Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Prometheus olayını bugün bir tiyatro yazarı ele alsa, karşımıza bir yargılama sahnesi koyar ve tutuklusu, tanıkları, yargıçlarıyla bir duruşmayı canlandırırdı.
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
„Benim dünyamda ölüm, anneleri, dilencileri veya doksan yaşındaki komşuları berbat bir piyango bileti gibi alıp götüren bir pazarlamacıya, isimsiz ve anlaşılmaz bir güce benzerdi. Ama ölümün insan görünümünde ve kinle zehirlenmiş bir yürekle benim yanımdan geçebileceği düşüncesini kabullenemiyordum; ölüm üniforma ya da bir yağmurluk giyebilir, sinema kuyruğuna girebilir, barlarda gülebilir ya da sabahları Ciudadela Parkı’nda çocuklarını gezintiye çıkarabilir ve „daha sonra, akşamüstü, Montjuic Kalesi zindanlarında ya da Kimsesizler Mezarlığı’nda birilerini isimsiz ve törensiz ortadan kaldırabilirdi. Tüm bunları düşünürken, gerçek olduğunu kabul ettiğim bu kartonpiyer dünyanın, belki de yalnızca bir tiyatro sahnesi olduğu düşüncesine kapıldım. İspanyol trenlerinin varışına çok benzeyen bu çalınmış yıllarda yalnızca bir görev olan çocukluğun ne zaman bittiğinin farkına asla varamazsın.“
Reklam
Sorun yok ben kendi kendimi de alkışlarım :))
Yaşam, sürekli değişen, benzerlikleri olabilen ama yinelenmeyen bir tiyatro sahnesi. Baş oyuncu sensin ama yönetmeni de sen olmalısın. Alkış alabilirsen ne âlâ, alamazsan da boşver..
Sayfa 148
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
"Bozqurdlar ölür, dirilir."
Azerbaycan'ın tanınmış şairlerinden Memmed İsmayıl 1992 yılında Bozkurtların Ölümü ile Bozkurtlar Diriliyor romanlarını Bozgurdlar adıyla Azerbaycan Türkçesine aktarmıştır. Eser 1993'te Yazıçı neşriyatı tarafından 19.000 nüsha basılmıştır. 1988 yılında Dede Korkut kollokyumu için Bakü'de bulunduğum sırada Bahtiyar Vahabzade'yi ziyaret etmiş ve Bozkurtların Ölümü'nü kendisine vermiştim. Birkaç gün sonra Azerbaycan Oteli'nden bizi uğurlamaya geldiği zaman "Bozgurdların Ölümü'nü okudum. Atsız böyük yazıçı” dediğini hatırlıyorum. 1997 yılında da, Özümüzü Kesen Gılınc (Göytürkler) adıyla Kür Şad'la ilgili bir piyes yazdı. Eser, 10 Nisan 1998'de Azerbaycan Milli Dram Teatrı'nda sahneye kondu. 156 2000-2001 sezonunda Ankara'da, Devlet Tiyatroları Şinasi Sahnesi'nde de Azerbaycanlı sanatçılar tarafından oynandı. 2007 Eylül'ünde Bakü'ye giden Türk Devlet ve Toplulukları Kurultayı delegeleri de eseri Bakü sahnelerinde izlediler. Ahmet Yesevi Uluslar Arası Türk-Kazak Ünivesitesinin Tiyatro Fakültesi öğrencileri de hem Türkistan'da hem Türkiye'de oyunu birkaç kez sahneye koydular.
Basit zevkler, hayat denen karmaşada sığınılacak son limandır. Ama tiyatro sahnesi dışında gösteriden haz etmem.
Reklam
18. yüzyılda, dünyadan tiyatro sahnesi olarak söz edilmeye başlandığında, insan­lar takındıkları tavırlar için yeni bir seyirci düşlemeye başladılar. Bu seyirci artık Tanrı değil birbirleriydi...
Hayat: Tiyatro Sahnesi
Ayrılırken, Victor'a onu daha önce tanıdığıma emin olduğumu söyledim. Güldü ve bağnaz bir İtalyan kardinal olduğum yaşamımda onu öldürünceye kadar işkence ettiğimi hatırladığını söyledi. Ancak, birlikte başka ve hoşa gidecek hayatlar yaşamış olduğumuzu da açıkladı.
Sayfa 182Kitabı okudu
Sahicilik hâli aslında, sözü ortama göre eğip bükmemek, kendin olma cesaretini gösterebilmek, kalabalığın sürüklediği yere doğru akıp gitmemek, tek başına, kendi yörüngemizde kendimiz dönebilmek, hayallerimize ve değerlerimize sahip çıkmak ve bir içsel bütünlüğe ulaşmak demek. Yığıtlik, insanın kendi hakikatine sadık olmasında, dürüstlük ve şeffaflık gösterebilmesinde saklı. Bizi aşan büyük bir ülkünün peşinde miyiz, yoksa kendi benliğimizin peşinde mi? Acaba düşmanlığımız ve dostluğumuz sadece kendi nefsimiz için mi? Dünyayı hakkını vererek yaşayacağımız bir yer olarak mı görüyoruz, yoksa performans sergileyeceğimiz bir tiyatro sahnesi olarak mı? Bazı insanlar sadece oynuyorlar, duruma göre şekil alıyorlar. Hayatlarının bir tutarlılığı ve bütünlüğü yok. Bütün yorgunluğumuz, kendi içimize giden yolu yürüyememekten kaynaklanıyor. Oyuncu benliklerimizin sahici benliklerimizi gizlememesi lazım. İşte şahsiyetli olmak, iç bütünlüğe ve tutarlılık duygusuna sahip olmakla alakalı gibi geliyor bana
O kadar!!
Bu alem bütün imtiyazları erkeklere veren bir tiyatro sahnesi değildir.
Sayfa 250Kitabı okudu
640 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.