Nigâr Hacızade
Belaruslu gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç, savaşı, şahidin anlatma yükümlülüğünü, edebiyatını, ömrü boyunca yanı başında olan sesleri anlatıyor.
Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine: Svetlana Aleksiyeviç’in Nobel Edebiyat Ödülü
Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi Belaruslu yazar Svetlana Aleksiyeviç, 7 Aralık’ta ödül
Yine Atatürk incelemesi ile karşınızdayım. Diyebilirsiniz ki "Bu da Atatürk'ten başka bir kitap incelemiyor", isyanınızda haklı olsanız bile elimde değil, çünkü Atatürk tarih sayfalarına sığan bir insan değildir. Onun, çatık kaşlı tarihin dışında kalan nice yönleri vardır. Bunları ancak okuyarak, araştırarak, anlatarak öğrenebiliriz.
Sevdiğim ve birden fazla kitabını okuduğum yazarların benim nezdimde en iyi alıntılarını derleyip top 20 ve top 10 listeleri şeklinde sunacağım iletilerimde ilk isim; bana edebiyatı ve kitap okumayı sevdiren, şu ana kadar 6 kitabını (ibb.co/nssSmVh) okuduğum yazar
Peyami Safa'dır. İlk iletimde seçeceğim isim benim için özel olsun istedim.
Gözlerini açtı, havadaydı. Daha önce hissetmediği kadar özgür. Rüzgâr da var ama hafiften. Sürüklüyor biraz, içgüdüsel bir hareket yaptı. Sarı siyah bir şeyler gürültülü bir şekilde ileri geri hareket etti hızlıca, çırpındı. Çırptı, evet kanat çırptı, kanatları vardı – havadaydı bir şekilde, böyle bir şey olacağını düşünmeliydi. Büyüklerdi,
Çok uzaklarda olsam şimdi,
İn cin top oynayan bir yerde , adını bile bilmediğim bir şehirde ..
Susmayan iç sesimi bastırsa çekirge sesleri
Duymasam kendimi ...
Gece kırağı yağsa çisil çisil üzerime,
Sonra üşüyen yüreğimi ısıtmak için ateşe versem tüm geçmişi ..
Dudaklarımda ıslık yürüsem başı boş avare ,
Yıldızların peşi sıra ,
Nereye gittiğimden bir haber öylece..
Yıldızlar kaybolana kadar gözden,
Ya da ben kaybedene kadar hafıza denen illeti beynimden,
Ne adımı soran olsa ,
Ne ben beni hatırlasam ...
Sadece gitsem sıyrılıp kendimden,
Ve doğsam güneşle yeniden ...
İşte o anda bizim için bir başka hayat, savaş yılları başlamıştı.
Henüz top-tüfek sesleri duymuyorduk ama kendi yüreklerimizin çarpıntısı ve adamlarımızın bağrışmaları çıkmıyordu kulaklarımızdan.
“Savaş ne kadar acıydı, acılar bitecek mi acaba?” (9. Sayfa)
Çanakkale Savaşının 100. Yıl anısı için İsmail Bilgin tarafından hazırlanmış bir çocuk seçkisidir. Bir hemşire öğrencisi ve hemşire adayı olduğum için bu kitabı okumak, incelemesini yapmak istedim.
SAFİYE HÜSEYİN KİMDİR?
Safiye Hüseyin ilk hasta bakıcı ve dolayısıyla ilk Türk Hemşiresidir. Çanakkale’nin pek tanınmayan isimsiz kahramanlarındandır. Çanakkale’de cepheye giden ilk Türk kadınıdır. Kendisi daha sonra “Elbi” soyadını almıştır. Ömrünü hemşire yetiştirmeye adamış yıllarca bu uğurda çalışmıştır. Bu yüzden hiç evlenmemiş çok sevdiği hemşirelerin kolarında 1964 yılında Temmuz ayında, 82 yaşında ilken vefat etmiştir. Adı ne yazık ki bu güne kadar bir sağlık kuruluşuna hastaneye veya okula verilmemiştir.
Kitabımız Safiye Hüseyin’nin hayatını öyküleştirerek anlatmış. Çocuklar için hazırlandığı için sade, anlaşılır ve resimlerle süslenmiş güzel bir kitap. Kitap Safiye Hüseyni tanımamızı sağlarken aslında savaşlarda ne kadar acılar çekildiğini ve azimle savaşan askerlerin öykülerini de paylaşıyor.
“Top sesleri hiç eksilmez hemşire hanım, ne gece ne de gündüz.. Düşman bunca top mermisini nerden bulur bilmem ki?” (36. Sayfa)
Safiye Hüseyin yine bir gencin, bir fidanın vatan için Çanakkale için şehit oluşuna şahit olmuştu. Bu kucağında ölen kaçıncı neferdi hatırlamıyordu. Bundan sonra kim bilir kimler şehit olacaktı? İçinde koskoca bir boşluk büyürken Akbaş Tepesi’ndeki çamların altında şehit mezarları çoğalıyor, uzaktan hala top sesleri duyuluyordu.. (79. Sayfa)
İyi okumalar..
Cesur Hemşireİsmail Bilgin · Erdem Çocuk · 201523 okunma