Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ÜNAL YALTIRIK Diyarbakır'da İlkokul 8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz? Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım. Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
Zencilerin sahip olduğu o güce, beyaz proleteryanın yüreğine korku salma yeteneğine hayranım, (oldukça kişisel bir itiraf olacak, ama) ben de aynı şekilde dehşet salabilmeyi çok isterdim. Bir zenci, salt siyah olduğu için insanları korkutabiliyor, oysa ben aynı sonuca ulaşabilmek için kaşlarımı çatıp sert sert bakmak zorundayım. Belki de zenci
Reklam
Dresden'de görev yapan orta düzey bir KGB ajanı olan Putin
Dresden'de görev yapan orta düzey bir KGB ajanı olan Putin, Almanya'da görev yapmış ilk Rus liderdi. Aralık 2018'de Stasi kimlik kartı Alman arşivlerinde bulundu. 1 986 yılında 8217590 seri numarasıyla çıkarılan kart, kravatlı genç bir adamın siyah beyaz fotoğrafının yanında Putin'in imzasını taşıyor.
Sayfa 142Kitabı okudu
Şanssız insanlar , haksızlığa uğrayanlar , yoksullar için üzün­tü duyuyordun ve politika ya da ekonomiyi anlayamaya­cak, kapitalizmin çok az parası olanlar veya hiç olma­ yanlar üzerinde ne kadar ezici bir güç olduğunu kavraya­mayacak kadar küçük olsan da, dünyanın adaletsiz oldu­ğunu, bazılarının diğerlerinden daha çok acı çektiklerini, eşit
Can YayınlarıKitabı okudu
O tarihlerde içinde bulunduğun ortam ve koşullar şun­lardan oluşuyordu: 20. yüzyıl ortaları Amerikası, anne ve baba, üç tekerlekli bisikletler, iki tekerlekli bisikletler, tahta arabalar; radyolar ve siyah beyaz televizyonlar; düz vitesli otomobiller; iki ufak apartman dairesi, sonra ban­liyöde bir ev; küçüklüğünde narin bir bünye, daha sonra erkek çocukların normal beden gücüne erişme; devlet okulu; ayakta kalmaya çabalayan orta sınıftan bir aile; hiç Budist, Hindu, Müslüman bulunmayan, yok denecek kadar az siyah dışında beyaz Protestanlar, Katolikler ve Yahudilerden oluşan on beş bin nüfuslu bir kent; küçük bir kız kardeş ve sekiz kuzen; çizgi romanlar; Rootie Ka­zootie ve Pinky Lee, I Saw Mommy Kissing Santa Claus (Annemi Noel Babayı Öperken Gördüm]; Campbell's hazır çorbaları, Wonder marka ekmek, bezelye konser­vesi; modifiye edilmiş sürat arabaları ve paketi yirmi üç sente sigaralar; büyük dünyanın içinde; ama o zamanlar büyük dünya henüz görünürde olmadığı için senin gö­zünde bütün dünya olan küçük bir dünya büyük dünya henüz görünürde olmadığı için senin gö­zünde bütün dünya olan küçük bir dünya.
Can YayınlarıKitabı okudu
Neyse, şimdi bugüne kadar okuduğum en iyi romanlar listem şöyle: 1- Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı- Romain Gray 2-Ay Sarayı-Paul Aster 3, 4-Ekmek Arası ve Factotum - Charles Bukowski (Devam romanlar sayılabilirler. Ama birini seçmem gerekirse Ekmek Arası'nı seçerdim.)
Sayfa 270Kitabı okudu
Reklam
Şehirde Ölüm
Gözlerine bakıldığında ise görülen tek şey kaybolan umutların geride bırakıldığı küllerdi. Hayat acımasız yanlarını bir dolaba kilitleyip saklayamıyordu. Üzüntüler hayal kırıklığına uğrayan bir çocuğun soluk gözyaşları içinde debeleniyordu.
Sayfa 15 - Gece Kitaplığı YayıneviKitabı okudu
Kimsesiz Bir Deli
Hiç kimsenin sevemediği kimsesiz bir deliyim ben Her gece hiç bıkmadan yıldızları izleyen Güneş doğana kadar da onların gölgesi altında oturan Evsiz bir deliyim işte. Sarhoşların mesken tuttuğu yıkık dökük izbe binalarda Kendini keşif ederken kaybeden bir deli Ayrılıkların sustuğu noktada Aşıkların konuştuğu bir notada İşte ikisinin arasında bir yerde oturmuş Hep kimsesiz bir deliyi göreceksiniz baktığınızda.
Sayfa 11 - Gece Kitaplığı YayıneviKitabı okudu
Bir günlüğüne insana insan dediğimizi hayal edin. Önce milliyetini söylemeden. İnandığı dinden söz etmeden. İngiliz değil. Amerikalı değil. Fransız değil. Alman değil. İranalı değil. Çinli değil. Müslüman değil. Sih değil. Hıristiyan değil. Asyalı değil. Siyah değil. Beyaz değil. Erkek değil. Kadın değil. (…) Muhafazakâr değil. Liberal değil. Yalnızca insan. Kaplumbağaları kaplumbağa olarak gördüğümüz gibi. İnsan, insan, insan. Biliyormuşuz gibi yaptığımız şeyi cidden görelim.
Sayfa 130Kitabı okudu
Beyazın siyah siyahınsa beyaz olduğu şu dünyada karanlığa asla alışma
Reklam
ATSIZ'IN HAYDARPAŞA LİSESİ'NDE SON DERSİ Kararın gazetelerde yayınlandığı gün bizim Lisede, hele sınıfımızda acı bir sessizlik hüküm sürmeye başlamıştı. Hepimiz kederliydik. O kadar sevdiğimiz, saydığımız hocamız Atsız'a açıkça haksızlık ediliyordu. Edebiyat derslerimizde artık O'nun hocalığından mahrum kalacaktık. İki yanlı
Bir günlüğüne insana insan dediğimizi hayal edin. Önce milliyetini söylemeden. İnandığı dinden söz etmeden. İngiliz değil. Fransız değil. Alman değil. İranlı değil. Çinli değil. Müslüman değil. Sih değil. Hristiyan değil. Asyalı değil. Siyah değil. Beyaz değil. Erkek değil. Kadın değil. Üç çocuk annesi değil. Tarihçi değil. Ekonomist değil. BBC'de haberci değil. Twitter kullanıcısı değil. Tüketici değil. Yıldız Savaşları fanatiği değil. Yazar değil. 17 yaşında değil. Ya da 39. Ya da 83. Muhafazakâr değil. Liberal değil. Yalnızca insan. Kaplumbağaları kaplumbağa olarak gördüğümüz gibi. İnsan, insan, insan.
Sayfa 130Kitabı okudu
Birinci bölümde bahsettiğim zevki o zaman duymaya başladım. Hele subay vakasından sonra oraya gitmeden edemez oldum, çünkü subaya en çok Nevski’de rastlıyor, onu inceliyordum. Daha çok tatil günlerinde gelirdi. Gerçi o da generallere, kodamanlara yol veriyor, aralarında hoşhoş gibi, sokula sokula dolaşıyordu, ama bizim gibilere, hatta daha da
beyaz olmasam da siyah da değilim aslında.
Öğle güneşi keskin, beyaz ışınlarını yayıyordu. Havada tek bulut yoktu, yaprak kımıldamıyordu. Her şey böyle dinlenirken, sadece gökyüzünde kızışan yuvarlağın ışığı yükseliyordu. Mail ıssızdı, yere karaağaçların ağır ve kımıltısız gölgesi inmişti. Duvarların kenarında bulunan çukurun dibinde yol bekçisi uyukluyordu. Kuşlar susmuştu. Dörtte üçü
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.