Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Geleneğin gücünü çok iyi anlamış bulunan kişinin bu öyküyü yaratan bir köylü kadın olduğunu zannediyorum. O kadın bir buzağıyı doğduğu andan itibaren okşamaya ve kucağında taşımaya alışmıştı ve bunu sürekli yapmaya devam ederek bir adet edindi. Öyle ki, buzağı koca bir öküz haline gelmiş olmasına rağmen kadın onu hala kucağında taşıyordu. Çünkü gerçek, alışkanlığın çok yaman ve aldatıcı öğretmenidir; bizi ağır ağır, gizlice etkisine alıp, sonar da yetkin baskısını kurar. Ama bu yumuşak ve gösterişsiz başlangıcın ardından, zamanın yardımıyla oturup yerleşerek sonunda bize kızgın ve zorba yüzünü gösterir. Onun karşısında gözlerimizi yukarıya kaldırma özgürlüğüne bile sahip değilizdir artık. Onun her fırsatta doğanın kurallarını zorladığını görürüz. *denemeler 1
Sayfa 147 - Say YayınlarıKitabı okudu
Ceza, Ödül, Yaptırım, Geribildirim
Ceza ve ödül, canlının belirli bir davranışı yapmasını sağlamak için bir insan tarafından kasıtlı olarak verilen uyarıcılardır. Geribildirim ve yaptırım (müeyyide) ise bir davranışın dogal sonucudur; davranışın neye yol açtığı, hedefe ne kadar yaklaştığı konusunda ortaya çıkan bilgidir. İstenen düğmeye basınca hayvanın yiyecek alması veya çocuğun istenen bir davranışı yapınca “aferin” alması ödüldür. Hayvana veya bir insana istenmeyen bir davranış yaptıktan sonra bir itici uyarıcı yöneltirsek, bu da ceza olur. Bilgisayar başında bir tuşa dokunduktan sonar ekranda bir şekil ortaya çıkması geribildirimdir; bir ayının agaç kabuğunu kurcaladığında bal bulması geribildirimdir; öğrenciye verilen sınav sonuçları geribildirimdir. Geribildirimler olumlu veya olumsuz - eğer bir insan elinden çıkıyorsa ödül veya ceza - olabilir. Geribildirim, doğada veya toplumda ortaya çıkabilir, kasıtlı olabilir veya olmayabilir. Yaptırım ise geribildirimin özel bir halidir. "Yaptırım" dendiginde, toplum kurallarını gözetmeye yönelik kasıtlı geribildirimler kastedilir. Dogada yaban arılarını rahatsız ettiginizde arıların sizi sokması, daha çok bir geribildirimdir. Trafik kurallarını ihlâl ettiğinizde polisin ceza yazması da bir geribildirim, ama aynı zamanda bir yaptırımdır. Geribildirimde adeta yapılan bir işin sonucu hakkında bilgi verilir. Yaptırımda ise "yapmazsan yaptırırım" mantığı vardır. (Yaptırımların hepsi değilse de bir kısmı cezadır.)
Remzi KitabeviKitabı okudu
Reklam
“Mesela herhangi bir gün müthiş bir iç sıkıntısı seni boğar. Hayat sana karanlık ve manasız gelir. İnsan, biraz evvel senin zırvaladığın gibi felsefeler yapmaya başlar. Hatta yavaş yavaş onu da yapamaz ve canı ağzını açmayı bile istemez. Hiçbir insanın, hiçbir eğlencenin seni canladıramayacağını sanırsın. Hava sıkıcı ve manasızdır. Ya fazla sıcak
Yakın zamanlarda ileri sürülen ve şimdi araştırılmakta olan zekice bir fikir, yunusların iletişiminde, tarif edilen nesneye ait özelliklerin sonar dalgalarıyla yeniden canlandınldığı konusundadır. Bu görüşe göre, yunus, köpekbalığından bahsederken onun hakkında tek bir söz «söylemez»; o daha çok, çıkardığı «klik» sesleriyle diğer yunusun sonar yapısında, ses dalgalan aracılığıyla köpekbalığını canlandıracak ses yansımasının sonucu olan bir tayf oluşturur. Bu anlamda yunusla yunusun görüşmesinin basit şekli, bir tür duyma frekansı yoluyla -köpekbalığının bir karikatürü şeklinde- olacaktır. Böyle bir dilin, sağlam kavramlardan soyut fikirlere kadar uzanacağını tasarlayabiliriz ve duymayla ilgili bir tür bulmaca kullanarak, Mezopotanya ve Mısır’daki yazılı İnsan dillerinin gelişimine benzer şekilde, yunusların deneylerinden ziyade hayallerine dayanan olağanüstü nitelikte duyma imajları yaratılabilir.
Sayfa 148Kitabı okudu
Dermiş Kant..
Objelerin gerçek doğalarının nasıl olduğunu bilmiyoruz. Sadece insanlara özgü algılarımızla o objeleri yorumluyoruz. Örneğin insanlar dünyayı yarasalardan daha farklı deneyimler. İnsanlar resimler görürken, yarasalar sonar sistemleriyle etraflarını inceler. İnsanlar renklerin ayrımına varır, köpeklerse dünyayı siyah beyaz görür. Hiçbir deneyim diğerinden daha doğru değildir. Sadece farklıdır. Kimse mutlak gerçeğe sahip değildir, sadece mutlak gerçeğin kendilerine göre yorumlanmış haline sahiptir.
Naturalistler göz gibi karmaşık yapıların evrimini daha basit göz yapılarına indirgeyerek ve zamanı sonsuz derecede uzatarak çözmeye çalışarak gözlerin 40-60 defa ayrı şekilde evrimleşmiş olması gerektiğini söylüyorlar. Kompleks sistemlerden birisi olan sonar sistemi yarasa dışında yunuslarda da vardır. Evrim teorisi için bu kadar alakasız iki memelide bulunan kompleks yapıyı ortak atadan açıklamak oldukça zordur.
Reklam
Balinaların Karaya Vurması
2001'de yapılan bir çalışma, balinaların kitlesel olarak karaya vurmalarının, deniz filolarının denizaltıları tespitte kullandığı sualtı sonarı ile ilişkisi olduğunu ortaya çıkardı. Balinalar da yollarının bulmaya çalışırken ses dalgaları kullandığı için, sonar aracı, onların yönlerini şaşırmasına yol açıyor olabilir. Çok sosyal hayvanlar olan balinalar gruplar halinde dolaşır ve gruptan birinin karaya vurması, tüm grubun onu doğal olarak takip etmesine veya kurtarmaya gidip kitlesel olarak karaya vurmasına sebep olabilir.
Erik Vayenmayeri (Eric Weihenmayer)-2001-ci ildə Everest zirvəsinə qalxan ilk (və bu kitabın nəşr olunduğu tarixdə yeganə) gözdən əlil alpinist oldu. Artıq 600 kiçik elektroddan ibarət “Breynport” (Brainport) adlı lövhəciyi ağzında gəzdirərək qayalara dırmaşır. Bu lövhəcik dırmaşarkən dili vasitəsilə görməsini təmin edir. Dil dadbilmə orqanı olduğu halda, səthinə uyuşma hissini verən elektrod lövhəsi yerləşdirildikdə nəmli və kimyəvi mühiti sayəsində qüsursuz beyin-makina interfeysinə çevrilir. Lövhəcik video görüntüləri elektron siqnallara çevirərək dilin görmə duyğusuna aid (uzaqlıq, forma, hərəkətin istiqaməti və ölçü kimi) xüsusiyyətləri qavramasını təmin edir. Bu mexanizm bizə gözümüzdən çox beynimizlə gördüyümüzü xatırladır. Əvvəllər Erik kimi gözdən əlillərə kömək etmək üçün təkmilləşdirilən cihazın yeni versiyalarında lövhəciyə infraqırmızı və hidroakustik (sonar) siqnallar da ötürülür. Beləliklə, dalğıcların bulanıq sularda, əsgərlərin qaranlıq havada 360 dərəcə görməsinə imkan verir.
Bu heyetle iki ay her akşam beraber bulundum. Dr. Ensari'ye yemeğe yahut yemekten sonra gelirlerdi. Sofrada çatal kullanmazlar. Bu hareketlerini şöyle izah ederler. "Biz garbın haricî şeklini değil fikriyatını alıyoruz. Halkın ekseriyeti çatal kullanabilecek seviyeye gelinceye kadar biz de elimizle yiyeceğiz." Fakat sofrada herkes için çatal vardır. Ellerini yemekten evvel ve sonar sabunla yıkadıkları ve itinayla yemek yedikleri için etrafı iğrendirmiyorlar. Fakat hariçten gelenlerin hepsi bu kadar ileriye giden bir basitliği bazen lüzumsuz buluyor.
Profesör elini salladı. Anlatacak çok şey vardı ama nereden başlayacağını bilmiyordu sanki. “Oh, Michel Foucault! Immanuel Kant’tan sonra gelen en büyük filozof odur. Saf Aklın Eleştirisi’ni okudun mu?” “I-ıh… hayır.” Saraiva iç çekti. “Gelmiş geçmiş en önemli felsefi metindir, mon cher,” dedi, Tomás’a bakarak. “Kant, dünyayı olduğu gibi
Reklam
Atlantis'in çeşitlilik gösteren topografyasının, zengin kırmızı bir toprağı ve çoğunun tepeleri karlı olan yüksek dağları ve derin nehir vadileri vardı. Ülke, içinden geldiği okyanusun dibine geri döndü. Bugün kullanılan sonar aletlerinin, yansıyan ses titreşimlerini algılamaları suretiyle, batmış olan cisimlerin varlığı ve yeri tespit edilmektedir. Sonarlar, binlerce yıl önce suyun üzerinde olan Atlantis'in varlığına işaret etmektedir.
98 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.