Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sen içerdeyken ben..Bir adını söyleyemedim Şöyle bağıra bağıra,bir yüzünü göremedim Görüş günlerinde,bir de eline değemedim Bir de yüreğine şöyle kucaklayamadım bir de Ölümüne.. Sen içerdeyken ben?
Senin yüzün asılmasın diye ben ne kelimeler astım içimde, söyleyemedim.
Reklam
''Çatışma çıkar 4 mehmetçik şehit düşer.Komutan kimlik tespitleri için üzerlerine bakar ve iki askerin cebinden çıkan notlar komutanı gözyaşına boğar.Dönüp askerlerine size şehit olan arkadaşlarınızın sırrını ifşa edeceğim.Okumaya başlar kağıttan şu yazar: 'Eğer şehit düşersem Kayserili'den aldığım 20 tl borcumu öder misiniz?' Komutan gözyaşlarına boğulur ve 'Şerefle'der.Kayserilinin cebinden çıkan kağıdı da okur: 'Komutanım Yozgatlı benden 20 tl borç aldı mahçup olmasın diye ben söyleyemedim eğer şehit olursam ona söyleyiverin hakkımı helal ediyorum'.''
Neredeyse hepsi, öldükleri takdirde postalanmak üzere yazdıkları mektuplar bıraktılar geride. Mektuplarının bazılarının imlası bozuk, bazılarının imlayla yakından uzaktan alakası yok, bazıları cilalı, çalımlarla dolu, bazıları yavan ve ketum. Ama hepsi aynı şeyi söylüyor temelde. " keşke sana bunu söyleseydim. Hiç söylemedim, söyleyemedim. Anlamadığım, tuhaf bir şey bağladı hep dilimi, ve ancak şimdi, artık çok geçken söyleyebileceğim" diyor hepsi. " aslında daha önce de çok düşündüm bunu, ama bir şey beni durdurdu. Yazacaklarım omzuna yük olmaz umarım, sadece bunun hep böyle olduğunu, ama sana anlatamadığımı bilmeni istiyorum." mektupların her birindeki mesaj bu. Uzun zamandır biriken suskunluklar son mektuplarda çözülüyor.
Sayfa 166
"Beni sattığını mahkemede söyleyeme­dim" diyor. "Beş çocuğum beni izliyordu, babalarını kötü bilmesinler dedim" diyor."Aslında kapalı mahkeme isteye­ bilirmişim ama bunu bilmiyordum. Kimse bir şey demedi" diyor.
Seni sevdiğimi, kendime söyleyemedim. Sana nasıl söyleyeyim.
Reklam
Birdenbire bir çocuk gibi, hıçkıra hıçkıra ağladım, kendimi tutamadım; sanki nöbet geçiriyor gibiydim. Ellerimi tuttu, onları öptü, beni göğsüne yasladı, konuştu, sakinleştirdi beni; derinden etkilenmişti; benimle ne konuştuğunu hatırlamıyorum, ama ben de ağladım, güldüm ve yine ağladım, kızardım, mutluluktan tek kelime bile söyleyemedim. Fakat, heyecanıma rağmen, Pokrovski’de yine de belli bir çekingenlik ve ürkeklik kaldığını fark ettim. Herhalde, benim heyecanıma, benim coşkuma, böyle birdenbire gelen ateşli, alevli arkadaşlığıma hayret ediyordu. Belki de sadece merak ediyordu önce; daha sonra kararsızlığı kayboldu ve benimle aynı sade, açık duyguyla kabul etti ona olan bağlılığımı, tatlı sözlerimi, ilgimi ve bütün bunlara aynı ilgiyle, aynı dostlukla ve ilgiyle, içten bir arkadaş, bir kardeş gibi yanıt verdi. Kalbim öyle ısınmış, öyle şenlenmişti ki!..
Teğmen Şevket Efendi'nin güncesinden: "Uşak'tan geçiyoruz. Şehrin girişinde, Sakarya Savaşı'nda şehit olan Yüzbaşı Basri Bey'in annesi oğlunu arıyordu. Bana da 'Basri'm nerde?' diye sordu. Sendeledim. Sarardım. Doğruyu söyleyemedim, 'Arkadaki alayda' dedim. Kadıncağız sevinç içinde geriye yürüdü. Hepimiz ağladık. Bir anneyi böyle bir yalanla oyaladığım için kendimi hiç bağışlamadım."
Sayfa 654Kitabı okudu
Öldüğün için özür dilerim. Hiçbir zaman sana seni sevdiğimi söylemedim, ama söylemeliydim.Sadece iki sözcük. O iki çıplak sözcüğü söyleyemedim, ama söylemem gerekirdi
Sayfa 53 - DK YayınlarıKitabı okudu
youtube.com/watch?v=EoXjant... Yanına yaklaşmaya imkan olmayan bir güzelliğe hasret böyle güzel anlatılır. Bende seni hep uzaktan sevdim,asla cesaret edip sevdiğimi söyleyemedim. Mümkün olup ta sevgine ulaşamadım,kalbine girip de içinde dolaşamadım. Kendi halimde ellerim ceplerimde yanlızlığın azabıyla dolaşırken. Yaşam boşluklarımı senin hayallerinle doldurup avunurum. Ama ne yaparsam yapayım o şarkıdaki en güzel şeye ulaşamıyorum. Ne güzün ne baharda ne yazın nede kışta, ellerini elimle,bellerini kolumla *unutmayalım ilk aşklarımızı, ilk sevdalı bakışmalarımızı..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.