Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bugün bizim için muassırlaşmak (çağdaşlaşmak) demek, Avrupalılar gibi zırhlı gemiler,otomobiller,teyyareler yapıp kullanabilmek demektir.Muassırlaşmak şekilce ve yaşayışça Avrupalılara benzemek değildir.
Sayfa 16 - karbon yayıncılık
Bir millet tehlikede kaldığı vakit, onu fertler kurtarmaz; bizzat millet kendi kendinin kurtarıcısı olur.
Sayfa 55 - karbon yayıncılık
Reklam
Dünya’nın Şarkı da Garbı da bize açık bir surette gösteriyor ki bu asır milliyet asrıdır; bu asrın vicdanları üzerine en müessir kuvvet, milliyet mefkûresidir.
Sayfa 11 - karbon yayıncılık
Ahlâkı esas alan bir dinsel düşünceyle batıl bir inanç arasında ayrım yapmayan sosyolog, iyi bir istatistikçi olabilir ama din sosyolojisi hakkında hiçbir şey konuşamaz. ~ S. 8-9 ~
Sayfa 9 - Liberte Yayınları – 1. Baskı ~ Mart 2003, ANKARAKitabı okudu
“Savaş devleti meydana getirir, devlet de savaşı.”
“ Kastedilen yalnızca kuralları uygulayan değil, kuralları değiştiren bir siyasettir, yalnızca siyasetçinin Siyaseti, politikacılık değil, toplumun siyasetidir. Ve yalnızca iktidar Siyaseti değil, Tasarımcı siyaset, siyaset sanatıdır. Bunu bütün düzeylerde, bütün konularda, özellikle de askeri ve dış siyasette göstermek mümkündür.”
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
Hz. Ebu Zerr, bir siyaset ve ibadet insanıydı. Onun derin düşünceleri, Kur’an’m anlaşılmasında anahtar rolü oynayabilecek niteliktedir
Düşünce yayınlarıKitabı okudu
Atatürk'ün laik reformları, en azından, Osmanlı tarihinde geçmişi bulunan iki gerçeği, yani onun, dinin toplum içindeki fonksiyonları ile ilgili düşüncelerini ve düşüncelerini siyasete aktarmak için kullandığı metodları ortaya koyar. Onun din hakkındaki fikirleri, Osmanlı laik memur sınıfının deneyimciliğinin damgasını taşır; fikirlerini yürürlüğe koymak -kanun yapma; yasama- için kullandığı metodlar, 19. yüzyıl Osmanlı modernleşme taraftarı devlet adamlarının politikalarıyla benzerlik gösterir.
Sayfa 36
Osmanlılar, göçebeleri ve şehirlileri bizzat kendi çıkarlarının ötesinde ortak bir gayeye katkıda bulunmaya hazır hale getirmek; imparatorluğun vergi taleplerini, daha önce bağımsız olan ve sonradan imparatorluğa katılan yörelerdeki yerel kodaman artıklarının çıkarları ile uzlaştırmak; milyonlarca Hristiyan'ı, Müslüman bir imparatorluğa entegre etmenin yollarını bulmak zorunda kalmıştı.
Müslümanlar dini görevlerini devletten bağımsız olarak yürüten Katolik Kilisesi gibi muhtar bir dini kurum kurmuş olmadıkları için laiklik Türkiye'de dinin resmi bir müessese halinden çıkarılmasından öte bir anlam taşıyordu. Fransa'da din ve devlet zaten iki ayrı kurumsal idare yönünde işlemekteydi ve sonunda toprak hukukunda ayrıldılar. Türkiye'de laiklik devlet politikası haline geldiğinde ,devletin bir uzvu vücudundan koparılmış oldu.
Reklam
Türk toplumunda insan ilişkileri eskiden beri oldukça sert ve merhametsizdir. Entelektüeller arasında ise bu ilişkiler anlamsız, derinlikten yoksun, duygusal olmakla beraber derin şefkat duygusundan mahrum olagelmiştir.
Sayfa 82
Ortodoks Marksizm insanı bir tür homo economicus'a indirgemiş ve salt bir üretim ve tüketim birimi olarak kavramsallaştırmıştı, insanın kültürel referans noktaları, bilinci ve genel olarak öznelliği göz ardı edilmişti, zira insanın iktisadi deneyimleri dışındaki tüm toplumsal ilişkileri ikincil olarak varsayılıyordu. Dolayısıyla, kapitalizmin nasıl yıkılacağı oldukça bilimsel bir şekilde anlatılmakla beraber ortaya çıkacak olan insanlığın özgürleşmesi konusu rafa kaldırılmıştı.
Sayfa 99 - Mehmet Gökhan UzunerKitabı okudu
Cumhuriyet idealleri laiklik ve batıcılık etrafında toplanırken bu eğilimlerin köklü olamadıklarından -bazen "aşırı" bir biçim aldıklarından- söz eden bir aydınlar grubu, bir taraftan Cumhuriyeti rejim olarak desteklerken yeni rejimin kültür politikasının bütün yönlerine katılmamışlardır.
Sayfa 28
ÖZNE İLE NESNE
Özne ile nesne arasındaki ilişkiye göre, her toplumsal münasebet yeni karakterler yaratan ve bireyin düşünce yapısını değiştiren bir bütünlük gösterecektir. Bu sürekli bütünlük, fertlerin yapısını bile değiştirebilen bir etkileşim sistemi şeklinde ortaya çıkar.
Laikliğin tartışılmaya başlandığı 7. Cumhuriyet Halk Partisi Kongresi'nde (1947), dinin ihmal edilmiş bir toplumsal pekiştirici olduğu ilkesi çok açık olarak ortaya sürülmüştür.
Sayfa 29
273 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.