Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bize düşen, düştüğümüz yerde beklemek oldu hep. Bekleyecektik ve beklenenler asla gelmeyecekti. Gelecek dedikleri şey, olmayanlar, gelmeyenler ve kaybedilenler üzerine inşa edilecekti. Soğuk, karanlık, yalnız ve tedirgin koridorların çatlak duvarlarına asılmış birer gölgeydik bu hayatta. Bir fotoğraf kadrajının dışında bırakılmış sevimsiz bir detay, devam zorunluluğu olmayan sıkıcı bir derstik. Öğrenemediler. Onlar bizden vazgeçtiler. Vazgeçtiler ve kazandılar. Biz kaybettik. Yine de vazgeçmedik. Her seferinde daha güzel kaybettik. En güzel biz kaybettik...
Günaydın...
Ellerinden tanıdım seni, Yüreğinin yansısı tedirgin ellerinden... Bir uzak boşluğa yağmur yağıyordu... Güldün mü, ben mi yanıldım bilemiyorum... Ağıt gibi bir alay, dudak uçlarında... Gücenik duruşundan tanıdım seni...
Reklam
Yaptığım ve yazdığım her şey, huzur bozucu ve tedirgin edici. Bütün varlığım, huzur bozma ve dert yaratma üzerine kurulu, gerçeklere dikkat çekiyor olmam, insanları tedirgin eder. Kimileri insanları rahat bırakır, benim gibi bazıları da insanları sinir eder.
Sayfa 25 - Sel Yayıncılık 2. Baskı Ekim 2019
Yalpalıyorum Allah’ım Sis bulutları inmiş gibi zihnime Eğrisini doğrusunu hesaplayamadığım ne varsa Gelip zincire vuruyor düşlerimi Düşene tekme tokat dalan bu dünyada Bir bebeğin ilk adımları kadar tedirgin kalbim.. Keşke düşsem diyorum. Düşsem toparlanırım Düşsem yerim belli olur hiç değilse Yerimi yurdum bilir, öyle kalkarım ayağa. Şayet
Birbirimize sarılmış, duruyoruz pencerede, sokaktan bizi seyrediyorlar: zamanı geldi artık bilmelerinin! Taşların çiçeklenmesinin, bir yüreğin tedirgin atmasının zamanı geldi. Zamanıdır artık zamanının gelmesinin. Zamanı geldi.
Beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi boş yere mağaramdan çıkarma beni alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna tedirgin etme beni bu sefer geride bir şey bırakmadım tasımı tarağımı topladım geldim neyim var neyim yoksa ortaya döktüm beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim
Reklam
Sakallı Celal her gittiği yerde softalarla çatışır, bu yüzden olüm tehlikeleri de atlatmıştır. ama onu sakıncalı bulanlar, sadece bilgisizler değil, sözümona aydınlardır da. Öğretmenlik ettiği geri bir taşra kasabasında, Sakallı Celal öğretmenler odasına Avrupalı bir böcek bilginini toprakta incelemeler yaparken gösteren bir fotoğraf asmıştır. Bir gün sonra gelir bakar ki, duvarda fotoğraf yok. Sorar soruşturur; meğer öğretmenler bilginin şapkasından tedirgin oldukları için kaldırmışlar fotoğrafı. Bunu öğrenince Sakallı Celal bağırır onlara, "Ulan" der, "adam sizin hatırınız için güneşin altında başı açık mı çalışsın?"
"İkimiz de asi, tedirgin ve yalnızız"
Türkiye İş BankasıKitabı okudu
576 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
68 günde okudu
“Adı Ahmet Erhan konulan bir yaşam karikatürü”
Kendinden şöyle bahseder: “Sekiz Şubat Bindokuzyüzellisekiz. Doğum nedeni: Bilinmiyor. Ülkesi: Akdeniz.” Ahmet Erhan'ı ilk “Üstüne titrediğim her şeyi yitirmeyi öğrendim çoktan” dizesiyle tanıdım. Bundan çok zaman sonra okuyup bayılacağım “Gülşiir” şiirinde geçiyormuş, bunu da çok sonra öğrendim. Bu şiirle sevdim ilk. “Burada Gömülüdür 1. Cilt”
Burada Gömülüdür 1. Cilt
Burada Gömülüdür 1. CiltAhmet Erhan · Kırmızı Kedi Yayınları · 20222,247 okunma
"Beni bir gün unutacaksan, bir gün gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni..."
Sayfa 473 - İletişimKitabı okudu
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.