Bizler küçükken anca oyun parkları ve oyuncaklar hakkında bilgi sahibi olurduk çünkü çocukluk böyleydi ve böyle olmalıydı ama afganistanda öyle değildi 9 yaşındaki 6 yaşındaki çocukların kalaşnikof bomba, taliban hakkındaki olağanüstü bilgilerine şahit alabilirsiniz bitmek bilmeyen bir savaş bir insan soykırımı yaşanmakta orada düzeni sağlamayan bi yönetim yetersizliği içinde bulunduğu insanlara acımasızca işkenceler yapmakta, bunlar kendi anlatımlarım henüz kitaba geçmedim. BMG adlı Khalled Hosseinin Uçurtma Avcısı 'ndan sonraki en mükemmel kitabı;
Yaşamları kesişen iki kadının dostluğu ve ardından feda edilen yaşamlar hassas olanlar için kitabı tavsiye etmem çünkü yaşanmış olan gerçek yaşamları da göz önünde bulundurursak unutmaları onlar için zor olacaktır. Kitabı okurken talibanin sözde getirdiği şeriatı asla savunamadım çünkü islamdaki şeriat bu değildi Allahın kanunları bu değildi işkence değildi erkeği kadından üstün tutup zulme göz yummazdı bu yanlıştı, düzendi ama asla düzen getirmemişti acıydı gözyaşıydı...
Siz hiç geceleri yıldızlardan daha çok olan bombaların ve silahların ışıltısına şahit oldunuz mu, kapının önüne çıkarken kulağınızın dibinden kapıyı delen mermilere şahit oldunuz mu yada ne biliyim bombalar sonucu yıkılan molozların altında annenizin babanızın cesedini çıkardınız mı, kızınızın okul yolu üzerinde kopmuş uzuvlarını eteğinize topladınız mı bin muhteşem güneş insanın içini parçalayacak iki kadının hayat hikayesiyle yürekleri burkuyor.
Söyleyecek pek söz kalmıyor aslında acı anlatılmaz okunmaz yaşanırsa bilinir, yaşanmaması temennisiyle...
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020100,5bin okunma
Dostum'a saygı gösterilmesinin en büyük nedeni, son on sekiz yıllık savaş döneminde şehre hiçbir şekilde dokunulmamasıydı. Mezar-ı Şerif sakinleri, diğer şehirleri harabeye çevirmiş olan sokak muharebelerini ve gülle savaşlarını hiç yaşamamışlardı. İşte, şimdi bütün bunlar değişmek üzereydi. Özbek boylarının tarihi, upuzun bir kan davaları, intikam cinayetleri, iktidar mücadeleleri, yağma, talan ve kadınlar üzerinde hak iddia etme kavgalarından oluşan bir manzumedir. Özbeklerin en çok sevdikleri spor olan, başsız bir keçinin leşini kavramaya çalışan kamçılı atlılarla bir tür poloya benzeyen bazhuşi, değişmez bi çimde Özbek politikasını anlatan bir metafor işlevi görmektedir. Çünkü bu sporda ne takım vardır, ne de herhangi bir kural; dolayısıyla bu oyun, Dostum'un kardeş subaylarıyla ilişkilerinin son derece elverişli bir analojisini sunmaktadır
Tarihte İslam dinini siyasal ideolojiye dönüştüren ilk hareket Emeviliktir. Din, ideoloji haline getirilmeden siyasete bulaştırılamaz. Emevilerin İslamı ideolojileştirmesi, Peygamberin ölümünden hemen sonra başlamıştır. Emeviler işe Hz. Muhammed'in ailesini katlederek başladılar. Emevilik, dini ideolojileştirdiği zaman henüz İslam içerisinde mezhepler yoktu. Ancak ayrılığın temeli atılmıştı. Mezhepler bu olaydan 100-150 yıl sonra oluşmaya başladı. Bilindiği gibi mezhepler "ameli mezhepler" ve "akide mezhepler" olmak üzere ikiye ayrılır. Ameli mezhepler günlük ibadetlerin nasıl icra edileceğini gösterir. Dört ameli mezhep vardır: Hanefi, Hanbeli, Şafii ve Maliki. Akide mezhepler ise daha çok İslam dininin felsefi omurgasını oluşturan sorunlarla ilgilenir. Selefilik, Matüridilik ve Eşarilik akide mezheplerdir, ancak bunlar siyasal oluşumlar değildir. Bu yol izlenirse akidede Matüridi, amelde Hanefi olan Taliban'ın eylemleri ile amelde Hanbeli, akidede Selefi olan Bin Ladin'in eylemleri nasıl adlandırılabilir?
İnançlı bir Müslüman Taliban'ın davranışının, imanının ruhuna ve anlamına uyduğunu ya da uymadığını düşünebilir. Müslüman olmayan ve zaten kendisini tereddütsüz her türlü inanç sisteminin dışına yerleştiren ben, kendimi İslamiyete uygun olanla olmayanı ayırt etmeye asla yetkili görmüyorum. Tabii ki, dileklerim, tercihlerim, bakış açım var. Hatta sürekli olarak içimden, şu ya da bu aşırı davranışın -bombalar koymak, müziği yasaklamak ya da kızların sünnetini yasaya bağlamak-benim İslama bakışımla bağdaşmadığını söylemek geliyor.
İki arkadaşın dostluğu, pişmanlık duygusu ancak bu kadar güzel anlatılabilir. Afganistan tarihini, kültürünü anlamak için güzel bir kitap. Oldukça akıcı. Coğrafya kaderdir sözünü bütün satırlarda bize hatırlatan bir hikaye. Kan bağının hayatları nasıl dizayn ettiğininin altını sürekli çiziyor.
Yazarın devamli sovyetlerden dert yanması ancak amerikaya hiç değinmemesi dikkatimi çekti. Sebebi muhtemelen orada mülteci olarak yaşamış olmasından kaynaklanıyordur. Aslında haklı bir sebep. Ayrıca İslam toplumlarında Kur'an'la beraber yaşayan, eve girerken Kur'an'ı öpen ama İslam'a uygun yaşamayan yapı çok iyi anlatılmış. Bu durum bana ülkemizi hatırlattı.
Her ne kadar yazarın bazı görüşlerine katılmasamda hikaye sizi içerisine çekiyor. Temenniyle yazıyı bitirmek istiyorum;
Umarım bir gün Taliban gider ve bir başka yazar bize modern, İslami Afganistan'ı anlatan bir dönüşüm hikayesini yine iki çocuk üzerinden kaleme alır..
Örneğin Afganistan'da Taliban'ın hakim olduğu bazı yerlerde müzik dinlemek ya da müzik aleti bulundurmak yasaktır. Suçtur! Günahların affedilmezidir. Diğer tarafta Taliban'ın lider kadrosu için günah yoktur. Müzik dinlemek serbesttir. Hem de kafir diye yaftaladıkları yabancı müziği...
Peki günah nedir? Kime göre, neye göre günah? Toplumdan topluma izafi bir kavramdır. Asıl olan vicdandır.
Ağlamasanız bile gözlerinizin dolacağından eminim, ancak sulugöz biriyseniz (benim gibi) birçok yerde devam edebilmek için gözlerinizi silmeniz gerekecek. Bazen durup hiçbir şey yapmadan karşınıza bakacaksınız... Yorulcaksınız ama ne kas yorgunluğu ne de zihin, bir ruh yorgunluğu hissedeceksiniz, aslında uzun süredir orada olan ama bilmediğiniz o
İhsan Şenocak, Taliban'la ilgili kısaca şunları söylüyor; "Taliban İslam ümmetinin bir parçasıdır, hiçbir hareket kusursuz değildir, bizde haklarında hüsnü zan besleyip dua ediyoruz."
youtu.be/U7kIcXynxnE
Ülkemizdeki Nakşilerin bir tık sonra silahlı Taliban olması çok uzak ihtimal değildir. Çünkü aynı fıkıh ve akaid kitaplarını talim etmekte, aynı kaynaktan su içmektedir.