Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yeryüzünde hiçbir lisân ağlamanın anlatım seviyesine ulaşamaz. Ağlamak iletişimin en derininde yer alır. Bir insan yeryüzündeki tüm lisânları bilse ve tüm lügatler önünde açık olsa ağlamak ile ifade edebileceği hisse bir karşılık bulamaz. Nihayetinde her kelime bir varlığın karşılığı ve ifade edilebilir halidir. Bir şey varsa ve ifade edilemiyorsa
Yaşamlarımızın her saniyesi sonsuz kere yineleniyorsa, İsa'nın çarmıha çivili olduğu gibi biz de sonsuzluğa çivilenmişizdir demektir. Bu insanı dehşete düşürecek bir olasılık. Sonsuza kadar yinelenme dünyasında her attığımız adıma dayanılmaz bir sorumluluğun ağırlığı gelir çöker. İşte Nietzsche, Sonsuza kadar yinelenme düşüncesine bunun için yüklerin en ağırı demiştir.(das schwerste Gewicht)
Sayfa 13 - CanKitabı okudu
Reklam
“Kütüphanelerimiz sanki cezaevi, büyük düşünürlerimizi tıktık oraya, doğal olarak Kant'ı, tıpkı Nietzsche gibi tek kişilik hücreye, Schopenhauer'i de, Pascal'i de, Voltaire'i de, Montaigne'i de, en büyükleri tek kişilik hücrelere, tüm diğerlerini koğuşlara, ama hepsini de sonsuza kadar olmak üzere dostum, tüm zamanlar için ve sonsuzluğa kadar, gerçek bu.”
Hiç Bir Şey Gerçek Değil
Yürüyoruz seninle gece yarısı sonsuzluğa Yolda bizden başka kimse yok sandığımız anda Farklı arabalar geçmeye başlıyor yanımızdan Kimi uzun limuzin ya da cenaze arabası gibi Kimi kaplumbağa, kimi tilki Yürüyoruz hala istifimizi bozmadan Sen rakı içmişsin biraz, ben brendy İkimiz de biliyoruz hiç bir şey gerçek değil Sonsuzluk da yok gece
Sen sevgimin en derin yarasısın.
''Seni yollarca, şehirlerce uzağından sevdim. Seni kelimelerce, şiirlerce yakınından sevdim. Seni dünya üzerinde sanki ilk kez benim için kalemi eline alıp da yazdığın mektuplarca sevdim. Seni umutsuzca, beklentisizce, hayallerce sevdim uzağından. Seni sevmek, ait olduğun gökyüzünde seni özgür bırakmaktı. Sevmek, ruhumun tek sahibi olan
sonsuza kadar sonsuzluğa asılı kalmak tanrılara ödül insanoğluna ceza ise kalbim, bağışlanmayacak bir şey yap katlanma kendine ve bu dünyaya
pdf
Reklam
252 syf.
9/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Vincent Van Gogh'un kardeşi Theo'ya yazdığı mektuplarından oluşan eserini yani açıkçası mektup roman türünü dostoyevki'nin insancıklar romanını okuduktan sonra keşfettim diyebilirim.Yapısı gereği, okuyucuyu yazarın iç dünyasına çok çabuk buyur ettiğinden ve olanı biteni sansürsüz ilettiğinden çok daha vurucu olduğunu söyleyebilirim.Theo’ya
Theo'ya Mektuplar
Theo'ya MektuplarVincent Van Gogh · Yapı Kredi Yayınları · 20136,2bin okunma
Tutsak, elleri kolları bağlı ve iki kat prangaya vurulmuş olmak ve iyiliğe yatkın şeyleri tamamen gelişip serpilmesi için ölümsüz varlıkların dur durak bilmeyen çabalarının daha nice zaman sonsuzluğa akması gerektiğini bilmemek. Küçücük dünyasının içinde, iyi niyetle çabalayan her Hıristiyan’ın yararlılık sınırlarına ulaşabilmesi için bu ölümlü hayatın ne kadar kısa olduğundan habersiz olmak! Değerlendirilemeyen fırsatlar için, sonsuza kadar pişman olmanın fayda etmeyeceğini bilmemek! Ben de böyle biriydim. Ne yazık ki...
Gece gündüz kitaplıklarımıza hapsettiğimiz büyük düşünürlerin yakarışlarını duyuyorum, o gülünç düşünce büyükleri dumura uğramış kafalar olarak camın arkasındalar. Bütün bu insanlar doğa karşısında yanıldılar, düşüncede sermaye suçu işlediler, bu yüzden cezalandırılıyorlar ve biz onları sonuna kadar kitaplıklarımıza tıkıyoruz. Çünkü kitaplıklarımızda boğuluyorlar, gerçek bu. Kütüphanelerimiz sanki cezaevi, büyük düşünürlerimizi tıktık oraya, doğal olarak Kant'ı, tıpkı Nietzsche gibi tek kişilik hücreye, Schopenhauer'i de, Pascal'i de, Voltaire'i de, Montaigne'i de, en büyükleri tek kişilik hücrelere, tüm diğerlerini koğuşlara, ama hepsini de sonsuza kadar olmak üzere dostum, tüm zamanlar için ve sonsuzluğa kadar, gerçek bu.
Mülkiyet, sizi sonsuza kadar "ben" olarak dondurmuş ve sonsuzluğa kadar sizi "biz" den ayırmıştır..
Sayfa 186 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ey hüznüme Yâr bellediğim, Sevdasını ruhumda tesbih tesbih çektiğim..
Ey Hüznüme Yâr Bellediğim Sen giderken kırılgan tavrın ruhumda kayboldu. Sesim... İnciten uzaklığının garipliğinde boğuldu. Ruhumda dantel dantel ördüğün sevdan yoklukla buluştu. Tebessümün bir gölge gibi çehremde her an sürur’du. Ey hüznüme yâr bellediğim, Sevdasını sevdama eklediğim, Hani sinelerde derman bekleyen ruhlara aşk olacaktık. Hani
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
Aşkın cinsiyeti!
¶¶İnsan aslında neydi, ne oldu, önce bunu bilmemiz gerek. Çünkü insan, her zaman bugünkü gibi değil, bir başka türlüydü. İnsan soyu ilkin üç çeşitti. Şimdiki gibi erkek, dişi diye ikiye ayrılmıyordu, her ikisini içine alan bir üçüncü çeşit daha vardı. Bu çeşidin kendi kayboldu, sadece adı kaldı: Androgynos denilen bu çeşidin adı gibi biçimi de hem
Şölen
ŞölenPlaton (Eflatun) · Karbon Kitaplar · 20204,035 okunma
Anılar biriktikçe sisleniyor aşklar da Yitiriliyor serüven duygusu ki o zaman Şeytanımı koluma takıp gitmeliyim Yeni bir cehennem kurmalıyım kendime Hep kendini yineliyorken sesler kokular Gittikçe birbirine benziyorken dünle bugün Ölümsüz olmak kadar ürkünç bir şey Bu dünyaya alışmak duygusu Sonsuza kadar sonsuzluğa asılı kalmak Tanrılara ödül insanoğluna ceza ise Kalbim, bağışlanmayacak bir şey yap Katlanma kendine ve bu dünyaya
Sonsuza kadar sonsuzluğa asılı kalmak Tanrılara ödül insanoğluna ceza ise Kalbim, bağışlanmayacak bir şey yap Katlanma kendine ve bu dünyaya
Yalnızca satın almak önemliydi onun için, sahip olmak, sahip olmayı sonsuza dek tekrarlamak, sahip olduğunu bilmek ve sahip olduğu şeylere sabah akşam dokunup durmak önemliydi.
641 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.