II. Dünya Savaşı sonrası dönemde geçedi olan 'refah devleti' modeli, kapitalizmin 'yapısal krize' girmesiyle tartışılır hale geldi. İkinci Dünya savaşı öncesinde devletin ekonomiye yeterince müdahale etmediğinden şikayet edi lirken, kapitalizmin yeniden krize girdiği 1974-75 sonrasında, özellikle de 1980'li yıllarda artık devletin her şeye bu rnunu soktuğundan ve mevcut sorunların da aşırıya vardırılan devlet müdahalelcrinden kaynaklandığı görüşü ön plana çıktı... Büyük sermayenin, giderek ağırlıkları artan çokuluslu şirketlerin ihtiyacına cevap verecek bir teorik-ideolojik söylem geliştirildi. Buna göre, tüm sorunlar devlet müdahalelerinden kaynaklanıyordu. O halde devlet ekonomiden elini çekmeliydi. 'Asıl işlevi ne' dönmeliydi... Zira, kaynak yutan, israf eden, müdahelelerle ekonomik dengeleri bozan bir devlet söz konusuydu. Ismarlama üzerine üretilen neo-liberal ideolojikteorik söylem 'modern medyanın'da desteğiyle tam bir hegemonya kurmayı başardı. Sermayenin beyiniere yönelik operasyonu artık başanya ulaşmıştı..? Ve neo-liberal ideoloji, liberaleşme, deregülasyon ve özelleştirme başlığı altında yeni bir devlet ve topluma nlayışını dayatıyordu.
Öteki Yayınları - Kapitalist Gelişmenin Bir Alt- Evresi Olarak Küresellesme