Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Onsuzluk
Bugün günlerden yağmurlu bir cumaydı. İşten çıkmış otobüste kafamı cama dayayıp "çok eski şarkı" isimli müziği dinliyordum. Sözlerinde "iznin olmadan hala seviyorum seni" geçiyordu. Evet, onun izni olmadan hala onu seviyordum. Onu "kafamda dönüp duran plaklar" gibi çalıp duruyordum adeta... Sanki bedenime tüm
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Reklam
·
Puan vermedi
Afrikalı Leo
AFRİKALI LEO/AMİN MAALOF Ben Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, ben Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Grenadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim.
Afrikalı Leo
Afrikalı LeoAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202214,3bin okunma
Siz olsaydınız ne yapardınız?
Kendisini karşılayan sekretere; Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi. Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: 'Nazif Bey mi?'dedi. 'Evet, Nazif Bey!' diye cevap alınca, hüzünlü bir ses tonuyla 'Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu.' dedi. Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı
Serap gizemli bir şekilde gülümsüyordu. "Birbirlerini çok sevmeleri aldatmayacakları anlamına gelmiyor..." Cem bu düşüncenin Serap tarafından seslendirilmesinden hoşlanmamıştı. "Doğru... Ama bence Neşet Akıncı'nın karısı öyle bir kadın değildi." "Nasıl bu kadar emin olabilirsin Cem? İnsanlar her şeyi
Sayfa 29 - Can YayınlarıKitabı okudu
GECE YARISI YOLCULARI | 16
Oradaydılar, el ele.. Ne sebep olmuştu yataklarına başka birini almaya?? Peki ne engel olabilirdi şu an onların yüzlerine tükürmeye? İçi yanıyordu. Gerçekten içi yanıyordu. Onun içi yanarken, eşi buz gibi bakışlarla ona bakıyor, yanan sigarasını söndürmeye çalışıyordu. Ama izmariti küllüğe değil, komodine basıyordu. 'Salak!' diye geçirdi
Reklam
İbrahim'e mektuplar 3
21.10.2023 Cumartesi Hatırşinas'tayım. Radyoyu açmayı ihmal etmedim; yine türkü açtım, ama haberlere denk geldim. İsrail, Filistin, öfke- yeni bir şey yok. Ölmek var. Yorgunum. Bitmeyen bir yorgunlukla geçiriyorum günlerimi. Pembe renkli B12 haplarımı her gün misafir ediyorum. Bir farkı var, elbette; okulda bana iyi geliyor- hele de nöbetçi
Sokak Nöbetçileri
"Beş çocuğun kahkahalarını odadan duydum ayrıca o beş çocuğun ağlayışlarını. Bartu Sarca duvarları yumrukluyordu hırsla ve annesini bulmak istediğini söylüyordu, yaş on yedi. Lâl Sarca hepimizden nefret ettiğini dile getiriyor, defalarca kaçmaya çalışıyordu, yaş on iki. Işık Sarca bana en acısız ölüm nasıl olur diye soruyordu, henüz yaşı on üç. Mutlu Sarca kimse beni böyle sevemez diye yastıkları fırlatıyordu, yaş on dört. Kapıyı kapatmadan önce o beş çocuğu gördüm, kendimle beraber. Basamaklarda oturuyorlardı ve arkalarında, hemen arkalarında Helin'in ve Koza'nın çocuklukları vardı. Yaşanmasa da Helin, çok canımı yaktı, diye ağlıyordu bana yaş on yedi. Hiç mi sevilmeyeceğim diye soruyordu Koza, yaş altı. Ve ben duruyordum, hepsine cevaplar veriyordum, kendim soru bile soramıyordum fakat sorsaydım derdim ki, sarılsan geçer mi, yaş sekiz, yaş dokuz, yaş on. Hayır, yaş yirmi. Hayır, yaş şuan aslında." YANKI SARCA (UMUT GÜNEŞ)
Bartu Sarca duvarları yumrukluyordu hırsla ve annesini bulmak istediğini söylüyordu, yaş on yedi. Lal Sarca hepimizden nefret ettiğini dile getiriyor, defalarca kaçmaya çalışıyordu, yaş on iki. Işık Sarca bana en acısız ölüm nasıl olur diye soruyordu, henüz yaşı on üç. Mutlu Sarca kimse beni böyle sevemez diye yastıkları fırlatıyordu, yaş on dört. Yaşanmasa da Helin, canımı çok yaktı, diye ağlıyordu bana yaş yedi. Hiç mi sevilmeyeceğim diye soruyordu Koza, yaş altı. Ve ben duruyordum, hepsini cevaplar veriyordum, kendim soru bile soramıyorum fakat sorsaydım derdim ki, sarılsan geçer mi, yaş sekiz ,yaş dokuz, yaş on. Hayır, yaş yirmi. Hayır, ya şu an aslında.
Hitler’in emir subayı hava albayı Von Below, sığınağı 30 Nisan gününün ilk çeyrek saatinde terketti. Von Below sekiz yıldan beri Hitler’in yakınında bulunuyordu. Bu sebepledir ki, Hitler’le Eva Braun’un evlenmelerinden sonra düzenlenen merasime davet edilmiş ve Hitler’in özel vasiyetnamesini de şahit sıfatıyla imzalamıştı. Hitler’den şahsî
Reklam
Uzun yazıları okumayı pek sevmeyiz
Kendisini karşılayan sekretere; Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi. Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: 'Nazif Bey mi?'dedi. 'Evet, Nazif Bey!' diye cevap alınca, hüzünlü bir ses tonuyla 'Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu.' dedi. Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı
Tayyip Genelevde 3
Tayyip’in derdi onları değil, onlardan alacağı oylarla kendini kurtarmaktı. O gün genelevde bir dram yaşanıyordu. Bazı kadınlar ağlıyordu. Birinin sözü Erdoğan ve arkadaşlarına propaganda malzemesi olacaktı. “Başkan sen bizi kurtaramazsın. Bize senet imzalattılar. Ne kadar olduğunu bilmiyorum. 13 yaşında bu tuzağa düştüm. O gün bugündür borç ödüyorum. Şimdi bir küçük kızım var, sen onu kurtar...” 26 Aralık 1993 tarihinde Sabah Gazetesi’nde Nuriye Akman ile yaptığı röportajda Genelevleri kapatma konusunda kesin kararlı olduğunu söylüyordu. Kendi nefsi için istediğini başka nefisler için de isteyeceğini anlatan Erdoğan, “Sizin istemediğinizi onlar istiyorsa” şeklindeki soruyu da “Ona şunu sorarım. Siz kızınızın, eşinizin böyle bir yerde sermaye olarak kullanılmasına müsaade eder misiniz? Bu bir kadın sömürüşüdür. Ben buna evet dersem ne insanlığa bunun hesabını verebilirim, ne de beni yaratan rabbime...” Akman, “Sorun genelev kapatmakla çözülebilecek mi” şeklinde bir soru yöneltiyor, Erdoğan onu şöyle yanıtlıyordu:
Bartu Sarca duvarları yumrukluyordu hırsla ve 𝘢𝘯𝘯𝘦𝘴𝘪𝘯𝘪 𝘣𝘶𝘭𝘮𝘢𝘬 istediğini söylüyordu, yaş on yedi. Lâl Sarca 𝘩𝘦𝘱𝘪𝘮𝘪𝘻𝘥𝘦𝘯 𝘯𝘦𝘧𝘳𝘦𝘵 𝘦𝘵𝘵𝘪𝘨̆𝘪𝘯𝘪 dile getiriyor, defalarca kaçmaya çalışıyordu, yaş on iki. Işık Sarca bana 𝘦𝘯 𝘢𝘤𝚤𝘴𝚤𝘻 𝘰̈𝘭𝘶̈𝘮 𝘯𝘢𝘴𝚤𝘭 𝘰𝘭𝘶𝘳 diye soruyordu, henüz yaşı on üç. Mutlu Sarca 𝘬𝘪𝘮𝘴𝘦 𝘣𝘦𝘯𝘪 𝘣𝘰̈𝘺𝘭𝘦 𝘴𝘦𝘷𝘦𝘮𝘦𝘻 diye yastıkları fırlatıyordu, yaş on dört. Kapıyı kapatmadan önce o beş çocuğu gördüm, kendimle beraber. Basamaklarda oturuyorlardı ve arkalarında, hemen arkalarında Helin'in ve Koza'nın da çocuklukları vardı. Yaşanmasa da Helin, 𝘤𝘢𝘯𝚤𝘮𝚤 𝘤̧𝘰𝘬 𝘺𝘢𝘬𝘵𝚤, diye ağlıyordu bana yaş yedi. 𝘏𝘪𝘤̧ 𝘮𝘪 𝘴𝘦𝘷𝘪𝘭𝘮𝘦𝘺𝘦𝘤𝘦𝘨̆𝘪𝘮 diye soruyordu Koza, yaş altı. Ve ben duruyordum, hepsine cevaplar veriyordum, kendim soru bile soramıyordum fakat sorsaydım derdim ki, 𝘴𝘢𝘳𝚤𝘭𝘴𝘢𝘯 𝘨𝘦𝘤̧𝘦𝘳 𝘮𝘪, yaş sekiz, yaş dokuz, yaş on. Hayır, yaş yirmi. Hayır, yaş şu an aslında.
124 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.