Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Seni saklayacağım
Seni saklayacağım inan Yazdıklarımda, çizdiklerimde, Şarkılarımda, sözlerimde. Sen kalacaksın kimse bilmeyecek Ve kimseler görmeyecek seni, Yaşayacaksın gözlerimde. ... Bir seviyi anlamak Bir yaşam harcamaktır, Harcayacaksın. Seni yaşayacağım, anlatılmaz, Yaşayacağım gözlerimde; Gözlerimde saklayacağım. Bir gün, tam anlatmaya.. Bakacaksın, Gözlerimi kapayacağım.. Anlayacaksın.
"Erkek, kendi keyfî ihtiraslarının tatmini için benden sonra tufan dercesine tohumunu gelişigüzel saçmasının esiri oldu. Ana Tanrıçaları yıkıp Tanrı'yı tek ve erkek yaptığımızdan bu yana, tam iki bin yıldır, bir yandan günah çıkarıp bir yandan da namus kılığında dolaştırdığımız şehvetimiz adına, tarih öncesi taptığımız Tanrıçaları ayaklarımız altına alıyoruz. Tanrıçalarımıza yaptığımız her kötülük şeytanın zaferi."
Reklam
Herbart'ın bakış açısını açıklamanın daha iyi bir yolu şunu söylemek olacaktır: Olgusallık öyle bir doğadadır ki tam bir açıklaması karşılıklı olarak tutarlı çelişkisiz önermelerin kapsamlı bir dizgesi biçimini alacaktır. Gerçekten de Hegel'in kendisinin benzer bir gerçeklik ideali taşımış olduğu ve çelişmeme ilkesini yadsımış olarak yorumlanmaması gerektiği ileri sürülebilir. Herşey bir yana, Herbart da şeyleri sıradan görüş yolumuzdan çelişkilerin doğmasına izin verir ve sonra bunları çözmeye çalışır. Ama Hegel çelişkiler olgusallığın kendisinin ilerlemesinin, Saltığın yaşamının bir özelliğiymiş gibi konuşurken, Herbart için çelişkiler yalnızca olgusallığı kavrama yollarımızdaki yetersizliklerden doğarlar: olgusallığın kendisinin bir özelliği değildirler.
Sayfa 14
Fries etkinliklerini hiçbir biçimde bilgi kuramına sınırlamadı. 1 803 'te bir Felsefi Hak Kuramı (Philosophische Rechtslehre) ve 181 8'de bir Törebilim (Ethik) yayımladı. Politik düşünceleri liberaldi ve 1 8 1 9'da Jena'daki kürsüsü elinden alındı.* * "[Bu not Copleston'un çalışmasına bir eleştiri değil ama yalnızca
Sayfa 11
"Büyüdükçe ne kadar yakınımız olursa olsun hiç kimsenin bizi gerçek anlamda anlamayacağını öğrenmekse daha da korkunçtur. Bizi en mutsuz eden bizzat kendi benliklerimizdir ve işte tam da bu yüzden benliklerimizi yitirmek için yanıp tutuşuruz." "Bu çıldırtıcı benliği nasıl bütünüyle kaybedebiliriz peki? Aşkla mı? Aşkın acımasız, korkunç bir efendi olduğunuz pek azımız bilir. İnsan başka birisi uğruna kendini kaybeder ama bunu yaparak tüm tanrıların en hercaisine çaresizce kul köle olur. Savaşla mı? İnsan yüce bir dava uğruna savaşırken mücadelenin coşkusuyla kendini kaybedebilir ama günümüzde uğruna savaşılacak öyle yüce davalar kalmadı."
Sayfa 51
Ne kadar sapkınca! Tam her şey yolunda görünürken ve aileler akşam yemeği için bir masanın başında bir araya gelmişken, Süpersınıf hayaleti beliriverir ve gerçekleşmesi olanaksız hayaller satar: lüks, güzellik, güç. Ve aile paramparça olur. Baba, oğluna en son çıkan spor ayakkabısından alabilmek için fazla mesai yapar; yoksa oğlu okulda dışlanacaktır. Karısı, arkadaşlarının sırtındaki son moda giysileri para olmadığı için alamadığından için için ağlar. Yeniyetme çocukları, inanç ve umudun gerçek değerlerini öğreneceklerine, yalnızca şarkıcı ya da film yıldızı olmanın hayallerini kurarlar. Taşra kasabalarındaki genç kızlar, bir türlü gerçek kimliklerini edinemezler ve büyük kente gitmeyi düşünmeye başlarlar: Bir mücevher sahibi olabilmek için her şeyi, ama her şeyi yapmaya hazırdırlar. Adalete yöneltilmesi gereken bir dünya, tam tersine, altı ay geçmeden hiçbir değeri kalmayacak ve yenisi alınması gerekecek maddi şeylere odaklanmaya başlar; işte, Cannes’da toplanan aşağılık yaratıkların yığının en tepesinde kalmalarını sağlayan tüm çark böyle döner.
Sayfa 11 - Can Yayınları
Reklam
Büyük umutlar çok geçmeden yerlerini büyük korkulara bırakır. Şiddetli tutkular ruhu daima tam karşı istikametteki aşırılıklara iter
Sayfa 85 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Devler, olduklarını sandığımız şeyler değiller. Onlara güçlerini verir görünen özellikler genellikle tam da büyük bir zayıflığın kaynağı. Ve kaybetmesi beklenen kişi olmak insanları genellikle değerini bilemediğimiz şekillerde değiştirebilir.
Sayfa 15 - MediaCatKitabı okuyor
Aldıkları kimi zevkler, yaşadıklan tatsızlıklar o denli güçlüdür ki akıl susar ya da köleleşir: Tam bu noktada kafanın yerini kalp alır ve "tutkular"dan söz edilmeye başlanır.
Sayfa 27
Tam artık umutsuzluğa kapıldığım, bu işin sonunun olmadığını düşündüğüm bir anda, işte aşk ! Beni seviyor.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.