Dorian Gray ' in Portresi, Oscar Wilde ' nin tek romanı olma özelliğini taşıyor. Ama 10 kitap yazacağına tek bir kitapla 10 kitaba bedel bir etki bırakması onun nasıl bir yazar olduğunu ortaya koyuyor zaten. 1981 yılında basılan Dorian Gray ' in Portresi yayımlandığı dönem büyük tepki görüp, büyük tartışmalara sebep olmuştur. Kitabın yazarı Oscar
Gelinine tecavüz, gelininden olma 13 yaşındaki ilk çocuğuna yıllarca taciz yine gelinine tecavüz sonucu olan ikinci çocuğa tecavüz. Ulan Allah belanı versin. Üç yaşındaki çocuk yırtılma sonucu aşırı kanamadan ölmüş. Ne desem az kalacak yine boşa gidecek. Mesleğe ilk başladım önümüze beş yaşında bir kız çocuğu getirdiler bisikletin kolu geçti kanaması var diye sonucu bilin bakalım ne çıktı. Dedesi tecavüz ederken fazla zorlamış ve kanama olmuş. Babasının tecavüz ettiği çocuk İçin annesinin söylediği söz; dışarı gideceğine evdekine yapsın!!!! Abisinin yıllardır tecavüz ettiği erkek kardeş muayenede canı yanması gereken yerde kılı bile kıpırdamıyor o kadar alıştırmışlar ki ve yine bundan da annenin haberi var. Beş yaşındaki kıza soruyoruz deden sana bunları yaparken kimse görmedi mi diye; annem babam yanımdaydı diyor. Sadece bir kaç örnek…. O kadar çok ki lanet olsun lanet. İnsan denilen bu yaratığın dünyadan sonsuza dek izi silinsin artık. Kimse de bana demesin neden bu kadar mutsuzsun diye, şuan ben bunları yazarken bile kim bilir nerde hangi O. Çocuğu hangi çocuğa tecavüz ediyor. Hayvanlara işkenceyle tecavüz et, çocuklara tecavüz et, yanından geçen kadını paramparça et tecavüz et öldür… Ulan şehvetiniz kurusun erkekliğiniz batsın. Bu kadar pislik bir dünyada, onlarca insanın, hayvanın, çocuğun tecavüze, işkenceye, açlığa mahkum olduğu bu hayatta mutlu olabilen varsa buyursun olsun ben olamıyorum hele ki bunları birebir gözümle görüyorken artık benim bu gözlerim bu hayata bir daha iyi bakmaz, bakmıyor. Etrafınıza iyi bakın ne olur belki bir çocuğun, bir hayvanın anlatamadığı derdine derman olursunuz….
Merhabalar!
Tam 5 ay önce okumaya başladığım ve 4 defa okumaktan vazgeçip, sonunda bitirdiğim bu kitabı sırf çok okunuyor diye bende kendi düşüncelerimi yazmak istedim.
Yazarın bu kadar çok Klişeyi bir araya nasıl getirdiğini merak ediyorum. :))
Bu aşk mı? Asla değil. Olsa olsa takıntı ya da bağımlılık. Başka türlüsü benim düşünce yapıma ters.
Benim gibi bir bekâr sonsuza kadar böyle yaşayamaz. Evimde bir sürü iş var, birisinin ilgilenmesi gerekiyor. İhtiyacımdan daha fazla para kazanıyorum, birinin bu parayı harcamaya yardımcı olması lazım.
BİR DEFTERİN SONU
Bir defterim vardı benim. Adı Aşk'tı. İlk kapağı açıp da bir şeyler yazmadan önce, nasıl da masum ve korkaktım. Bir süre açmadım o defteri. Sonra bir gün aniden açıvermiştim ve doldurmaya başladım. İlk satırlar güzeldi, mutluydum, keyifliydim yazarken. Biraz daha yazmaya devam ettikçe bana acı vermeye başladı bu satırlar,
Beyaz Zambaklar Ülkesinde’yi incelemek, daha doğrusu ele almak istiyorum. Biliyorum, belki birçoğunuzun aklından, burada da herkes hep aynı yazarların eserlerini okuyor düşüncesi geçiyor
"LEYLİM" bir insan sevdiğine en güzel nasıl seslenebilir? Hem onun adından uzaklaşmadan hem de kendi kalbini katarak nasıl çağırabilir ki? Bir Ahmed Arif'in Leylim'i olmak nasıl bir duygu? Peki ya, Leylim'in Arif'i olamamak? Böyle diyordu Leyla Erbil'e, Leyla'sına Leylim, Sevgili Canım, Canım Leylâm, Ömrüm diye başladı mektuplarında
Beni takipten neden çıkar ki biri? Kimseye bir zararım yok. Herkesten bir bilgi almak ve herkesle de bir şey paylaşmak benim amacım. Ancak görüyorum ki bazen takipçi kasılmak için kullanılıyorum. Takip etmek için yeni kriterler düşündüm.
- Takipçi kasanları takipten çıkmak
- İkinci kez aynı kişi takip atıyorsa beklemek ,takipten çıkarsa engellemek.
- 1K gibi faydalı bir siteyi yalnızca kendi zevklerine uygun , bencil davrananları takipten çıkmak.
- 1K 'da en az 2 ay hiçbir faaliyette bulunmayanları tespit etmek ve takipten çıkmak.
- Kitap okumamış olanları hele ki sürekli " anonimsin , bulunduğun şehrin plakaları? " gibi sorularla boş yere zaman geçirenleri tespit etmek ve uzak durmak.
- Takip ettiğim herkesin gönderilerini okuyarak dar zamanımdan fedakarlık yapıyorum aynı şekilde bunu okurlardan bekliyorum. Değer vermek tek taraflı olamaz. Gönderilerime değer vermeyenleri takipten çıkıyorum.
Gibi ölçütleri yapmak " ZORUNDA " kaldım. Kimsenin kalbini kırmak gibi bir niyetim olmadığı gibi egomu da tatmin etme durumum yok. Her ayın sonunda herkesin profilini inceliyorum. Çünkü bu takip olayı çok can sıkmaya başladı. Yeter mi bu kadar ciddiyet ? :) Ya şimdi takipten çıkın ya da sonsuza kadar takipte kalın :)
~Huzursuzluğun kitabı ile
İlk defa Twitter'de tanıştım. Şu alıntıydı beni cezbeden " Ruhum gizli bir orkestra; bilemediğim çalgılar çalınıyor, kemanlar ve arpler, kudümler ve davullar içimde yankılanıyor. Kendime ancak bir senfoni diyebilirim. " Adeta bu satırlar beni kendine çekmişti. Ve çoğu yerde kendimi buldum
Sizce 21. yüzyılda insanlığa yönelik başlıca tehdit nedir: kamusal/kişisel finansal erimeler, ülkeler arası nükleer savaşlar veya altından kalkılamayacak kadar etkileyici olan ekolojik felaketler veya epidemik hastalıklar? Yazar Yuval Noah Harari'ye göre cevap, yukarıdaki seçeneklerden hiçbirisi değil. Tüm bunların yerine, en büyük varoluşsal