Bazen düşünüyorum, ne garip mahluklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?
"Sana hayat hakkında iyi şeyler anlatılmayacak kızım!" demişti bir gün. "Kimsecikler sana iyi ve güzel şeylerden, şükretmekten, memnun olmaktan bahsetmeyecek. Çevrendeki insanların hep hayattan şikayet ettiklerini göreceksin. Birçok insanın ağızından felaket senaryoları dinleyeceksin. Bir gün gelecek; hiçbir şeyden memnun olmamak moda olacak. Sana hayatın çirkin olduğunu, memnuniyet verici hiçbir şeyin olmadığını söyleyecek ve yaşamını elinden çalmaya çalışacaklar. Lütfen kızım onlara inanma! İnsanlar sana varoluşunun değerli ve anlamlı olduğunu anlatmayacaklar. Bunu anlatanlar aşağılanacak. Yaratıcının sana verdiği anlam ve önemi unutma. Onlara diren. Onların inadına yaşayacaksın kızım!
şikayet ettiğin ister kendin ister başkaları olsun bu aslında bir dedikodu enerjisidir . dedikodu enerjisi adeta bir çaresizlik döngüsü yaratır . bu durum senin kendine acımana , aşırı hassaslaşmana ve çokça ağlamana neden olur .
Oysa on beş dakikalık tempolu bir yürüyüş bile bedenine fazla gelebiliyor. Çünkü yorgun değil, mutsuzsun. Şikayet etmeye devam edersen birilerinin sana sihirli bir değnek dokunduracağını düşünüyorsun. Değnek yok, sadece değişim ve olumlu düşüncenin gücü var.
Şikayet, saadet dilencisi halkın halidir; kaderin Allah tertibi olduğunu anlamayan gafillerin şaşkınlığıdır; bedenle çok bağlı ölü ruhların ürpermesidir.