Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim görevlisi olan Prof. DR. Muharrem KILIÇ hocanın öğrencileriyle paylaştığı kitap listesi:
Sophokles, Antigone
Aristophanes, Eşek Arıları
Platon, Toplu Diyaloglar
Montessori, 1912 tarihli yazısında "Günümüzün en büyük hatalarından biri de hareketin, çok önemli işlevlerinden bağımsız, salt hareket olarak düşünülmesidir. Zihinsel gelişim hareketle bağlantılı olmalı ve harekete dayanmalıdır. Bir çocuğu gözlemlerseniz, zihinsel gelişiminin yaptığı hareketler aracılığı ile ortaya çıktığını açıkça görebilirsiniz. Akıl ve hareket aynı varlığın parçalarıdır" der.
Sayfa 61 - Okuyan us yayıneviKitabı okudu
Bu süreçleri gerçekleştirirken, sürücünün "sesli düşünme"ye devam etmesi, hâlâ öğrenme sürecinde olduğunun göstergesidir. Antropolog Maurice Bloch'e göre ancak "ne yaptığını düşünmeksizin yapmaya başladığı zaman" sürücü yaptığı işte tam olarak uzmanlaşmış demektir.
Sayfa 14 - Okuyan us yayıneviKitabı okudu
bilgisayarlar topladıkları veri parçalarını belirli kurallar çerçevesinde tekrar düzenleyerek öğrenirken, insanlar bilgiyi çevreleri ile girdikleri etkileşimler ve sürekli tekrarlanan eylemler aracılığı ile ediniyordu.
Sayfa 105 - Okuyan us yayıneviKitabı okudu
Yargıçlar, pek çok zorlu ilişkiden kaynaklı olarak, ortaya çıkan anlaşmazlıkların (bazı aile anlaşmazlıklarında olduğu gibi) çözümünde açıkça geniş bir takdir yetkisine sahip oldukları yerlerde, yaslanacakları açık seçik kuralların olduğu durumlara göre daha fazla huzursuzdurlar.
Sayfa 19
Anlaşmazlıkların doğası ve anlamına dair ne tür fikirlere sahip olunursa olunsun insanların kavga etme nedenleri olarak görünen konular büyük ölçüde, söz konusu toplumda hüküm süren inançlara, bağlı olunan değerlere ve organizasyon biçimlerine dayanmaktadır. Pek çoğu da insanların geçimlerini temin ediş şekillerine dayanmaktadır zira pek çok kavganın konusu geçim için önem arzeden malzemelerden oluşmaktadır.
Sayfa 46
Anlaşmazlıkların yargılayıcının önüne sunulmasının, uzmanlara verilen bir iş olduğu yerlerde, karşılıklı tarafların ekonomik güçleri, ortaya çıkacak sonuç üzerine etki edecektir.
Sayfa 177
Anahtarları bulma yolunda son nokta...
Serinin son kitabı. Savaşçı. Hayatının her anında başarmak için çabalayan, pes etmeyen, yorulmaz savaşçı Zoe'de sıra. Son anahtarı bulmak ilk iki anahtarı göre daha zor çünkü Zoe başına gelebileceklerin farkında ve koruması gereken birde oğlu Simon var.
Zoe'nun çocukluğu bir karavanda, hem annesinin işlerine yardım ederek hem de dört kardeşine bakarak geçti. On altı yaşında gerçekten sevdi fakat Zoe hamile kalınca terk edildi. Zoe, çocuğunu orada büyütmemek için tüm birikimi alıp oradan ayrıldı. Zor geçen yılların ardından yaşayacağı kasabayı seçti. Ve karşısına Malory ve Dana çıktı. Ve zor bir görevle birlikte.
Kitabın geneli bence çok hüzünlüydü. Zoe okuyucu için zorlayıcı bir karakter olsa da ben seviyorum bu halleri. Hatta Zoe'nin ilk yılları yazılsa ayrı bir roman konusu olur ama bizim kitabın konusu üç prensesin ruhlarını kurtarmak olunca az değiniliyor. Fakat önemli ayrıntılar. Bradley'in ise sabrına hayran kalmamak elde değil.
Zoe ve annesini diyalogları, ilk aşkına vedasını okurken içim burkulsa da, oğlu ile olan diyalogları hem duygusal hemde eğlenceliydi. Son olarak Kane ile olan karşılaşması bir fantastik okuyucu için çok yeterli olmasa da bu serinin özelinde, olabilecek en iyi sondu.
Cesaretin Anahtarı 
Nora Roberts (J.D. Robb)
“Yargıç, yaptığı işin çıkar düzeylerinden çok norm düzeyleriyle ilişkili olması bakımından bir arabulucudan ayrılır.”
Sayfa 176Kitabı okudu
Keşfedilen en basit yapılı gruplarda bile insanların genel olarak gündelik yaşamlarında takip ettikleri toplumsal kabul gören kurallar vardı. Yoksa zaman zaman varsayıldığı gibi ‘herkesin herkese karşı olduğu’ öldürücü bir anarşik durum söz konusu değildi.
Sayfa 188Kitabı okudu
Simon Sebag Montefiore, Stalin: The Court of the Red Tsar (Stalin: Kızıl Çar'ın Saltanatı) isimli çalışmasında, Bolşeviklerin sınıfsal ve etnik düşmanlarını yok etmek adına 1930'ların başlarında Ukrayna'da açlığa mahkûm etme uygulamaları gerçekleştirdiğini ve bu süreçte ailelerin kendi bebeklerini yemek zorunda bırakıldığını ifade ediyor. Yine Montefiore'ye göre Moskova'daki Lubyanka Hapishanesi'nde "mahkûmların büyük bir çoğunluğu öylesine kötü dövülüyordu ki, gözleri gerçekten de yuvalarından çıkıp yere düşüyordu. Dövülerek öldürülen mahkûmların ölüm nedeni belgelere çoğu zaman kalp krizi olarak geçiyordu."
Sayfa 100 - Kronik Kitap
Kuzey Batı Nijerya’da aterkil bir grup olan Tivler, vücutlarında tsav olarak bilinen belirli içkin karakteristiklere sahip olan insanların eylemlerinin, hastalık ve ölüme neden olabildiği inancına sahiptirler.
Sayfa 108Kitabı okudu