Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Eğer hikâyeyi sözcüklerle anlatabilseydim, yanımda sürekli bir fotoğraf makinesi taşımaya ihtiyaç duymazdım.” Lewis Hine
Sayfa 215
Erkek ya da kadın ilişkinin başlarında çok büyük sözcüklerle geliyorsa üzgünüm ama "love bombing" uyguluyordur...
Reklam
Evet, dudaklarımla konuşamıyordum ama şimdi sözlerden daha kalıcı şeylerle konuşacaktım; yazılı sözcüklerle.
Sayfa 17 - NEMESİS KİTAPKitabı okudu
"İki insan birbiriyle tam bir uyum içinde yaşarsa, konuşmadan ya da yarım sözcüklerle bile anlarlar birbirlerini."
Thomas Reid
Tanım, bir sözcüğün anlamını, anlamı zaten bilinen sözcüklerle açıklamaktan başka bir şey değildir.
Sayfa 110Kitabı okudu
Aklı batıda kalbi doğuda yaşama şizofresinin parçaladığı ruhların bunalımını, özgüven eksikliğini, yabacı sözcüklerle yabancı tüketim mallarıyla örtmeye çalıştıkları tedirgin kişiliklerini, olduğundan farklı görünme çabalarını, sanki gözlerim birdenbire acilmışcasına göstermişti Hüseyin bana...
Reklam
Hep şiirden bir hırka ördüğümü hayal ederim. Her kelime bir ilmek olur. Sıcak tutan bir yumak sözcük. Çok basit sözcüklerle yazılmış bir şiirdir. Kimi sözcükler daha gizemlidir, kaşındırır. Kimileri uyku kaçırır. Gece olmadan hemen önce giyerim şiiri. Yıldızlara kement atarken hiç çıkarmam üstümden. Kim bilir, belki de bir aşk şiiridir. İki kişi sığışırız içine. Hırkamı hep biriyle paylaştığımı hayal ederim.
Domingo Yayınevi
Beni sevdiğini niye açıkça söylemiyor ama? -diye düşünüyordum.- Her şey bu kadar basit, bu kadar güzelken niye birtakım zorluklar icat ediyor, kendine yaşlı diyor? Bir daha asla geri gelmeyecek altın değerindeki zamanı niye kaybediyor? Seviyorum dese, sözcüklerle ifade etse; elimi eline alsa, başını elime doğru eğse ve seviyorum dese.
"En mutlu sözcüklerle bile alay edilir. Onu dinleyen kulak çarpıksa eğer "
(Kalbimde hazan ve şairdir elbet sözcüklerle rus ruleti oynayıp yazan!)
Sayfa 136 - Alkım YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İki çeşit başyapıt vardır. Moby Dick ya da Uğultulu Tepeler veya Frankensıein: Modern Prometheus gibi klasikler: müthiş ve ilahi yapıtlar. Ve de yazarın sözcüklerle okura kuvvetli bir enerji aşıladığı eserler: Önce bir güzel evirir çevirir bizleri, sıkıp suyumuzu çıkarır sonra ve ardından kurumamız için askıya asar. Çarpıcı kitaplar yani. 2666 mesela ya da Usta ile Margarita. Zemberekkuşu'nun Güncesi işte böyle bir kitap. Kitabı bitirdim ve anında yemden okuma ihtiyacı duydum. Bir sebebi, o atmosferden çıkmak istemememdi. Fakat bir de, bir cümlenin hayaleti yakamı bırakmıyordu. Sanki bir şey muntazam bir düğümü çözmüş de ben uyurken saçaklanmış kenarlarını yanağıma sürtmeye başlamıştı. Murakami'nin giriş bölümünde anlattığı bir mekanın kaderiyle ilgili olmalıydı.
“Düşüncelerini benimle paylaşmak isteyen okurlarımdan önemli bir dileğim var: Bana yazarken, kendileriyle aynı eğitim düzeyinde, leb demeden leblebiyi anlayan birine yazar gibi değil, çok düşük düzeyde eğitim almış, hemen hiçbir şey bilmeyen birine yazar gibi yazsınlar. Hatta en iyisi, benim yerimde, ufacık köyünden dışarı adım atmamış, bütün yaşamını ıssız bir dağ başında geçirmiş, en küçük şeyleri bile bir bebeğe söyler gibi çok basit sözcüklerle söylemezseniz anlayamayan, dolayısıyla da kavrama düzeyinin üstünde karmaşık sözcükler kullanmaktan hep kaçınılması gereken, cahilin cahili biri olduğunu düşünsünler. Kitabım üzerine görüşlerini bildirecek olanların bu söylediğim noktaya gereken özeni göstermeleri, ilettikleri görüşlerin düşündüklerinden çok daha ilginç bir niteliğe bürünmesini ve benim onlardan gerçekten yararlanmamı sağlayacaktır.”
ELITISME [ELİTİZM] : Elitizm sözcügü Fransa'da 1967'de, elitist sözcügüyse 1968'de ortaya çıkmıştır. Tarihte ilk kez dil, kendiliğinden elit kavramına olumsuzluk, hatta küçümseme anlamı yüklemiştir. Komünist ülkelerde aynı dönemlerde resmi pro­paganda elitizm ve elitistleri kınamaya başladı. Bu sözcüklerle propagandanın hedefi şirket yöneticileri, ünlü sporcular ve politikacılar değil, özellikle kültür eliti, filozoflar, yazarlar, profesörler, tarihçiler, sine­ma ve tiyatro adamlarıydı. Şaşırtıcı eşzamanlılık. Bu durum kültür elitinin tüm Avrupa'da yerini başka elitlere bırakmakta oldu­ğunu düşündürtüyor. Orada polis aygıtı elitine, bura­da kitle iletişim araçları elitine. Bu yeni elitleri hiç kimse elitizmle suçlamayacak ve böylece elitizm söz­cüğü çok kısa sürede unutulacaktır.
Fazla iddialı sözcüklerle duygusal mastürbasyon yapmaktansa olan gerçekliği kabullenmek doğru olan değil mi? Yoksa her şeyi romantize edip ömür boyu zihnimizde huzurla mı yaşamalıyız?
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.