Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir an kayboldun gibi. Yaşadım kıyameti Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde Bir ışık bir
"O devasa aracınızın egzozu, sonra fabrikalarınız, ürettiğiniz atıklar, neden olduğunuz zehirli gazlar... Bana temiz bir hava borçlusunuz. Oksijenimizi tüketiyorsunuz," dedim. Bu doğruydu, ona bakarken sahiden oksijensiz kalıyordum. Soluğum kesiliyordu!
İnstagramKitabı okudu
Reklam
"Affedin beni." "Gerek yok," dedi içlerinden biri. "Evet, ruhlarla konuşuyoruz. Olacakları söylediler bize. Korkunun hükümdarlığı bitecek, geriye sadece umut dolu zamanlar kalacak. Suçlu muyuz sahiden? Günün birinde dünya hükmünü verecek ve utanan biz olmayacağız. "Gelecekte, bütün ömrünü, bütün gayretini bugün anlaşılamayan şeylere vakfettiğinde tekrar karşılaşacağız seninle. Sesin yüksek çıkacak, çok insan seni dinleyecek." Araba uzaklaşıyordu. Muhafızların itip kakmasına aldırmadan yanında koşmaya başladım. "Sevgi, nefreti yenecek," diye devam etti bir başkası sakin bir sesle. Çocukluğumuzun ormanlarında, korularındaydık adeta. "Bugün yakılanlar, vakti gelince yüceltilecek. Sihirbazlar, simyacılar geri dönecek, insanlar bir tanrıçayı kabul edecek, büyücülere itibar edilecek ve bütün hepsi, Tanrı'nın inayetiyle olacak. Şimdi seni takdis etmek için ettiğimiz dualar, kıyamete kadar seninle olsun." Muhafızlardan birinin karnıma attığı yumrukla soluğum kesilerek iki büklüm oldumsa da inatla başımı kaldırdım. Araba iyice uzaklaşmıştı, artık yakalamam mümkün değildi.
Sayfa 242Kitabı okudu
Söylemiştim sana, aşk benim kurtuluşum, soluğum, özgürlüğümdür, diye. Bu sıradan, bu bayağı hayattan, bu günlük, bu insanı haysiyetsiz bırakan korku ve kaygılardan, hesaplardan, kendimi korumak için girdiğim rollerden, baskılardan, aşkımla çıkabilirim ancak; aşk benim için ya hep ya hiçtir, diye. Çünkü ben sizler gibi olamadım bir türlü.
Saatler akışkan bir şekilde geçerken, sen hiç geçmedin bu şehirden O yüzdendir bu sokak lambalarının, Karanlık altında kalışları Ben kendimden geçmeden arada da olsa sen geç sol ucumdan. Güneş hiç açmazdı penceremin arasından Alışık değilim "koyu renkli siyaha,"anla lütfen. Yosun tutmuş bir denizin rengi gibi soluyorum bilmediğim
Kitapana
"Peki, santuru nasıl öğrendin?" "Yirmi yaşımdaydım. Ta Olympos'un dibindeki köyümde açılan bir panayırda, santuru ilk kez dinlemiştim. Soluğum tutuldu o zaman. Üç gün ağzıma lokma koymadım. Tanrı ruhunu bağışlasın, babam: 'Neyin var, ulan?' diye sordu. 'Ben santur öğrenmek istiyorum.' 'Utanmıyor musun ulan? Sen Çingene misin? Çalgı mı çalacaksın?' 'Ben santur öğrenmek istiyorum. 'Vakti gelince evleneyim diye biraz para biriktirmiştim. Görüyorsun ya, çocukluk! Kanım kaynıyordu, bir de bir de o sersemliğimle evlenmek istiyordum! Neyim var, neyim yoksa hepsini verip bir santur satın aldım. Nah işte, şu gördüğün. Santurumu alıp Selanik'e kaçtım. Recep Efendi adında, santur hocası, meraklı bir Türk'ü buldum. Ayaklarına kapandım. 'Ne istiyorsun ulan, Rumoğlu?' diye sordu. 'Ben santur öğrenmek istiyorum!' 'Peki ama, neden ayaklarıma kapanıyorsun?' 'Sana verecek param yok da ondan!' 'Santura çok mu meraklısın?' 'Çok meraklıyım!' 'Peki ulan, otur, ben para falan istemem.' Bir yıl yanında kaldım. Öğrendim. Tanrı kemiklerini aziz etsin, şimdi ölmüştür. Tanrı, cennete soksun Recep Efendi'yi! Santuru öğrendiğimden beri başka adam oldum.
Reklam
Kırmızı bir kuştur soluğum Kumral göklerinde saçlarının Seni kucağıma alıyorum Tarifsiz uzuyor bacakların.
Çocuktum, rüzgârın dahi eline avucuna sığmayan bir çocuk. Böğürtlen bahçelerinde soluğum kesilene dek düşlerimi kovalardım. Düşerdim diz üstüne, yüzüm gözüm düş olurdu.
SAN Kırmızı bir kuştur soluğum Kumral göklerinde saçlarının Seni kucağıma alıyorum Tarifsiz uzuyor bacakların Kırmızı bir at oluyor soluğum Yüzümün yanmasından anlıyorum Yoksuluz gecelerimiz çok kısa Dörtnala sevişmek lâzım
Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine, Kapılıp gidiyorum saçının sellerine..
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.