Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
DOLMANCE: Hiç değil, çünkü başkalarının hissettikleri ile bizim hissettiklerimiz arasında hiçbir kıyaslama yapılamaz; başkalarının duyduğu en büyük acı bile bizim için kesinlikle bir hiçtir ve bizim hissettiğimiz en hafif zevk gıcıklanması bile bizi etkiler; dolayısıyla, ne pahasına olursa olsun, bize büyük zevk veren bu hafif gıcıklanmayı, bize
ruhi su söylüyor gecede "tezkeremden evvel vurdular beni" ruhi su söylüyor gecede "şimden sonra yaşaması güç oldu" ruhi su söylüyor gecede "adam öldürmeyi oyun mu sandın?" ruhi su söylüyor gecede "yüzbaşılar yüzbaşılar!" ruhi su söylüyor gecede "kalsın benim dâvam divâna kalsın"
Sayfa 31 - Bilgi YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Seninle Kardeş Değiliz
Bunca yalnızlıklar, bunca yokluklar benim işim değil Bu çirkinliği ben yaratmadım Ne de bu kahpe güzellikleri Bende sevmediğin ne varsa senden türedi Şu karanlık bakışlar Şu ellerimin pisliği Şu dudaklarımdan çıkan iğrenç sözler Besbelli senin eserin Ne buldumsa sende buldum kötülükten yana Ne öğrendimse senden öğrendim Seni sevdikten sonra başladım yaşamaya
Sayfa 36
Thomas Edison ve Kahraman Annesi
Thomas Edison bir gün okuldan eve döndüğünde annesine bir kâğıt uzatır. ‘Bu notu öğretmenim, sana vermemi tembihledi.’ der. Annesi notu gözyaşları içinde oğluna okur: ‘Oğlunuz bir dâhi. Bu okul onun için çok küçük ve onu eğitecek yeterlilikte öğretmenimiz yok. Lütfen onu kendiniz eğitin.’ Bu olayın üzerinden uzun yıllar geçer. Annesi vefat ettiğinde, o artık yüzyılın en büyük bilim adamlarından biridir. Evde bulunan eski aile eşyalarını karıştırırken çekmecenin köşesinde katlı bir kâğıt bulur, alıp okur... Kâğıt yıllar öncesi annesine öğretmeninin gönderdiği nottur. ‘Oğlunuz şaşkın (akıl hastası) bir çocuk, okulumuzda okumasına izin veremeyiz…’ yazılıdır. Edison saatlerce ağlar; sonra günlüğüne şu satırları yazar: Thomas Alva Edison, kahraman bir anne tarafından, yüzyılın dahisi hâline getirilmiş, ‘şaşkın’ bir çocuktu.”
Günümüzde tam tersine, Avrupa'da yalnızca sürü hayvanının onurlandırılıp onur dağıttığı yerde, "hakların eşitliği"nin çok kolaylıkla "haksızlıkların eşitliği"ne dönüşebildiği yerde: demem şu ki, tüm ender, tuhaf, ayrıcalıklı, yüksek insanlara, tüm yüksek ruhlara, yüksek görevlere, yüksek sorumluluklara, yaratıcı güç bolluğuna ve asalete karşı hep birlikte savaşılan yerde - bugün seçkin-olmak, kendisi-için-olmayı-istemek, başka-türlü-olabilmek, yalnız-başına-durmak ve kendi-gücüne-dayanarak-yaşamak-zorunda-olmak "büyüklük" kavramına dahildir; ve filozof da şunları ileri sürerek açığa vuracak kendi idealinin bir kısmını: "en yalnız başına, en gizli saklı, en yabani olabilen en büyük olacak, iyinin ve kötünün ötesindeki insan, erdemlerin efendisi, aşırı istem zengini; tam da buna büyük denecek: bütün olduğu kadar çok yönlü, tam olduğu kadar geniş olabilmeye." Bir kez daha soralım: günümüzde - büyüklük mümkün müdür?
Sayfa 139 - İş bankası kültür yayınları
“Kendini sevmek bencil olmanın tam tersidir. Kendi içimizde iyi hissetmek sevgiyle dolu bir kuyumuzun olması gibidir: Başkalarına verecek bir sürü sevgimiz vardır. Boş bir kuyudan su çekemezsiniz; içimizde kendimize karşı nefret ve güvensizlik olduğunda, başkalarına sadece onları verebiliriz.”
Reklam
Kaynayan su patatesi yumuşatırken yumurtayı sertleştirir. Yani asıl mesele ne olduğunuzdur, koşullar değil…
Sayfa 127 - Elma YayıneviKitabı okuyor
"Savaş suya benzer. Savaşın da su gibi hiçbir belirli biçimi yoktur. Taktiğini düşmanın durumuna göre uygulayan ve zafere ulaşan kişi, tanrılara lâyık bir iş yapmış sayılabilir." 61
Herkesin içinde bir şeytanı vardır önemli olan ondan korunabilmek...
Şu anda karşısında bütün hüviyetiyle Ömer vardı:Aylardan beri tanıdığı, sevdiği ,beğendiği ve artık kendinden uzak,çok uzak bulduğu Ömer...
Tekrar söyleyelim de şu çirkin sözü hayatımızdan çıkaralım: “Bir kereden ne olacak ki?” değil, “Madem bir kere, bu da neden Allah için olmasın ki…”
Reklam
Eğer yeterince yalnız kaldıysan !
Eğer yeterince yalnız kaldıysan Allah da konuşuyor , ölmüş annen de , içtiğin su , oturduğun kanepe , duvarlar ve aynalar da ...
Her şeyi kafamda yalnız başıma saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum... Kime? Şu koskocaman dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim? On seneden beri hiç kimseye bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Boşuna yere herkesten kaçmış, boş yere bütün insanları kendimden uzaklaştırmışım; ama bundan sonra başka türlü yapabilir miyim? Artık hiçbir şeyin değişmesine imkân yok... Lüzum da yok. Demek böyle olması icap ediyormuş. Yalnız söyleyebilsem... Bir kişiye olsun içimdekileri dökebilsem... Bunu sahiden istesem bile artık böyle bir insan bulmama imkân yok... Bende arayacak hal kalmadı... Kalsa da aramam...
Ve şu da açıktır ki yanlışlığın ya da kusurun Tanrı'dan kaynaklanması, hakikatin ve mükemmeliyetin yokluktan kaynaklanması kadar iğrenç olur. Fakat, bizde gerçek [réel] ve doğru olan her şeyin, mükemmel ve sonsuz bir varlıktan geldiğini bilmeseydik, idealarımız açık ve seçik olsalar bile, doğru olma mükemmelliği taşıdıklarına bizi temin edecek hiçbir gerekçemiz kalmazdı.
Biz şu an bir imtihanda ve gaflet içindeyiz ve uyanışta da değiliz. Bu hal gerçekten çok kötü. Afganistan'da görmüş olduğunuz şu sonuç yani insanların bize şunu demeleri: "neden (sizin gibi düşünmeyen ama İslam'a sair yöntemlerle hizmet etmeye çalışan) insanlar hakkında şüphe duyuyorsunuz ve onlara bir fırsat vermiyorsunuz.?" Dikkat edin İslami hareketler halkı ne hale getirdi ve insanlar artık böyle şeyler söyler oldular. Bir şeyler yapmada geç kalan bizlere de dikkat edin. Bizde ise hala bir şeyi ıslah edecek bir Kudret yok. İşte bu yeni dünya düzenidir ve bu yeni dünya düzeninin denklemlerinin taraflarıdır. Her tarafın kendine ait bir rolü vardır.
Fakat işte ruhaniyeti yüce bir şahsa “Sabır nedir?” diye sormuşlar, cevabı şu olmuş: “İsyan etmektir.” Şaşıranlara şu karşılığı vermiş: “Sabır, Allah dışındaki varlıkların seni ele geçirme arzularına isyan etmen ve asla buna müsaade etmemendir!” Bu cevapta edilgen değil de çok aktif bir sabır tanımı yok mu? Bu tanımda tahammül, kabullenme, boyun eğme değil, resmen savaş hali var.
Sayfa 64
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.