Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Varsın yolculuğumu tamamlamama izin vermesinler! Beni odama, dünyanın tüm nimetlerini ve zenginliklerini içeren o nefis memlekete cezalandırmak için mi sürmüşlerdi? Bir ambarda fare olmaktansa sürgün olmak yeğdir.
Reklam
Ço­cuk­ken in­sa­nın ço­cuk­luk sı­nır­la­rı­na taşma­sı­na izin ve­ril­mi­yor. Oy­sa ço­cuk­ken de dün­ya­yı ay­nı göz­ler­le gör­dü­ğü­mü, ay­nı göz­ler­le, ay­nı dü­şün­cey­le, duy­gu­lar ve sez­giler­le kav­ra­dı­ğı­mı an­lı­yo­rum. Yıl­la­rın geç­me­si an­cak bu sez­gi­leri, duy­gu­la­rı, dü­şün­ce­le­ri, dün­ya­ya ba­kan göz­le­rin al­gı­la­ma­la­rını ço­ğalt­tı, üst üs­te yığ­dı, da­ya­nıl­maz bir çığ bi­çi­min­de bü­yüt­tü. Ama şim­di ço­cuk­lu­ğun tu­tu­ke­vin­de de­ği­lim. Ço­cuk­lu­ğun sürgü­nün­de de­ği­lim. Ço­cuk­luk tu­tuk­luk, ço­cuk­luk sür­gün. To­ri­no ken­ti gi­bi. İn­sa­nın kaç­ma­sı ge­re­ken bir ke­sit. “Ölü­ler ül­ke­si­ne yol­cu­lu­ğa” çık­ma­ma­sı için, kaç­ma­sı ge­re­ken bir ke­sit.
Sayfa 121Kitabı okudu
Büyüklerin, kendilerinin yetişkin, çocukların çocuk olduğunu düşünmeleri korkunç. Çocukken insanın çocukluk sınırlarına taşmasına izin verilmiyor. Oysa çocukken de dünyayı aynı gözlerle gördüğümü, aynı gözlerle, aynı düşünceyle, duygular ve sezgilerle kavradığımı anlıyorum. Yılların geçmesi ancak bu sezgileri, duyguları, düşünceleri, dünyaya bakan gözlerin algılamalarını çoğalttı, üst üste yığdı, dayanılmaz bir çığ biçiminde büyüttü. Ama şimdi çocukluğun tutukevinde değilim. Çocukluğun sürgününde değilim. Çocukluk tutukluk, çocukluk sürgün. Torino kenti gibi. İnsanın kaçması gereken bir kesit. “Ölüler ülkesine yolculuğa” çıkmaması için, kaçması gereken bir kesit.
İlber Ortaylı'nın Kitaplığından...
Osmanlı Dünyasına Dair 10 Önemli Kitap 1. Halil İnalcık - Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler 3. Feridun M. Emecen - Osmanlı İmparatorluğu'nun 2. Salomon Schweigger - Sultanlar Kentine Yolculuk Kuruluş ve Yükseliş Tarihi 4. Suraiya Faroqhi - Hacılar ve Sultanlar (1517-1638) 5. Serpil Bağcı-Filiz Çağman-Günsel Renda - Osmanlı Resim Sanatı 6. Mehmet İpşirli - Osmanlı İlmiyesi 7. Ahmet Yaşar Ocak - Osmanlı İmparatorluğu ve İslam 8. Edward J. Erickson - Mesut Uyar - Osmanlı Askeri Tarihi 9. Sefa Özkaya - Türk Askeri Kültürü 10. Altay Cengizer - Osmanlı'nın Son Savaşı Yakın Dönem Türkiye Tarihine Dair 10 önemli kitap 1. Bernard Lewis - Modern Türkiye'nin Doğuşu 2. Selim Erdoğan - Sakarya-Büyük Taarruz. 3. Falih Rıfkı Atay - Zeytindağı 4. Halil İnalcık - Atatürk ve Demokratik Türkiye 5. Justin McCarthy - Ölüm ve Sürgün 6. Selim Deringil - Denge Oyunu 7. Şevket Süreyya Aydemir - Tek Adam 8. Taner Timur - Türk Devrimi ve Sonrası Önemli Kitap 9. Tarik Zafer Tunaya - Türkiye'de Siyasal Partiler 10. Zafer Toprak - Türkiye'de Milli İktisat (1908-1918)
Sayfa 256 - Kronik Kitap / 1. Baskı, Şubat 2022, İstanbul - Söyleşi Yenal BilgiciKitabı okudu
Akif, Nazif'in sürgün edildiği Malta'da yazdığı "Son Nefesimle Hasbihâl" şiirinin Ruhum benim oldukça bu imanla beraber, Üç yüz sene, dört yüz sene, beş yüz sene bekler... diyen bu son iki mısraına Ankara'da en coşkun ve mesut günlerini yaşadığı Taceddin Dergahından: "Süleyman Nazif'e" adını taşıyan bir şiirle cevap vermişti. Beş yüz sene bekler mi? Nasıl bekleyeceksin? Ruhun da asırlarca bu hüsranı mı çeksin? diye haykıran bir şiirle...
Reklam
İngiliz İdaresi, Svadeşi Hareketi ve Mahatma Gandi'nin Yükselişi
İngilizlerin bencilce hareket ettikleri doğrudur. Bununla birlikte, sömürgeciliğin bazı olumlu katkıları da yok değildir. Anarşiye benzer bir ortama hukuk ve düzen gelmiş, prenslikler arasındaki bitmeyen çatışmalar sona erdirilmiş ve daha az şiddet içeren bir siyasi rekabet ortamı oluşturulmuştur. Robert Kaplan'a göre, "Emperyalizm,
Hayır hayır haaayır......
Bu hissin şimdi onda uyandırdığı uzaklık, ayrılık, zindan, sürülme, sürgün, imha, üstesinden gelinmesi olanaksız bir parçalanmaydı.
Halikarnas Balıkçısı, Bodrum'u kendine yurt edinmişti. Talihin cilveleri arasında mutlular da olur. Balıkçı Bodrum'a sürgün gimisti. Adı yeralti derinliğini, karanlığını yansıtan Bodrum meger onun çocukluktan beri özlediği mavi sonsuzluğa açık, taşı ak, toprağı verimli bir ışık ve renk cennetiymiş..
...Tembellik neredeyse yaşam kadar güçlüdür. Oynamanız gereken yeni kaba güldürünün sıradanlığı sizi ezer ve sonuçta yeniden başlayabilmek için cesaretten çok alçaklığa gereksinim duyarsınız. Sürgün, yabancılık, budur işte, bir önceki ülkenin alışkanlıkları sizi terk ederken, diğerlerinin, yeni ülkeninkilerin, sizi henüz yeterince sersemletmediği insani zaman örgüsündeki o olağanüstü, şuurlu birkaç saat boyunca yaşamın gerçekten olduğu gibi amansız gözlemlenmesi...
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanlara, öküzler için kullanılan damgayı vuran Auschwitz dövmesi; sürgün edilenleri ( erkekler, kadınlar ve çocuklar!) kendi pislikleri içinde günlerce yatmaya zorlayacak şekilde asla açılmayan hayvan va­gonlarındaki yolculuk; adın yerini alan sıra numarası; ka­ şıkların dağıtılmayışı ( oysa kurtuluşta Auschwitz depo­larında yüz binlerce kaşık bulunduğu ortaya çıktı), bu yüzden tutuklular çorbayı köpekler gibi yalayarak içmek zorunda kalıyordu; cesetleri acımasızca kullanma, ceset­ lerden, dişlerdeki altın alınıyor, saçlar tekstil malzemesi olarak, küller zirai gübre olarak kullanılıyordu; birer ko­bay durumuna indirgenen, Üzerlerinde sonradan kulla­nımdan kaldırılacak ilaçların denendiği erkekler ve ka­dınlar ...
Sayfa 238 - Can YayınlarıKitabı okudu
Kültür ve Tarihe Yolculuk
Zamanın eskitemediği, ilgisizliğin unutturamadığı, sahipsizliğin ortadan kaldıramadığı kentin tarihi dokusuna dokunmaya devam etmek üzere gümrük binasına girdiler.
Sayfa 129 - Gülnar YayınlarıKitabı okudu
Kültür ve Tarihe Yolculuk
Yusuf'un, Meryem’in alnından gözlerine doğru dökülen iki tel saçını eliyle düzeltmesi jestine karşılık Meryem de elleri masanın üstünde duran Yusuf’un ellerini avuçlarına alarak kendisine teşekkür etti. Bu ilk dokunuşlar, yeni bir dil öğrendiklerini gösteriyordu. Kimileri bu dile vücut dili diyor; kimilerine göre de bu dilin adı aşk dili…
Sayfa 125 - Gülnar YayınlarıKitabı okudu
Kültür ve Tarihe Yolculuk
Ortalığın ağarmasıyla sokağı saran kurşuni ve gü-müşümsü bir renk içinde mahşeri bir uyanışla bütün canlılar ölüm uykusundan uyanmışlardı. Güneşin doğ-duğu yöne doğru kürek çeken balıkçının peşine takılan birkaç martının çığlığı, yeni güne geç kalanları uyandı-rıyordu.
Sayfa 121 - Gülnar YayınlarıKitabı okudu
Çocukluğun sınırları korkunç. Çocukluğun soğuk geceleri gibi. Sınırları, olanaksızlığı, görüntüleri, hareketsizliği, çocukluğun dar sınırları korkunç. Büyüklerin, kendilerinin yetişkin, çocukların çocuk olduğunu düşünmeleri korkunç. Çocukken insanın çocukluk sınırlarına taşmasına izin verilmiyor. Oysa çocukken de dünyayı aynı gözlerle gördüğümü, aynı gözlerle, aynı düşünceyle, duygular ve sezgilerle kavradığımı anlıyorum. Yılların geçmesi ancak bu sezgileri, duyguları, düşünceleri, dünyaya bakan gözlerin algılamalarını çoğalttı, üst üste yığdı, dayanılmaz bir çığ biçiminde büyüttü. Ama şimdi çocukluğun tutukevinde değilim. Çocukluğun sürgününde değilim. Çocukluk tutukluk, çocukluk sürgün.
Sayfa 121 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
125 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.