer kurşunu Kentin delip geçiyor duvarlarını Dağlar çoğaltıp dağıtıyorlar Konuş, sesin durmasın
1506 yılında İstanbul'da vefat eden Amasyalı Mihrünnisâ hanımın şiirleri Mihrî Hâtun Divanı adıyla 1967 yılında Moskova'da eski harflerle basılmıştır. Divan'ın baş tarafındaki güzel na'tlerinden bir Peygamber âşığı olduğu anlaşılan Mihrünnisâ hanım, Sevgili Efendimiz'in Allah'ın nûruyla aydınlanmış, peygamberlik
Tuttu bir alacakaranlık bastı Bütün şehirler birbirine benzedi Saklı köşem bir daha aldattı ellerimi
958 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.