Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bana gelince, ne mutluyum ne de mutsuz; anıların puslu karışımının içinde bir saç teli ya da bir tüy gibi uzanmış yatıyorum. Sanatın yararsızlığından söz ettim ama avundurucu yönleri, üstüne doğru bir şey eklemedim. Beynim ve yüreğimle yaptığım bu işin avuntusu da şu: Ancak orada, ressamın ya da yazarın sessizliklerinde gerçeklik, yeniden düzenlenebilir, yeniden yoğurulup önemli yanıyla sergilenebilir. Aslında gündelik eylemlerimiz, altın sırmalı ipek üzerine giyilmiş çuval bezinden bir giysi gibidir — derindeki anlamı gizler. Bir sanatçı, sanatı aracılığıyla gündelik yaşamda kendisini yaralamış, yenilgiye uğratmış şeylerle mutlu bir uzlaşmaya varabilir; sıradan insanların yapmaya çalıştıkları gibi alın yazısından kaçmak için değil, imgelem aracılığıyla, onu daha tam ve daha uygun biçimde gerçekleştirmek için. Yoksa neden incitelim birbirimizi?
Aslında gündelik eylemlerimiz, altın sırmalı ipek üzerine giyilmiş çuval bezinden bir giysi gibidir- derindeki anlamı gizler.
Sayfa 15 - Can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden Bebekler hayta hayta yürümeden Geleceğim
Konya, bozkırın tam çocuğudur. Onun gibi kendini gizleyen esrarlı bir güzelliği vardır. Bozkır kendine bir serap çeşnisi vermekten hoşlanır. Konya'ya hangi yoldan girerseniz girin sizi bu serap vehmi karşılar. Çok ârızalı bir arazinin arasından ufka daima bir ışık oyunu, bir rüya gibi takılır. Serin gölgeleri ve çeşmeleri susuzluğunuza uzaktan gülen bu rüya, yolun her dirseğinde siline kaybola büyür, genişler ve sonunda kendinizi Selçuk sultanlarının şehrinde bulursunuz. Dışardan bu kadar gizlenen Konya, içinden de böyle kıskançtır. Sağlam ruhlu kendi başına yaşamaktan hoşlanan, dışardan gösterişsiz, içten zengin Orta Anadolu insanına benzer. Onu yakalayabilmek için saat ve mevsimlerine iyice karışmanız lazımdır. Ancak o zaman çeşmelerinden akan Çarbağ sularının teganni ettiği sırrı, zengin işlenmiş kapıların ardında sırmalı çarşafı içinde çömelmiş eski zaman kadınlarını andıran Selçuk âbidelerinin büyüklük rüyasını, türkü ve oyun havalarının hüznünü ve bu oyunların ten yorgunluğunu duyabilirsiniz. Konya, insanı ya bir sıtma gibi yakalar, kendi âlemine taşır, yahut da ona sonuna kadar yabancı kalırsınız. Meram bağlarının tadını alabilmek için ona yerli hayatın içinden gitmek lazımdır. Konya tıpkı Mevlevilik gibi bir nevi initiation ister.
Sayfa 65
"Üç gün yatak dördüncü gün toprak" diye dua ederdi bizim dedelerimiz. Ben de onlar gibi sade bir duaya gömülmek istiyorum topraktan önce. Ama mümkün mü bilmiyorum. Dedelerimizin üç gün yataktan kastı son nefesi kelimelerle kavi'leştirme arzusuydu. Oğlunu kızını etrafında dua ederken görmek, başucunda okunan kitabı dinlemek, şehadet telkinlerine dil döndürmek, af ve mağfiret bulma umudu ile dünyayı usulca mırıldanarak terk etmenin yollarını aramak. Ya ben? Ömrümce kopuk yaşadığım zincire son nefesimde kelimelerden bir halka olup bağlanma arzum çok mu riyakârca? Ölmeden önce bunları istemek çok mu riyakârca? Ölüm azabını kelimelerle değiş tokuş etmeyi istemek. Ömrünü çula çevirenin son nefesinde sırmalı bir yama istemesi çok mu riyakârca?
Yazdığı her mektup, alıcısı tarafından sırmalı kumaştan yapılma keselerde saklanır ve saygıyla eğilen dostlara kutsal bir emanetmiş gibi gösterilir, büyük ustanın bir öğüdü tüm kapıların açılması için yeterlidir ...
Sayfa 94 - Can Yayınları, ModernKitabı okudu
Reklam
Çerkez Ethem
Ethem,kuvvetlerini kendisi toplamıştır.Silahlarını kendi bulmuştur.Bu kuvvetleri besleyecek parayı kendi sağlamıştır.Astığı astık,kestiği kestiktir.Ethem'e kanundan,mahkemeden,meşruluktan bahis açılamaz.Bir isyan bastırmıştır.Dönüşte kendi adamları Ankara çarşısında sırmalı kuşaklar satar.Her uğradığı yerde çarşılar talandan geçer.Ambardan devlet malı tütünleri alıp mektepli bir subayın komutasında neferleriyle Ankara'ya satılmaya gönderir.Maliye vekili,devlet malıdır,der.Sattırmamak ister.Ethem"seni gelip asarım",diye telgraf çeker.Sonra İsmet Bey'i cehpehede görünce. -Senin hatırın için gelip de asmadım,der.
Sayfa 307Kitabı okudu
Bir teknem olsun istiyorum gökkuşağı rengi / Ve gitmek...
Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden Bebekler hayta hayta yürümeden Geleceğim diyorum, geleceğim sana Ne olur kesin bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Beklesen de olur, beklemesen de Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende Gecesi uzun süren karlar - buzlar ülkesinde Hangi ses yürekten çağırır beni sana Geleceğim diyorum, takvim sorma bana -Ihlamur çiçek açtığı zaman.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.