Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yanı başımdan geçip gitti uzak bir yere Ne varsa aktı gitti Peşinden sürüklenmeyen bir ben kaldım geride. Ve Sesini de duymadım uzun zamandır Gözlerim neredeyse silecek onu Görsem yabancı sayarım belkide Bu benim suçum değil Tam da o kadar gitti benden. Alıştım diyorum O sol yanımda acıyan bir şeyler olmasa Her şey bitecek Olmuyor. Ve sonra her şeyi başa alıyorum. Ama ekim daha Ve önümüz kış Bahara bir ton sene var Gelir bu defa belki... HiraiZerdüş
128 syf.
8/10 puan verdi
Her sene Bilim-Kurgu Kurultayı'nda roman, kısa roman, hikaye ve kısa hikaye alanlarında verilen Hugo ödüllerinin adının nereden geldiğini hiç düşünmüş müydünüz? Ya da cyberpunk, uzay operası, steampunk gibi bilim-kurgunun alt türlerinin ortaya ne zaman çıktığını ve öncülerinin kimler olduğunu biliyor musunuz? Eğer cevabınız hayırsa ve bilim-kurguya dair bir literatür taraması okumak istiyorsanız bu minik kitap tam size göre. Bilim-kurgunun tanımı, tanımı konusunda yaşanan zorluklar ve gelişmeler, bilim-kurgu temaları ve alt türleri hem yazarlar hem de coğrafya bazında incelenerek hoş bir kitap ortaya konmuş. Keşke daha uzun, detaylı ve kapsamlı olsaymış diyerek kısa bir süre içinde bitirdim kitabı. Kısa olmasının yanı sıra çevirmen İpek Bülbüloğlu da çeviriye pek önem vermemiş anlaşılan ve Türkçeye çevrilerek basılan bilim-kurgu kitaplarının isimlerini kendi kafasına göre çevirerek kitap içinde karmaşaya neden olmuş. Örnek verecek olursam kitap isimlerini Yıkım'a Giden Adam yerine Yıkılan Adam; Anubis Kapıları yerine Anubis Yolları; Karanlığın Sol Eli yerine Gecenin Sol Eli, Sarhoş Adımları yerine Sarhoşun Gezintisi şeklinde çevirmiş, üstelik bu kitapların hepsi de kitabın basım tarihi olan 2005 yılından daha önce basılmasına rağmen. Keşke daha özenli davranıp ufak bir araştırma yapsaymış, ya da hiç çevirmeye çalışmayıp orijinal adlarıyla bıraksaymış. Bu sıkıntının ve kısa olmasının dışında kitap, bilim-kurgu severler tarafından yenilip yutulacaktır. Buna benzeyen daha kapsamlı bir kitabın Türkçeye çevrildiğinden haberim yok, ama kitap önerisi olanlar varsa da çok memnun olacağımı belirtmek isterim.
Bilim-Kurgu
Bilim-KurguJacques Baudou · Dost Kitabevi Yayınları · 200523 okunma
Reklam
"Yani içerde on yıl on beş yıl Daha fazlası hattâ Geçirilmez değil Geçirilir Kararmasın yeterki Sol memenin altındaki cevahir."
Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler ŞiirindenKitabı okudu
"Uyuyunca geçer sanırsın ama öyle de geçmez. Uykuda geçen tek şey zamandır. Bir süreliğine uykuya emanet edersin acını yalnızca. Gözlerini açtığın anda fark edersin ki, o gelip yerleşmiştir bile yerine. Dün gibi hatırlıyor, beş duyunla algılıyorsundur hâlâ. Sol yanında bir boğum, boğazında bir düğüm öylece duruyordur. Geçmeyince geçmez yani, geçmeyince geçmez."
Bazen çekip gidesim geliyor, öylesine içten… Neresi olursa olsun diyemem. Mutlaka bir deniz görmeli gözüm. Sol avucumda sıcak elleri olmalı yârimin. Yağmur yağarken ansızın, ne var ne yok toplayıp uzaklara… Bazen çekip gidesim geliyor, ansızın… Yaşama sebebimi sorguluyorum ard arda kendime sorduğum sorularla, fütursuzca… Neden burada olduğumu,
Tıraştan tıraşa yüzüne bak, Unut yaşını Koru kendini bitten, Bir de bahar akşamlarından; Bir de ekmeği Son lokmasına dek yemeği, Bir de ağız dolusu gülmeyi unutma hiçbir zaman. Bir de kimbilir, Sevdiğin kadın sevmez olur, Ufak bir iş deme, Yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir, İçerdeki adama. İçerde gülü, bahçeyi düşünmek fena, Dağları, deryaları düşünmek iyi. Durup dinlenmeden yazmayı, Bir de dokumacılığı tavsiye ederim sana, Bir de ayna dökmeyi. Yani içerde onyıl, on beş yıl, Daha da fazla hatta Geçirilmez değil, Geçirilir, Kararmasın yeter ki Sol memenin altındaki cevahir! ___ Nazım Hikmet RAN
Reklam
"Vücudunuzdaki her bir atom patlamış olan yıldızlardan geldi. Ve muhtemelen sol elinizdeki atomların geldiği yıldız sağ elinizdekilerin geldiği yıldızdan farklı. Bu gerçekten fizik hakkında bildiğim en şiirsel şey: Hepiniz yıldız tozusunuz. Yıldızlar patlamasaydı burada olamazdınız çünkü karbon, oksijen, azot, demir evrim için ve yaşam için gerekli olan her şey zamanın başlangıcında oluşmamıştı. Bunlar, yıldızların nükleer fırınlarında oluştu, ve onları vücudunuza almanızın tek yolu bu yıldızların patlayacak kadar 'kibar' olmalarıydı. Yani İsa'yı unutun. Yıldızlar sizin için öldü ve siz burada olabildiniz."
Dil ve Bilinç Dilsel iletişimimiz her zaman bir bağlama sahiptir. Bu bağlam, en başta anne ve çocuk arasındaki duyumsal iletişimdir, bunun yerini daha sonra toplumsal örgü alır. Yetişkin insanın dil merkezi çoğunlukla beynin sol yarısında yerleşmiştir. Küçük çocuklarda ise durum farklıdır. Asimetri ancak yaşamın üçüncü ve yedinci yılları
İnsan hiç tanımadığı birini nasıl sever? Daha doğrusu neden sever? Niyetini, kalbini, aklını bilmediği birini... Hoş, tanıdıklarımızın büyük bir bölümünün niyetini de kazık yedikten sonra öğreniyoruz ya neyse. Hadi onu geçtim, kafedeki garsona nasıl seslendiğini, gazeteyi okumaya (eğer okuyorsa tabi) nerden başladığını, sağ eliyle mi, sol
" Karşınızdaki kişi sizinle konuşurken sağına doğru bakıyorsa, beyninin sol lobunu kullanıyordur, yani tasarlama ve planlama yapıyor olabilir. Sola doğru bakıyorsa, sağ lobu kullanıyor olabilir, yani hatırlıyordur ve büyük ihtimalle hayallere dalmıştır. "
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
1997 yılında Ocak Yayınlarının bastığı kitabın genişletilmiş baskısını görüyoruz burada. İçinde meşhur "Mihriban" şiirinin de olduğu kitap. Karakoç, gerçek bir hece ölçüsü ve halk edebiyatı üstadıdır; rahmetle anıyorum bir kere daha... Bu arada Mihriban'la ilgili bir şeyler yazmamak olmaz. Bana göre Mihriban, tam da bu toprakların türküsüdür. Çünkü her şeyden evvel yerlidir, yani türküdür. Sonra şairi Abdurrahim Karakoç ve bestecisi Musa Eroğlu bilinmesine rağmen adeta anonimleşmiş ve halka mal olmuştur. Şairi sağ gelenekten gelen, milliyetçi dindar kimliğe sahip, söz ustası bir kalemken bestecisi ise sol kökenli, Alevi kültürüne aşina, bir saz ustasıdır. Dili duru bir Türkçe, hatta adeta nağmesi bile Türkçedir. Yani sanki ayrı şeylermiş gibi görünen kavramlar bu türküde bir aradaydılar; kardeştiler ve eğer ikisinden birisi olmasa böyle bir türkü de olmayacaktır. Üstelik türkünün konusu bir aşk hikayesidir; sevmek üzerinedir. İşte tam da bu sebeplerden dolayı Mihriban bizim ihtiyacımız olan şeylerin karşılığıdır. Ve aradan bin yıl geçse bile Türk milleti var oldukça okunup, söylenecek bir türküdür.
Dosta Doğru
Dosta DoğruAbdurrahim Karakoç · Kadim Yayınları · 20181,037 okunma
202 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
-Bu kitabı enfes bir zevkle okumamı itiraf edebilirim.Ve bu kitap bana bazı şeyleri hatırlattı ama onları izah etmeyeceğim.Çünkü,bu bana özel şahsi hatırlatmalar olsa gerek :) Atay’ın, hikâyelerinde kurguladığı kahramanlar aracılığıyla toplumdan kendini soyutlayan, yalnızlaşan ve bunun neticesinde içselleşen problemli insanları anlattığını
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226,4bin okunma
BİR MASAL GİBİ Dondurucu soğukta bir an önce evime varabilmek için hızla yürürken, ayağımın ucunda bir cüzdan gördüm.. Hemen aldım. Sahibini gösteren bir kimlik vardır diye acele acele açtım.. İçinde üç dolar ve sararıp kat yerleri yıpranmış eski bir zarftan başka birşey yoktu... Sol üst köşede yalnızca gönderenin adresi, alıcı adresi
Sayfa 133Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.