27 yaş depresyonu böyle miymiş acaba?
yoksa sadece bu namussuz adamların dönemine denk gelmiş talihsiz bir nesilin melankolik bir neferi olmamdan mı ileri geliyor bu karamsarlık, atalet, can yakan umutsuzluk?
pimi çekilmiş bomba gibi yirmi milyon insanın kirli sepetine tıkıştırılan çamaşırlar misali üst üste yığıldığı bir şehirde deprem tehlikesiyle yaşıyorum.(istanbul) ama bastığım zemine bile güvenmiyorum.müteahhit çalmamıştır diyemiyorum mesela, o çalsa bile belediye denetlemiştir bu ülkede onurlu insanlar var diyemiyorum.hepsi falso verse, devletin bu konu için mutlaka bir acil eylem planı vardır diyemiyorum.üstelik konu sadece ben değilim; başta ailem, sevdiğim bütün insanlar, anılarım, çocukluğum, günahsız milyonlarca çocuk,kadın,erkek, masum sokak hayvanları.hepsinin can güvenliği kıldan ince bir ip üzerindeki cambaz gibi tekinsiz, kaygan bir zeminin üzerinde.diyelim ki ben ve ailem hepimiz sağ salim çıktık bu gayya kuyusundan, yaşadığımız psikolojik travmayla başa çıkabilmek için bile müthiş bir enerji ve çelikten sinirlere ihtiyacımız olacak.
ne günah işledim de denk geldim bu döneme ben, gençliğim bu soysuzların elinde çürüyor.gün geçtikçe maruz kaldığım yoksulluğu kambur gibi taşımak bir yana, çevremdeki insanların çaresizliğini görüp kafamı çevirmek gün geçtikçe bir cehennem azabı oluyor bana.
“içim nefretle dolu.öcümü alacağım.”
Anna Karenina, Tolstoy