Bir baba oğul hesaplaşması... Kırgınlığın, kızgınlığın, suçluluk duygusu ile hayatından çıkarma duygusunun kopamamakla boğuştuğu bir hesaplaşma, sözsüz bir yüzleşme de diyebiliriz aslında.
25 yıl babasını görmeyen Yusuf, bir gece ansızın zil sesiyle uyanır,gelen babası Aşık Heves Ali'dir;bir elinde yıllanmış üç telli bağlaması, diğer elinde ahşap bavulu, başında sekiz köşe şapkasıyla...
Diyarbakır'dan Kars'a kadar uzanan bir yolda yolculuk. Dili yumuşak, anlatımı akıcı kurgusu eksiksizdi.
Anadolu insanının samimiyeti, türkülerin kardeşliği, halkların rengarenk coğrafyası, ozanın bilgeliği, bu bilgeliğe nasıl saygı duyulduğu, aklımıza ve yüreğimize kazınıyor bu eserde.
Hasan Ali Toptaş'ın Kuşlar Yasına Gider adlı kitabı da bir baba oğul hikayesiydi ancak Kemal Varol'un Aşıklar Bayramı kadar etkileyici olmadı benim için.
Hasan Ali Toptaş'a göre "Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır."
Kemal Varol'a göre "Baba dediğin tamamlanmamış bir kelimedir zaten."