Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
560 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
45 günde okudu
Amansız Mousai üçlüsünün kıvrak ve seksi dansçısı Niya Basette’in başı dertteydi. Çünkü Hırsızlar Kralı’nın başına ödül koyduğu acımasız korsan Alos Ezra’nın gemisinde alıkonmuştu. Alos, Niya’yı kaçırarak hedeflerine ulaşma yolunda ilk adımı atmıştı. Alos ve mürettebatı gönülsüz yolcularıyla denize açıldıklarında kiminle dans ettiklerini ilk
Yanan Denizin Dansı
Yanan Denizin DansıE. J. Mellow · Martı Yayınları · 2023114 okunma
Zirve-son etkisi (Peak-end effect)
Zirve-son etkisi(Peak -end effect) Örneğin, bir tatilin büyük bir çoğunluğu sık sıkıcı veya olumsuz olabilir, ancak tatilin son günü veya bir etkinliğin sonunda yaşanan olumlu bir deneyim hatırlanma üzerinde daha büyük bir etkiye sahip olabilir. Bir hafta boyunca aslında kötü geçmiş olan bir tatil o son gün sayesinde” güzel bir tatildi “diye depolanır beyinde. Restoranda yemek yediğinizi düşünelim. Yemek sırasında servis oldukça yavaş ve yemeklerin lezzeti çok da iyi değildi. Fakat siz siz hesabı ödedikten sonra garson güler yüzle yanınıza geldi ve yanında ücretsiz ikramlar getirdi size. Yemeğin üzerine içtiğiniz kahve ve tatlı ikramı, bu restoran deneyimi, yavaş servise ve lezzetsiz yemeklere rağmen, sonunda mutlu ayrıldığınız ve “çok da kötü değildi “diye depolandığınız bir anı olabilir. Özetleyecek olursak, sadece sonunun ne kadar acı olduğuna odaklanarak güzel geçmiş kocaman ve kıymetli bir deneyimi kendi içinizde değersizleştirmeyin. Onca yılın hatırı var demek değil bu, onca yıl yaşanan bütün güzel şeylerin de aslında gerçek olduğu demek… Acıklı sona bakarak “yalanmış“ “demeyin, finalde yaşadığınız deneyim ne kadar canınızı yakıyor olsa da zirvede yaşadığınız deneyim de gerçekti.
Sayfa 121Kitabı okudu
Reklam
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"KİMİN KİM OLDUĞUNU ÇÖZEMEDİĞİMİZ ZAMANLAR."
Çoğumuzun çocukluğundan hatırladığı, anne, baba ya da başka büyüklerinden duyduğu masallar, efsaneler vardır. Öyle bir anlatırlar ki size, öyle bir kaptırırlar ki kendilerini, , onlara bakan, bilgi açlığıyla bekleyen birkaç göze, anlattıkları hikayenin gerçek olduğunu ispat etmek isterler sanki. Ben de bir zamanlar o çocuklardan biriydim. Babamın
Luna
LunaBuğra Gülsoy · İnkilap Kitabevi · 2022249 okunma
Atsız Taşınıyor-Bostancı'daki Evin Şartları Çok Kötüdür Hacaloğlu'na yazılan 05 Aralık 1972 tarihli mektuptan Atsız'ın Bostancı'daki daireye de nihayet taşındığını öğreniyoruz. Evin kaloriferleri ve elektrikleri henüz çalışmamaktadır, kitaplar da eve sığmamıştır. Atsız'ın bu yeni evi, Bostancı'da dört katlı bir
13 Kasım 1973: Atsız Toptaşı Cezaevi'nde Dört aylık rapor Adli Tıp'ta Kasım ayına kadar bekledikten sonra kabul edilmemiş; reviri olan bir cezaevinde cezanın çekilebileceği belirtilmiştir. Bunun üzerine Atsız, "13 Kasım 1973 Salı günü davet edildiği Bostancı Karakolu'ndan İstanbul İnfaz Savcılığına sevk edilmiş ve orada resmî
Karnım aç değil, ama yemek istiyorum. Bu duygunun özel bir ismi var mı? Şayet yoksa kesinlikle icat edilmeli. Çünkü bunu açlıktan çok daha sık duyumsuyorum.
Reklam
Bu tarz bilgileri kitaplardan öğreniyorum
Aile fertlerinin sık sık birlikte yediği (yemek) yerde aile hayatı daha içli dışlıdır.
Cinsellik
Günlük dilde “Cinsellik yemek, içmek gibi bir ihtiyaçtır” ifadesi çok sık kullanılır. Oysa insan yemediği, içmediği için ölebilir ama bugüne kadar cinsel ilişkide bulunmadığı için ölen biri olmamıştır, aksine, cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıklardan dolayı çok sıkıntı çekenler ve ölenler olmuştur. Bununla birlikte, kuşkusuz cinsellik çok özel ve güzel bir yaşantıdır. Aslında cinsellik sevdiğimiz ve tercih ettiğimiz partnerimizle paylaştığımız, kendimizi çok iyi hissettiğimiz bir deneyimdir. Ayrıca kişinin sevilme, beğenilme, ait olma gibi ihtiyaçlarını karşılaması için başvurduğu yöntemlerden birisidir. Yani cinsellik bir ihtiyaç değil, ihtiyaçlarımızı kârşılamak için uyguladığımız bir yöntemdir. Hepimiz biliriz ki pis, çirkin, kötü şeylere dokunmak istemeyiz. Hatta bu tür şeylerle karşılaştığımızda ilk tepkimiz ellerimizi havaya kaldırmak ve geriye doğru çekmek olur. Dolayısıyla birisine dokunmak ve onun bize dokunmasına izin vermek, oldukça duygusal bir karar ve yaşantıdır. Kişi kendisine dokunulmasına izin verdiğinde ve diğeri de kendisine dokunulmasını uygun bulduğunda beğenildiğini, kadın /erkek olarak arzulandığını anlar, bir başkasıyla birlikte ve bütün olduğunu hisseder.
Sayfa 143 - Mundi Kitap
Atsız Taşınıyor-Bostancı'daki Evin Şartları Çok Kötüdür...
Hacaloğlu'na yazılan 05 Aralık 1972 tarihli mektuptan Atsız'ın Bostancı'daki daireye de nihayet taşındığını öğreniyoruz. Evin kaloriferleri ve elektrikleri henüz çalışmamaktadır, kitaplar da eve sığmamıştır. Atsız'ın bu yeni evi, Bostancı'da dört katlı bir apartmanın zemin katında bulunan 8 numaralı dairedir. 100
64 syf.
10/10 puan verdi
Çok sevdiğim drama hocamızın bize canlandırması yoluyla tanıdığım ve bugün mutfakta yemek yaparken sesli halini dinlediğim kitap... Canlandırma esnasında hem kendi deneyimim hem grup arkadaşlarının canlandırmaları beni sarsmıştı. İlk başta bunu söylemeden geçemeyeceğim. Bir çocuk kitabı olsa da esasında yetişkin olarak tanımlanan insanın doğaya karşı, kendi gibi olmayana yönelik ( bazen kendi gibi olsun motivasyonunu da içereni şekilde ) zorbalıklarını gözler önüne seriyor. Ayı olan ayıya karşı en sık tekrarlanan cümlelerden biri "" Sen ayı falan değilsin. Sen tıraş olması gereken, kürk palto giymiş budala adamın tekisin." idi. Çok sevdiğim bir hocam " Kendiniz hakkında inandırıldığınız hikayelere dikkatli bakın onlar gerçek olmayabilir. " derdi. Bu kitaba dair içimde en çok canlanan soru da tam olarak buydu : "Kendinnz hakkında bize hangi hikayeler anlatıldı ve hangilerine inandırıldık? ` Keza" kendimiz hakkında kalmayıp Dünya hakkında, bazı değerler hakkında, başkaları hakkında hangi hikayelere inandırıldık... " -Ben sinirliymişim/kıskançmışım/iletişim kurmayı bilmiyormuşum/bencilmişim... -Kimseye hayır dememeliyim yoksa kırılırlar ve bana mesafe koyarlar... - En iyi.... ölü olan .... (herhangi bir ırk mezhep ideoloji ismi yazılabilir) -Sakallı ve tespihi insanlar tehlikelidir. -dişi köpek kuyruk sallamazsa.... (atasözleri ve deyimler...) Diye devam eden çok uzun bir liste yapmak mümkün olsa da hep birlikte kendi öykümüze, dünyaya ötekine bakış açımıza bi bakalım mı nelere inandırılmışız.... Kıymetli bir kitap. Sevgiyle önerilir... #05. 05.2024
Ayı Olmayan Ayı
Ayı Olmayan AyıFrank Tashlin · Redhouse Kidz Yayınları · 2020259 okunma
Reklam
Rüyalarda Yemek Yeme
Yeme, hazım, özümseme gibi faaliyetlere dair metabolik sembollere rüyalarda sık rastlanır. Bunlar, metabolize edilmesi gereken süreçlere, gerçeklere ve psikolojik mesele veya sorunlara işaret edebilirler. Bir kadın rüyasında ‘ayin ekmeği’ şeklindeki kendi dışkısını yediğini görmüş; bu rüya onu kabaca fakat empatiyle gölgede kalan kendi olumsuzluğunun bir parçasını, benötesi güçle kutsal bir ayindeymişçesine metabolize etme ihtiyacına uyandırmıştı. (Whitmont, E.C. & Perera, S. B., Dreams: A Portal to the Source, New York, Routledge, 2011, s.146). Çevirenin dipnotu
Sayfa 127
Yemek borusuna giriş mucizesi
Nihayet ağızdaki yolculuğumuz tamamlandı ve şimdi yeni topraklara gitmek için hazırız. Sıkı tutunun, çünkü birazdan yemek borusuna zorlu bir giriş yapacağız. Birazdan göreceğiniz gibi yemek borusuna giriş tam anlamıyla nefes kesen bir deneyim olacaktır. Hemen belirtelim, nefesinizin kesilmesi duyacağınız heyecandan değil, fizyolojik bir durumdan kaynaklanacaktır. Çok sık yaptığımız bir iş olmasına rağmen, yutma gerçekten de olağanüstü fizyolojik bir olaydır. Yutma hareketi için illaki bir şey yemenize gerek yok. Zira belli aralıklarla tükürüğümüzü yutuyoruz zaten. Ama sayılarla konuşmak gerekirse, günde yaklaşık olarak altı yüz kere yutkunmaktayız. Yaklaşık iki yüz yutkunma yeme içme sırasında gerçekleşir. Uyku sırasında yaklaşık elli yutkunma olur. Geri kalan yaklaşık üç yüz elli yutkunma da diğer durumlarda gerçekleşen yutkunmadır. Ama burada özetlenecek kısım, ağzınızda paketlenmiş iskendere ait lokmanın yutulmasını içermektedir. Baştan söyleyelim, yutmak aslında öyle yapıldığı kadar kolay bir iş değildir.
1500'lerde İngiltere'de insanların çoğu Haziran'da evleniyordu. Senelik banyolarını Mayıs'da yapıyorlar, böylece Haziran'da çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.. Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.