504 syf.
5/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kitabı bitirdiğimde hissettiğim en yoğun duygu öfkeydi. Gerçekten bir parça delirmiş olabilirim. Spoiler vermeden bu durumu nasıl açıklayabilirim bilmesem de şansımı deneyeceğim. Deliryum, konu itibariyle bana bir parça komik gelse de aslında güzel bir yerden oluşturmuş kurguyu yazar. Aşkın korkunç bir hastalık olarak görüldüğü, Romeo ve
Deliryum
DeliryumLauren Oliver · Artemis Yayınları · 2014198 okunma
Onlara, "İnsanların inandıkları gibi siz de inanın" denildiğinde ise, "Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?" derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler. Mealli Kur'an
Reklam
"Çünkü aç kalmak zorundayim, başka türlü yaşayamam." dedi açlık sanatçısı. "Ne tuhaf, neden başka türlü yaşayamazsın?" "Çünkü," dedi açlık sanatçısı ufak kafasını hafifçe kaldırarak ve sanki öpecekmiş gibi dudaklarını büzerek söylediği hiçbir șeyin boșa gitmemesi için yetkilinin kulağına doğru konuștu; "Çünkü sevdiğim yiyeceği bulamıyorum. Eğer bulsaydım, inanin bana, ben de siz ve diğerleri gibi tika basa karnımı doyururdum." Bunlar onun son sözleri oldu.
Bir hikaye ustası
Beyin bize habire hikâyeler anlatır ve her birimiz de anlattığı bu hikâyelere inanırız. İster bir görsel yanılsamaya kanın, ister içine hapsolduğunuz rüyaya inanın, ister harfleri renklerle birlikte deneyimleyin, ister bir şizofreni atağı sırasında yaşadığınız sanrıyı gerçek sanın, beyin hikâyelerini size nasıl sunarsa siz de gerçekliğinizi o şekilde kabullenirsiniz. Dış dünyayı doğrudan deneyimlemekte olduğumuzu hissetsek de, gerçekliğimiz nihai olarak elektrokimyasal sinyallerin karanlık, yabancı lisanı içinde inşa edilmektedir. Geniş nöral ağlar içinde çalkalanıp duran etkinlikler, onlar için oluşturduğumuz hikâyeye, dünyayla ilgili özel deneyimlerimize dönüşür; bu kitabı ellerimizle hissetmemiz, odadaki ışık, güllerin kokusu, insan konuşmalarının sesi... hepsi bu deneyimin parçasıdır. Daha da tuhafı, her beynin anlattığı hikâye, büyük olasılıkla bir diğerinin anlattığından farklılıklar içerecektir. Birden fazla tanığı olan bütün olay ve durumlarda, her beyin kendi öznel deneyimini yaşar. Gezegen üzerinde yedi milyar insan beyninin ( ve trilyonlarca hayvan beyninin ) dolanıp durduğu hesaba katıldığında, tek bir gerçekliğin olamayacağı da açıklık kazanır. Her beynin doğrusu kendinedir. Öyleyse nedir gerçeklik? Gerçeklik, yalnızca sizin seyredebildiğiniz ve kapatamadığınız bir televizyon programı gibidir. Ancak ne büyük bir şans ki, izlemeyi umabileceğiniz en ilginç programdır bu: kurgudan geçmiş ve kişiselleştirilmiş halde, yalnızca sizin için sunulan bir program.
Sayfa 82 - Domingo YayıncılıkKitabı okudu
... dalmıştım ki... "Adam paf oldu," dedi kızım. Sıkı bir dayaktan sonra kanlar içinde yere düşüp hayatı paf olmuş talihsiz adamın umutsuz yüzüne merakla bakmıştık. Maceralarımı izleyen duyarlı okurlarım, benim de hayatımın çoktan "paf" olduğuna ve geceyarıları kendimi içkiye verişime bakıp da kendimi koy verdiğimi
Ne Olursa Olsun Ben Zümrüt Olmalıyım Ve Kendi Rengimi Korumalıyım
”Kim ne yaparsa yapsın ya da ne derse desin, ben iyi bir insan olmalıyım. Bir zümrüt, altın ya da morun her daim şöyle dediğini düşün: ‘Kim ne yaparsa yapsın ve ne derse desin, ben bir zümrüt olmalıyım ve kendi rengimi korumalıyım.’ ” Bir şeyler yaşadığımızda kendi rengimizi korumayı bazen unuturuz. Çok acı çekeriz, çok zorlukla mücadele ederiz.
Reklam
1.000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.