Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Siyonist hareketin liderleri vakit kaybetmeden Osmanlı Devleti'ni işgal edip parçalamak isteyen devletlerle irtibata geçtiler. Ardından "Genç Türkler" ve ona bağlı olan "İttihat ve Terakki" gibi yönetime muhalif gruplarla işbirliği yapmaya başladılar. İttihat ve Terakki, Arap düşmanlığıyla bilinen ırkçı-turancı bir cemiyettir. Bu nedenle siyonistler, masonlar, dönmeler ve dış güçler bir araya geldiler. Sultanı tahttan indirme planlarını görüşmek maksadıyla Selânik'te ardı ardına toplantılar düzenlediler. Çünkü Siyonizm'in hayallerini boşa çıkaran bu Sultan hâlâ devletin başındaydı. Türk ve İngiliz arşivindeki tarihi vesikalar, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yapı itibariyle Türklükle İslam'la ilgisi olmadığını belgelemektedir.
Yeni devletin telâkkileri gibi insanları da "modern" olacaktı. Örnek vardı: Avrupa... Her vesileyle kuyumuzu kazan, her fırsatta haçlı güruhunu üzerimize saldırtan Avrupa... Onun gibi giyinecek, onun yazısıyla yazacak, kendi kültür kaynaklarımıza sırt çevirip tarihimizi inkar ederek onun kaynaklarına yönelecektik. Papa'nın teklifini kabulle hristiyan olmadığı için Fatih'i kınayacak, Yavuz'u "kanlı katil" ilan edecek, Sultan Abdülhamid'e "kızıl Sultan", Sultan Vahideddin'e "vatan haini" diyecek, bütün tarihi "hanedan tarihi" ilan edip kendimize Etilerden, Sümerlerden, Moğollardan ecdat arayışına çıkacaktık. Vesikalar, vakıalar önemsizdi. Nazarlarında tarih, bir ilim değil, bir sanattı. Objektif olunmasınının önemi yoktu. Sadece milli olmalıydı. Bunun için de "dini" unsurlardan ayıklanması gerekiyordu. Yani geçmiş reddediliyor, yok ediliyor, "yok" un üzerine geleceği inşa etmek gibi imkansız bir hayalin peşinde koşuluyordu.
Sayfa 274Kitabı okudu
Reklam
Patrona Halil ve Kabakçı Mustafa hadiseleri gibi korkunç neticeler veren bu hadisenin de ancak sathi ve ârızi sebepleri ortaya atılabilmiş içyüzü kapalı kalmıştır. Yoksa bize tarihimizi bütün incelikleriyle yazdırmayan da böyle gizli bir kuvvet midir? Bu facia (31 Mart hadisesi) sırf birkaç gafil vatandaşın eseri imiş gibi onların idamları ile mesele halledilmiş ve hadise de izah olunmuş sayıldı. Halbuki bir taraftan bu cezalar verilirken diğer taraftan da işin içyüzü araştırılmalı ve tarihi vesikalar hazırlanmalıydı böyle yapılmadı. Almanlar Osmanlı Devleti'nin Masonluk kanalıyla büyük devletlerin eline düştüğünü görerek bu halden hoşlanmıyorlardı... Bilhassa ordunun da Masonluğa sokulduğundan şikayet ediyordu.
Osmanlı tarihini yazacak insanların sadece Osmanlıca vesikalar, kitaplar ve kaynaklarla değil, o çağın dünyanın kaynaklarıyla da aynı derecede haşır neşir olması gerekir. Çünkü Osmanlı tarihi evrensel bir tarihtir.
Ey Türk uyan! Arada bir uyandırılmak bahanesiyle büsbütün yatırıldığın asırlık uykudan kalk! Avrupalılaşmak, medenileşmek, muasırlaşmak gibi, sana, bu gayenin hakikat ve hâkimiyetini değil de, yalanını ve mahkûmiyetini aşılayan bütün dolandırıcı tertiplerin bayıltıcı gazlarından silkin! Irzını, ruhunu şahsiyetini ve mukaddesatını yutmak isteyen tarihî cereyan ve tesirlerin kaynağını ve kahramanlarını tanı, tedbirlerini ona göre al ve kurtul!
Sayfa 110Kitabı okudu
Dünümüz ve bugünümüz
Molla Fenariler, Zembilliler, İbn-i Kemaller, Hızır Çelebi'ler, Molla Güranî'ler, Hüsrev'ler, Ak Şemseddin'ler, Ebussuûd Efendiler, Sinan'lar, Barbaros'lar, Turgut Reis'ler, Uluğ Bey'ler, Koçi Bey'ler, Pirî Paşalar; bugün bile iftihar kaynaklarımızı oluşturan camiler, kervansaraylar, su kemerleri,
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Türk ve İngiliz arşivlerindeki tarihi vesikalar, İttihat ve Terakki Cemiyetinin yapı itibariyle Türklükte ve İslam'la ilgisi olmadığını belgelemektedir. Kuruluşundan beri başkanları ve yöneticilerinden Türk asıllı olan bir kişi bile çıkmamıştır. Örneğin: Enver Paşa'nın babası Polonyalıdır. Cavit dönme Yahudilerdendi. Karasu, İspanya Yahudilerindendi. Talat Paşa Bulgardı. Ve Roman asıllı bir aileden geliyordu. Görünüşte İslam'ı seçenlerdendi. Ahmet Rıza, yarı Çerkez yarı Macardı. Nesim Ruso ve Nesim Mazliyah her ikisi de Yahudi idi. Sultan II. Abdülhamit'e karşı ayaklanıp onu tahttan indiren Jön Türkler hareketinin de en aktif üyelerindendir.
Tatar kadınları
Tatar kadınları kendi isimlerini Kazan Hanlığı tarihine yazdırabilmişlerdir. Rus vakanüvisileri Nur Sultan, Fatma, Gevherşad ve Süyümbike hakkında uzun uzun hatıralar yazmışlardır. Tarihî vesikalar Nursultan hanbikenin şahsiyetini daha mufassal, daha sarih tiplendiriyorlarsa da, Kazan Hanlığı ahalisi ve Kazan müverrihleri Süyümbike'ye daha fazla ehemmiyet vermiş ve onu daha canlı olarak yaşatmışlardır. Tatar müverrihlerine göre, Süyümbike hanlığın son muktedir ve müstakil padişahıdır. Onun tahttan indirilmesi, hanlığın sukutunun en bariz bir manzarasını teşkil etmiş ve bu vaka millî facia tarzında her milliyetçi bir Tatarın kalbinde yazılı kalmıştır. N. M. Berejkov Kırım Hanbikesi Nur Sultan adlı çalışması, Nur Sultan'ı konu etmektedir. Süyümbike hakkında pek çok efsane gerek Tatarlar, gerekse de Ruslar arasında bugüne kadar gelmiştir. Kazanlı müverrih Hadi Atlasî Süyümbike isminde tarihî bir eserini bu hanbikeye tahsis etmiştir.
Sayfa 163Kitabı okudu
Hz.muhammed de Türkmüş
Reşit Galip , Türklerin en eski din anlayışlarının "ileri bir telâkki" olduğunu belirttikten sonra, İslâm'ın ana prensiplerini n Türk'ün Millî Dinine uygun olduğunu söyleyip, her iki dinî anlayış arasında bazı karşılaştırmalar yapar ve ardından Hz. Muhammed'in Türk aslından oldu­ğunu isbatlamaya koyulur . Tezin en mühim noktalarından
Önsöz Ondokozuncu yüzyılın ikinci yarısında bütün Avrupa'yı meşgul eden, yüzbinlerce insanın hayatına mal olan, Napoleon 1'in Rusya'ya hücumundan Birinci Dünya Savaşma kadar geçen devrede en çok insana zayiat verdiren ve askerî bakımdan da kötü idare edilen savaş şüphesiz ki Kırım Savaşı'dır. Osmanlı İmparatorluğu'na hasta adam diyen Rus
Sayfa 9 - EREN Yayıncılık ☪ 1.Baskı - Eylül 2002, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Arkeolojik kazılar, tarihî vesikalar ve bugünkü durum gerçekten de kadınların dünyanın her yerinde büyücülük, kâhinlik, otacılık, şamanlık konusunda ön safta bulunduğunu kanıtlıyor.
"İstanbul bir buçuk asırlık Osmanlı ilerlemelerinin mukadder tarihi manasını tayin ve tasdik eden son merhale idi. Varna'da iki tarafın uğrunda döğüştüğü asıl dava işte bu idi."
Sayfa 58 - Kronik KitapKitabı okudu
Türk ve İngiliz arşivlerindeki tarihi vesikalar, ittihat ve Terakki Cemiyetinin yapı itibariyle Türklükle ve İslam'la ilgisi olmadığını belgelemektedir. Kuruluşundan beri başkanları ve yöneticilerinden Türk asıllı olan bir kişi bile çıkmamıştır. Örneğin Enver Paşa'nın babası Polonyalıdır. Cavit, dönme Yahudilerdendi. Karasu1, İspanya Yahudilerindendi. Talat Paşa Bulgardı. Ve Roman asıllı bir aileden geliyordu. Görünüşte İslam'ı seçenlerdendi. Ahmet Rıza, yarı Çer­kez yarı Macardı. Nesim Ruso ve Nesim Mazliyah her ikisi de Yahu­ di idi. Sultan ||. Abdülhamit'e karşı ayaklanıp onu tahttan indiren JönTürkler hareketinin de en aktif üyelerindendir.
Resmi tarih yalan diyenlere gelsin
Cumhuriyet Tarihi, bir okul kitabıdır. Bu itibarla inkılâbımızın bütün tafsilâtını ihtiva etmez. Bu herşeyden önce anahatları belirtmek amacıyla yazılmıştır. Vesikalar neşredildikçe etraflı bir cumhuriyet tarihi yazılması ve yazdırılması daima mümkündür.
Osmanlı tarihini yazacak insanların sadece Osmanlıca vesikalar, kitaplar ve kaynaklada değil, çağdaş dünyanın kaynaklarıyla da aynı derecede haşır neşir olması gerekir. Çünkü Osmanlı tarihi evrensel bir tarihtir. Beynelmilel bir tarihtir. O Macar tarihidir, Bulgar tarihi­dir, Yunanlıların tarihidir; hatta o, Osmanlı hakimiyetine girmemiş Ruslar, Fransızlar ve Almanların tarihidir. Çünkü bu sonuncu grubun milli tarihleri de Osmanlı ve Türk olgusu bilinmeden anlaşılmaz; ya­ni Balkan ve Ortadoğu halkları kadar Avrupa halkları, İranlılar ve Hintliler de Osmanlı;Türk tarihiyle iç içe geçmiştir.
Sayfa 26 - Timaş Yayınları 2. BaskıKitabı okudu
101 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.