Hangi incelemeye bakarsanız bakın “-Bir, Gecenin Sonuna Yolculuk kadar olmasa da…” vurgusu çıkacak karşınıza, sakın aldanmayın.
Evet, kurgu bütünlüğü yok. Evet, olaylar da dağınık. Evet, takip edebileceğiniz, klasik giriş-gelişme örüntüsünden uzak. Çünkü bunlar, Gecenin Sonuna Yolculuk’ta bulunabiliyor.
Fakat; açık konuşmak gerekirse, burada su katılmamış Ferdinand Celine var. Argo, düz, bağımsız ve olabildiğine kendince.
Zaten, burada ‘Ben, neden sorunluyum veya çizgi dışındayım veya alışılmadığım veya kendimce abuk standartlarım var veya neden bu seni rahatsız edecek-in hikayesini okuyorsun. Bundan daha açık, net, sade, dürüst nasıl olsun.
‘Ben yazının arızasıyım…ve sana bu bozuklukta bunu yazmaya kalkışacağım’ alt okuması kaybedilirse, her kıyasta bir yerden vurmak mümkün ve üzgünüm ki, kıyas yapan incelemelerde ıskalanmış gibime geldi.
Bu anlamda örneği çok nadir bulunabilen bir kalem. Eğer doğru ele alınırsa da…kitap doyumsuz lezzette.
Bildiğimiz, alışageldiğimiz ‘norm’ kalıbına sığmayan bir yazın okuyacaksınız…daha ötesi, bunun neden öyle olduğunu da okuyacaksınız.
Bunu söylemeyen ancak sayfa sayfa keşfetmeni senden bekleyen bir yazardan hem de.
Daha ne olsun!