Es-Selam..
Kitabı okudum ve özellikle hadis bölümüne geldiğimde en büyük eksikliğin sahih olup olmama noktasında ''Tahrîc'' yapılması gereğini hissettim.
İncelemelere baktığımda da arkadaşlarımız teknik bakımından gerekli bilgileri vermişler, bu yüzden içeriğe hiç dokunmadım.
Şu şekilde bir yöntem izledim;
Önce hadisleri klasik kaynaklarda tarama
Vesvese nedir? Ne değildir? Psikiyatrik hastalık mıdır? Hastalık mıdır? İman göstergesi midir? Merak edilen ve klinik pratiğimde de çok karıştırıldığını gördüğüm şeyleri örneklerle ve delillerle açıklamaya çalışacağım.
Tevfik Allah'tan, hatalar bendendir.
Bismillah.
Vesvese, kelime anlamı fısıltı. Kuran'daki kullanımıyla şeytanın veya nefsin
ARAŞTIRINIZ
Şirk, küfür, hurafeler ve bidatler.
1000 kitap uygulamasını kullanmadan önce sadece risale-i Nur okuyanları nurcular olarak biliyordum ve uygulamayı kullanmaya başladıktan sonra popüler okunan bir kulliyat olmasından dolayı bir hevesle bende gençlik rehberi kitabını aldım ve içinde eski Türkçe çok kelime oldugunda 50 60 sayfa
- Allah aşkına söyle bana, sendeki bu büyük güç nedir ? Onu nereden alıyorsun ?
- Allah'a iman ve O'na tevekkül.Sabır öyle büyük bir sıfattır ki insan onun gölgesinde en büyük zorlukları, en zor problemleri gönül huzuru ve memnuniyetle karşılar.
Çayı deminden anlarsın, yâri ise ayrılık vakti boğazında bıraktığı düğümden; bu yüzden beklemek değil bizimkisi demlenmek ve biliriz ki birbirine kavuşanlar değil ancak muhabbetle demlenenler aşka ulaşabilirler çünkü bazı şiirler hatırlamak için değil, unutmamak için yazılır.
Demlenmek yavaşlamaktır biraz; içine kazımak, silinmez bir kalemle
İncelemesini elimden geldiğince yazmaya çabaladığım bu roman her okuyuşta insana yeni şeyler katacak ve yaşamın gerçeklerini, sorunlarını yeniden fark ettirip,anımsattıracak üzerine çözümler sunmaya fayda sağlayabilecek çok nitelikli bir eser. Ki zaten Romandaki ütopya ülkesi bunun için düşünülmüş.
Romanın ön sözünde belirtildiği üzere Peyami
Biz Müslümanlar, -ben öyle görüyorum- Allah ile pek laubaliyiz! Zannediyoruz ki Cenab-ı Hak, oturduğumuz yerden isteyivermekle, hatırımız için ilahi kanunlarını değiştiriverir.
Zavallı bizler…
Çalışmadan, emek harcamadan, ‘amacına erişme hakkını’… böyle bir ümidi… kim veriyor sana?
Müslümanlık galiba! (Öyle ya, Müslümanlar, Allah’ın sevgili
Nedir bu tasan bu acelen ?
*
Allah'ın dediği olur bunu biliyorsun da yoksa tevekkül mü etmiyorsun
*
Özrün kabahatinden büyük!
*
Şimdi derin bir nefes al ve Rabbine sığınarak de ki;
*
“Ya Rabbi ben sığınanım, sen ise verensin. Rahmet et ki bu âciz kulun muradına ersin”
Ama ya yıldızlar! Sessiz ışıltılarla, uzaklarda titreşen evrensel müzikle dolu, her biri bir göz ve düşünce olan yıldızlar- aman dostlar, bunlardaki güzellik bir başkadır.’’ (sy: 13) sözüyle Hesse’nin kendini yansıtan bir eseri olmalı diye düşündümm. Sessizlik, müzik, düşünce, güzelliği görme çabası ..
Siyatik bir hastalığı var karakterimizin..
Ateşi yükselmiş bir bebeğin ısrarla üstünü örtmek ona zarar verir. Bu tıpkı bir kaktüsü her gün sulamak gibidir.
Bir yaşından evvel bir bebek için dünyanın en muazzam nimeti ve şifacısı olan bal zehir etkisi yaratabilir. Gelişmemiş bağışıklık sistemi balda bulunan ve polenlerin içinde yer alan bir bakteri türüyle savaşamayabilir ve korkunç sonuçlar doğurabilir. Oysa siz balı tatsın istemiştiniz, size çok masum ve doğal bir besin gibi görünmüştü değil mi? ...
Aşırı hassasiyetin de tıpkı şiddet gibi kökeninde korku hissi vardır ve algılayıcıların sayısı gerçektekinden çok daha fazladır. Bunu Judith Orloff;
"10 parmağı olmasına rağmen 50 parmağı varmış gibi hissetmek..." diye tanımlıyor.
Böylesi bir durumda sinir hücrelerimiz hiperaktif şekilde çalışır ve biz kaygı bozukluğuna, anksiyeteye, takıntıya hızla sürükleniriz...
Sakinleşelim, uyaranların sayısını en aza indirelim, kendimizle tarafsız bir dost gibi konuşalım, epey bu konuların tuzunu yutmuş bir bilge şöyle diyor ; "Kendinle hemen anlaş, henüz kendinle birlikteyken."*
Yapmak zorunda olduğumuz ama yapmak istemediğimiz durumlarda iç hasarımızı önlemek için çelik bir yelek giyelim, düşünsel ve duygusal dengemizi, mecburiyetlerimize kurban etmeyelim.
Daha iyi görebilmek ve daha iyi duyabilmek için kendimize zaman verelim.
PHAİDROS şöyle diyor;
-Hiçbir şey işitmiyorum, pek bir şey de görmüyorum.
SOKRATES cevap veriyor;
-Belki de yeterince ölmedin.
Tevekkül edelim, tam bir teslimiyet dünyevi acıları hükümsüzleştirir...
Kendimizi ve başkalarını affedelim ama aldığımız nasihati unutmayalım.
*C.G.Jung