Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
680 syf.
5/10 puan verdi
Vasat
Büyük beklenti ve heyecanla aldığım bir kitaptı ama çokta sevmedim. Belki de sebebi Dex’in amatör çevirisi ve berbat edisyonu olabilir. Şöyle ki, diyaloglar arasında satır bırakılmadan aynı paragraf içinde peş peşe karakterlerin diyaloglarını okudum. Diyalogların arasında herhangi bir betimleme de olmadığı için hangisi ne söyledi hep birbirine karıştı. Ayrıca noktalamalarda da sıkıntılar vardı mesela, diyalog başında tırnak işareti koyulmuş ama diyalog bitmiş gitmiş hala tırnağı kapatmamışlar, diyalog devam ediyor sanıp saf gibi anlamaya çalışıyorum. Bu problemler kitabın sadece ufak tefek kısımlarında değil baştan sona karşılaştığım bir durumdu. Belki de bunun gibi sorunlardan dolayı kitap beni sarıp içine çekmedi. Tüm bunların yanında ilk 200 sayfayı okumak gerçekten çok zordu. ‘’Bakire’’, ‘’Yükselmiş’’ gibi kavramlar kitabı alırken çok ilgimi çekmişti, bambaşka bir kurgu okuyacağımı düşünmüştüm. Bu yüzden kitabın yarısına kadar motivasyonumu yüksek tutmaya çalışarak okudum. Ama bence kurgu da kuvvetli değildi. Olaylar bazen çok yavaş bazen de çok hızlı gelişti. Olayın altyapısını oluşturmadan kendimi pat diye olayın içinde buldum. Ana karakterler ile bir bağ kuramadım. Yazarın kalemiyle mi alakalıydı yoksa edisyonla mı alakalı bir sıkıntı mı var bilmiyorum ama güzel olduğunu iddia edemeyeceğim. Ortalama bir kitaptı. Ne iyi ne kötü tam anlamıyla vasat… Tüm seriyi almış bulunmamdan dolayı ikinci kitaba da şans vereceğim umarım ikinci kitap daha çok ilgimi çeker ve seriyi tamamlayabilirim.
Kan ve Külden
Kan ve KüldenJennifer L. Armentrout · Dex Kitap · 20211,117 okunma
Bedriye Atsız, Almanya'ya Gidiyor: Yağmur Atsız Almanya'ya gidişlerini şöyle anlatıyor: "1959 Yılı'nda Annem, eşi Atsız'la arasındaki şiddetli geçimsizlik dolayısıyla, zamanın Maarif Vekili (Millî Eğitimi Bakanı) ve yakın gençlik arkadaşı Tevfik İleri'den kendisini yurtdışında bir göreve tâyin etmesini ricâ etdi. O da Bonn Büyükelçiliği'ne bağlı Talebe Müfettişliği ve Kültür Ataşeliği'ne Muâvin olarak gönderdi. O sıra asıl Müfettiş, Âile Dostumuz Adnan Ötüken'di. Annem 'adam olmamız için' yanına beni ve küçük kardeşim Buğra'yı da aldı... Gidiş o gidiş..." (Yağmur Atsız 2005: 10). Atsız'ın 26 Eylül 1958'de Fahrettin Kırzıoğlu'na yazdığı mektupta ise şöyle bir kayıt var: "Bedriye ve Buğra, Almanya'dan döndüler. 18 Eylül'de, Buğra'nın mektebi başladı." (Hacaloğlu 2013: 53). Tevfik İleri'nin ikinci defa Millî Eğitim Bakanlığı 13 Nisan 1957-25 Kasım 1957'dir. Demek ki Almanya'ya gitmek için teşebbüs 1957'de yapılmış ve muhtemelen 1957 güzünde Almanya'ya gidilmiştir. Belki de başlangıçta Yağmur beraber götürülmemiş ve o ancak 1959'da annesi ile kardeşine katılmıştır. Yine de Deliorman'ın, Atsız'dan naklettiği cevabı, yıllar sonra hatırlayıp yazdığını göz önünde bulundurmak ve tırnak içinde verilen cevabın, Atsız'ın bire bir sözleri olduğunu düşünmemek gerekir.
Reklam
Cennetin Sonu
karanlık yolların içinde bulacaksın kendini düşen kayalar altında ve uçak leşleri, buna hazır mısın? senden başka herkesindir bundan böyle Mare Nostrum, ki, yüzünden gitmeyecek dalgalarının tırnak izleri. ve belki de kalbin, uçarken gökdelen camlarına çarpa çarpa düşen bir kuş olacak. yavaşça düşebilecek misin, dikkat çekmeden, acısız? uzaklarda
40 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
6'dan 66'ya - Bir Ömre Sesleniş Dergisi/ ÖFKE
Neyi fark ettim biliyor musunuz? Günlük hayatın telaşında okumaya vakit ayırmaya çalışırken en çok ihmal ettiğim "dergiler" olmuş. Romanlara, şiir kitaplarına bir nebze tutunabilmişim de süreli yayınlardan eksik kalmışım. İnsan bir şeyin tadına varmayınca eksikliğini de duyumsamıyor, bunu kafamı kaldırıp birkaç sayı dergi okuyunca
6’dan 66’ya - Sayı 03 (Mart 2024)
6’dan 66’ya - Sayı 03 (Mart 2024)6'dan 66'ya Dergisi · 014 okunma
Nedir töresi sevdanın bilmem? İlk kez sevdalaniyorum çünkü. Lakin yüreğimin gizini olduğu gibi aşiķâr etmek isterim. Dilerim ki sevdam kadar sözüm de dogru ve temiz olsun. Sana sevdalandım Muradhan. Günlerce gözüm uyku tutmadı, söz tutmadı dudaklarım. Yaptığım her işe hayal bulaştı, düş bulaştı. Çoğu kez anlamadım hayalde miyim? düşte miyim? Toprağa düşen ilk tohum gibi, sabi bedenime düşen ilk sevda bu. Yüreğimin ilk cemresi. Bu yüzden ne töresini bilirim sevdanın, ne de hukukunu. Bildiğim sevdamın kendisidir. Bedenim içinde ikinci bir can gibi kımıldanıp durur. Lakin bilemem sevdam sana mıdır? suretine mi? Belki de her ikisi de tutar birbirini etle tırnak gibi. "Bilirim dilin laldir, lakin aşikâr et bana yüreğini."
Sayfa 69
".. çocukluğun en sinir tarafı da ne yapman gerektiğini sana durmadan söyleyen birileriyle birlikte yaşamaktır. Uyu, uyan, kalk, yemek ye, yıkan, eve gel, ders çalış, koşma, terleme, su içme, üstünü kirletme, küfür etme, tırnak yeme.. Cici çocuk ol, efendi ol, saygılı ol, şeker ol, şirin ol.. Sıcak yazlar çabuk geçti. Oysa çocukken yaralar bereler içinde hiç tükenmezdi.. 'daha dün gibi.' Bir öğle uykusuna feda edeceğimiz neler var şimdi.. Büyüdüğümüz, bir arada olduğumuz. Sıcak bir yaz günü ağrıyan bir başa şefkatli serin bir eli özlediğimiz. Eyvah neler oluyor bana dediğimiz. Dansöz ve tüpçü olma hayalimizi bütçe denkleştirmelerinin kapladığı. Bir öğle uykusunda görülen bir çocuk rüyası. Üstüne Temel Reis çizilmiş uçurtmayı bir türlü uçuramamışız. Bahçede sırayla sallanırken rüzgâr Temel Reis'i alıp götürmüş. Uyanmışız. Rüzgâr nedense boğazımıza bir yanma getirmiş. Fark edince, büyümüşüz."
Reklam
İnsanoğlu bir gün virgülü kaybetti ve söyledikleri birbirine karışmaya başladı. Noktayı kaybettiğinde düşünceleri uzayıp gitti, onları bir araya getiremedi. Bir gün ünlem işaretini kaybetti; sevincini, öfkesini, tüm duygularını yitirdi. Bir başka gün soru işaretini kaybetti, soru sormayı unuttu o zaman da. Derken bir gün iki noktayı kaybetti ve kimseye bir açıklama yapamaz oldu. Yaşamın sonuna geldiğinde elinde yalnızca tırnak işareti kalmıştı, içinde de başkalarının düşüncesi vardı. AlexKanevsky
Terekesinde kitaplar, kitaplar, kitaplar. Belki de “hakikat aşkı” idi onu avutan. Tırnak içinde görüyor bu tabiri. Önemsiyor galiba. Hakikat ama niçin kalbinde hala çok büyük bir boşluk. Kalbin macerası. Sırası değil.
İçinde ‘nasıl anlatılır’ını bilmediğin bir boşluk. Ruhunda sana ait ama sana benzemeyen bir alan. En çok onu arıyorsun. En çok ondan kaçıyorsun. Bir tanımı yok. Kitaplarda yok, şarkılarda, şiirlerde yok; gündelik yaşamın içinde en ufak emaresi yok. Onu bulamadığından bileğin kağıtlara düşüyor. Onu bulamadığından aydınlıklardan siliniyor
144 syf.
5/10 puan verdi
Bu kadar kasma, paranoyak olursun ;)
"Buldum. Buldum. Son soru. Sen hala bir nebze olsun, kalbinin herhangi bir köşesinde, evliliğin bir aşk ilişkisi olduğu yanılsamasını taşıyor musun? Eğer taşıyorsan, bu birçok sorunun nedeni olabilir." Soruyu soran karakter, bunun bir yanılsama olduğunu kabul ederek, içine kendi yargısını da katarak sormuş ama, siz ne düşünürsünüz?
Aldatma
AldatmaPhilip Roth · Ayrıntı Yayınları · 2010113 okunma
Reklam
136 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Theo'ya Mektuplar Sonrası
Vincent'ın kardeşi Theo'ya yazdığı mektupları derlemiş, 'Van Gogh' tarzının yaratıcısı yüzlerce esere de yeni, biraz buğulu bir pencere açmışlar. Duvarında Yıldızlı Gece tablosu asılı olan, günü o şaheser ile ayan biri olarak, bu kitap benim ruhumun her sızısında ve benliğimin her tınısında yavaş yavaş aktı. Yalnız
Theo'ya Mektuplar
Theo'ya MektuplarVincent Van Gogh · Remzi Kitabevi · 20186,2bin okunma
Sessiz Çığlık
Bütün seslerin gökyüzünde toplanacağını düşünsek, Dünya'nın her köşesinden her an acı bir ses asılır gök Kubbe'ye. O ses; Gece uykusunu tam alamayanların şikayeti değildir.. Oyuncağı kırıldığı için saatlerce ağlayan bir çocuğun, Birkaç saat aç kalanların müşkül sesi değildir ! O ses; Ailesinin üzerine bomba düşme korkusuyla uyuyamayan
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.