Bilge Kağan'la Kültigin'in Manevi Huzurlarında... Zaman her şeyi unutturuyor... Abdurrahim Kara koç'un, birbirlerine sevdalı oldukları halde kavuşamayıp başkasıyla evlenmek zorunda kalan maşukunu teselli eden aşığın diliyle "oğlun kızın olsun hele, unutursun Mihriba nim" misrasında anlatmaya çalıştığı gibi aşkları, sevdaları bile unutturuyor zaman. Kaldı ki günümüzde ne Leyla ile Mecnunlar, ne Kerem ile Aslılar, ne de Ferhat ile Şirinler var. Onun içindir ki zaman su misali kıvrım kıvrım akıp gi diyor.
Yaşanamadığınca ve kavuşulamadığınca efsaneleşen eski aşklar; Leyla ile Mecnun’lar, Ferhat ile Şirin’ler, Kerem ile Aslı’lar, öyküleri biraz da benim zihnimde birbirlerine karışarak deviniyor;
Siz ne kadar etkilenmiyorum deseniz bile, bilinçaltınız ayrım yapar. Bir filmde kötü bir adam varsa esmer ve siyah saçlıdır. Şirinler çizgi filmindeki Şirine büyüyle kötü bir kız haline geldiğinde saçları siyah olur, iyi kalpli olduğunda tekrar sarışın hale gelir.
Senem derlerdi adına. Dersim Yayla'sının tek gülüydü. Senem diyende, delikanlıların soluğu,ah olur çıkardı boğazlarından. On beşinde bir peri ki, Şirinler, Aslılar, eline su tökemezlerdi.
.
En çağdaş demagog yeter-sus artık
Mavradan, tıraştan bıktık usandık.
Virane baykuşu yaşın kaç senin?
Bin yaşasan gözün, gönlün aç senin.
Kızarma bilmiyor, yüzün kösele
Dondurmayı sekiz yaşında görmüş ve
hatice'yi yedi yaşında öpmüş bir çocuk olarak
Turgut özal bana hiç şişman gelmezdi
Kısa hiç
Ecevit de zayıf gelmezdi yani
Oysa hep güzel gelirdi hatice
Connie francis ne söylese mesela
Ama ne söylese köyümüzü şirinler basardı
Ellerinde komünist broşürlerle gelirler ve hakkını verirlerdi mavi giyinmenin
Cennetin lüzumsuz olduğu devirlerdi