Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Taş Devri Diyeti
TAŞ DEVRİ DİYETİ Taş Devri diyetini uyguladıktan en çok bir hafta sonra yorgunluğunuz ortadan kalkar. Kendinizi gençleşmiş hissedersiniz ve daha erken uyanırsınız. Bu sağlıklı beslenme ilkeleri sağlıklı ve hastalıklı herkes için faydalıdır. Hem hastalık önleyici hem de tedavi edicidir (kısmen ya da tamamen). Sadece fazla miktarda protein almaması
Umutsuzluk içindeki kimse bir sey için umutsuzluk çeker. Bir an öyle gibi görünür, ama sadece bir an ve tam o anda gerçek umutsuzluk veya kendi gerçekliği içindeki umutsuzluk açığa çıkar. Kişi bir şey için umutsuzluk içindeyken, aslında kendisi için umutsuzdur ve şimdi kendisinden kurtulmak ister. Düsturu "Ya Sezar olursun ya da bir hiç" olan güç hastası, Sezar olmaz, o vakit bunun için umutsuzluğa düşer. Lakin bunun anlamı başkadır: O tamı tamına Sezar olmadi diye şimdi kendisine katlanamaz. Aslında o, Sezar olmadı diye umutsuzluğa düşmez, Sezar olmadı diye kendisi için umutsuzluğa düşer. Bu, kişinin Sezar olduğunda arzuladığı, ancak başka bir anlam da, tıpkı umutsuzlukta olduğu gibi, her şey olacak olan kendilik şimdi onun için her şeyden daha çekilmezdir. Daha derin bir anlamda, kişi için çekilmez olan şey, Sezar olmuş olmaması değildir, Sezar olmamiş olan bu kendilik ona çekilmez gelmektedir veya doğrusu: onun için çekilmez olan, kendisinden kurtula- mamaktır.
Reklam
«Ama neden özellikle o sözleri öğretmişler?» Neden «Dikkat?» Neden, «Burada ve bu anda?» «Valla...» Apaçık olanı bu tuhaf budalaya anlatmak için uygun sözcükler arıyordu. «Bunlar hep aklımızdan çıkar, değil mi? Demek istediğim, olan bitene dikkat etmeyi hep unuturuz. Bu da, burada ve bu anda olmamak demektir.» «Papağanlar sizi uyarmak için dolaşıp dururlar, öyle mi?» Kız başıyla onayladı. Tam tamına öyleydi.
Sayfa 25
Kant'ın zihni oldukça düzenli ve mantık­lıydı. Hayatı da öyleydi. Hiç evlenmedi ve her gününü katı bir düzene göre yaşadı. Hiç vakit kaybetmemek için uşağından onu sabah beşte uyandırmasını istemişti. Uyandıktan sonra biraz çay içer, bir pipo tüttürür ve işe koyulurdu. Oldukça üretken biriydi ve hayatı boyunca çok sayıda kitap ve makale yazdı. Daha sonra üni­versitede ders verirdi. Öğleden sonra l6.30'da -her gün tamı tamına aynı saatte- yürüyüşe .çıkar, caddeyi bir baştan bir başa tam sekiz kez turlardı. Öyle ki, evinin olduğu Königsberg (bugünkü Kaliningrad) kasabasının sakinleri, saatlerini onun yürüyüş zamanına göre ayar­ larlardı.
Soğan doğrarken neden ağlarız?
Soğanı kestiğimiz zaman gözyaşı faktörü sentazı denen bir enzim açığa çıkar. İşte gözyaşlarına neden olan süreci başlatan şey de budur. Bu enzim, soğanın amino asitleri ile tepkimeye girer ve amino asitler sülfenik aside dönüşür. Sülfenik asitler spontan bir şekilde yeniden dizilerek Sin-propanetial-s-oksidi oluştururlar ki bu da havaya karışır. Havaya karışan bu kimya­sal gözlere ulaştığında, korneadaki gözyaşı bezlerini harekete geçiren sinir lifleriyle temasa geçer ve gözyaşlarını tetikler. O zaman da ağlarız. Bilim adamları "ağlatmayan" soğan yapmaya çalıştılar ama görünüşe bakılırsa ağlatan enzimler aynı zamanda soğanın lez­zetinden de sorumlular ama gelecek için hâlâ bir umut var de­nebilir.
Altın KitaplarKitabı okudu
Hiç uçağa bindin mi? Şimdi, kapa gözlerini ve bir uçağa bindiğini düşün... Eve dönüyorsun. Havaalanında sevdiklerin bekliyor; tıpkı senin hasretle onlara kavuşmayı beklediğin gibi. Çok özlediğin;eşin, çocukların, annen, baban, torunların, arkadaşların...Onlara kavuşmana bir saat varken bir anons duydun: Sayın Yolcular, şimdi sakin olmaya çalışın.
Reklam
ATAM’ın ‘ağaç’ sevgisi
Yalova’yı çok ayrı seven Atatürk , bazen siyasi içerikli önemli toplantılarını burada gerçekleştirirdi. O nedenle Yalova’daki çiftlikte ufak bir köşk yapılmasını arzu eder. İnşaat tam başlamıştır ki büyük bir çınar ağacının dalının köşkün inşaatına engel olduğu anlaşılır. Atatürk’e çınarın büyük dalının kesilmesi gerektiği bilgi verilir. Doğaya ,özellikle ağaçlara tutkunluğu bilinen Atatürk hiddetlenerek , “Siz şaşırdınız mı? Hayır , katiyen bu dal kesilemez . Binanın yerini , temelini değiştirin . Bu dalın kurtulabileceği yere kadar temeli sökün veya sürün !” talimatını verir . …… Gerekli tüm hazırlıklar yapılır . Köşk, 11 Ağustos 1930’da kalın tahta kızakların üzerinde tam 4 metre 80 santim doğuya kaydırılır ve yeni açılan alana köşk rahatlıkla oturuverir.
Sayfa 168 - Siyah Beyaz yayınlarıKitabı okudu
Ne yana dönerseniz dönün, bu sınıf farklılığı lanet, bir taş duvar gibi önünüze çıkar. Ya da bir taş duvardan çok bir akvaryumun camına benzer ; yokmuş gibi yapmak çok kolaydır ama diğer yanına geçmek imkânsızdır.
Venedik YayınlarıKitabı okudu
Bir küçük sokak kaidesi...
"Bu numarayı babandan öğrendim," dedim. "Nasıl benim öz babamdan mı, eski babamdan mı? Ölmüş babamı mı diyorsun?" "Evet. Baban ölmeden iki ay önce bir olayı anlatıyordu. Herifin biri, kahvede oturup çayını içen bir kabadayıyı aynen böyle alt etmiş. Tokadı vururken 'Vali efendiye küfredersin ha!' demiş. Anlıyor musun dümeni? Kimse vali efendiye küfreden birinin yanında olmak istemez. Bizim durumda da bu, müdürün camını kırmaktır. Biraz düşünsem daha sıkı bir şey bulurdum ama gördüğün gibi bu da işe yaradı. Ama aklında olsun, asla yumruk değil, tokat atacaksın." "Neden tokat?" "Çünkü tokat aşağılamaktır. O tokadı yedi mi, gururu incinir, pis bir şeydir tokat yemek oğlum. Yumruk mertçedir, böyle sokak piçlerine tokat yakışır. Hiç beklemediği anda... Önemli olan onu değil, ona yardakçılık yapacakları geriletmek. Kahraman gibi gördükleri adamın hem böyle göt gibi kaldığına şahit olurlar, hem de ortak olmak istemeyecekleri belalı bir suçunu öğrenirler, anladın mı? Onlar tırsıp geri kaçtı mı, böyle tipler tazı olmaktan çıkar, tavşana döner,"
Sayfa 45
kağıdı sigaramın ucuyla yaktım. onu göğsümde günlerce saklamak istiyorum. belki şimdi kahvenin camına yapıştırırım,, çıkar giderim parmaklarımın sızısından. saklarım soğuktan kırılan kirpiklerimi. kahvemi yapan çocuğa "buz mavisi teninde aşktan yaralı birini görürsen cama yapışan sözcükleri ona ver" derim. ardımdaki türkü, "lambada titreyen alev üşüyor, aşk kağıda yazılmıyor mihriban" diyor. mardin kağıda yazılmıyor sevgilim.
Sayfa 32 - İthaki Y.
144 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.