Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Donmuş düşüncenin ölü düşünce olduğunu çok iyi biliyordu. Özetlersek, diyebiliriz ki, Atatürk tüm devrimlerine bu bilimsel yöntemle yaklaşmış, toplum mühendisliği olarak gördüğü görevini, bilimsel yönteme yaslamıştır. Başarısız olarak gördüğü adımlardan derhal geri çekilmesi konusunda da pek çok örnek gösterilebilir.
Sayfa 35
Beklentisiz Olma Ahlakı
Bir insanın mücadelesinin ahlakını, şahsi adına beklentisiz olması, genelin yararına ise beklentileri belirler. İnsanlık tarihinde bunun en güzel örneğini Mustafa Kemal Atatürk vermiştir. Savaşmak zorunda kalarak yurda ve dünyaya barışı getiren o yüksek ahlakı sonsuza kadar Atatürk temsil edecektir. Manadan uzaklaşıp madde aleminin bataklığında boğulan insanlık Mustafa Kemal Atatürk'ü anlayabilmiş olmadığı gibi onun seviyesine ulaşmaktan çok uzaktır. Tüm yaptığı devrimler sadece Türk ulusunu değil insanlığı kurtaran fikrin eseridir. Ne kadar üzücü bir durumdur ki emperyalizmin toplum mühendisliği çabaları sonucu oyuna gelerek ulusun bir kısmının dini siyasete alet edenlere kanması ve Mustafa Kemal Atatürk'ü kullanarak aldatanların alternatif bir saygı görmesi en büyük açmaz olarak önümüzde durmaktadır. Bu durum dünyada Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamaktan en uzak toplum olduğumuz gerçeği ile bizi yüzleşmeye davet etmektedir. Hiç kimsenin kendisiyle yüzleşemediği bir dönemden geçiyoruz. Kendine ve düşüncelerine toz kondurmayanlar aldandıklarını gördükçe biraz daha içlerine çekilerek alanı genişletecekler. O boşluğu kim dolduracak? Doğada hiçbir boşluk, boş kalmaz. Yüksek ahlak yerini yine geri alacak. Önder Karaçay
Reklam
Mobbing Bank Diyor ki;
Beklentisiz Olma Ahlakı Bir insanın mücadelesinin ahlakını, şahsi adına beklentisiz olması, genelin yararına ise beklentileri belirler. İnsanlık tarihinde bunun en güzel örneğini Mustafa Kemal Atatürk vermiştir. Savaşmak zorunda kalarak yurda ve dünyaya barışı getiren o yüksek ahlakı sonsuza kadar Atatürk temsil edecektir. Manadan uzaklaşıp madde aleminin bataklığında boğulan insanlık Mustafa Kemal Atatürk'ü anlayabilmiş olmadığı gibi onun seviyesine ulaşmaktan çok uzaktır. Tüm yaptığı devrimler sadece Türk ulusunu değil insanlığı kurtaran fikrin eseridir. Ne kadar üzücü bir durumdur ki emperyalizmin toplum mühendisliği çabaları sonucu oyuna gelerek ulusun bir kısmının dini siyasete alet edenlere kanması ve Mustafa Kemal Atatürk'ü kullanarak aldatanların alternatif bir saygı görmesi en büyük açmaz olarak önümüzde durmaktadır. Bu durum dünyada Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamaktan en uzak toplum olduğumuz gerçeği ile bizi yüzleşmeye davet etmektedir. Hiç kimsenin kendisiyle yüzleşemediği bir dönemden geçiyoruz. Kendine ve düşüncelerine toz kondurmayanlar aldandıklarını gördükçe biraz daha içlerine çekilerek alanı genişletecekler. O boşluğu kim dolduracak? Doğada hiçbir boşluk, boş kalmaz. Yüksek ahlak yerini yine geri alacak. Önder Karaçay
328 syf.
9/10 puan verdi
·
39 günde okudu
Şoke edici. Çocuk kitabı gibi bir dille ve düşük fantezi tarzda başlayan, hafif fantastik öğeler bulunduran bir kitap okuyorum derken, öyle bir tırmanıyor ki, neye uğradığınızı şaşırıyorsunuz. Bir kere müthiş bağlanmış bir kitap. Karşılıklı mektuplarla karanlıkta kalan konuları aydınlığa kavuşturmuş yazar. Kitabın üslûbu, karakterleri, konusu, değindiği düşünceler, sahneleri, her şeyi çok başarılı. İçinde arkadaşlık var, yoksulluk var, dinler bolca var. Hatta miraç benzeri bir sekans bile var ki çok enteresan. Belki de kitabın en ilginç bölümüydü. İslâm dinine mensup bir insan olarak, dinimizin hassasiyetlerinden bir tanesi olan, tanrısal öğelerin betimlenmesinden kaçınma durumu genlerimize işlemiş durumda. Yani Allah ve peygamberimiz resmedilemez, betimlenemez bizde biliyorsunuz. Yalnız kitaptaki bölüm o kadar ilginç ki, mutlaka herkesin okuması lâzım. İslâma pek uygun bir diyalog geçmiyor(evet diyalog) ama zaten çocuk da müslüman değil yazar da. Bunları göz önünde bulundurmak lâzım. İslami terör, terörizm, dinler çatışması, insan manipülasyonu, toplum mühendisliği, radikalleşme gibi pek çok konuya değinilen bu kitabı mutlaka okumalısınız. Bu kitapta İslâmi terörist bir eylem anlatılırken, başka dinlere mensup toplumların da yozlaşmış yaşam ve düşünce dünyası da başarıyla resmedilmiş.
Yüzlerin Ötesini Gören Adam
Yüzlerin Ötesini Gören AdamEric Emmanuel Schmitt · Doğan Kitap · 2018114 okunma
"...bindiğim thy uçaklarında ön sağ duvarlardaki k.atatürk imzalı "istikbal göklerdedir" yazısına ne zaman gözüm takılsa, aklıma hep anneannemin çocukken öğrenip bana da öğrettiği o şarkı gelirdi: "ey türk genci kanatlan havalarda dalgalan çünkü bak, hiç durmadan kanatlanıyor cihan!" ayağa kalkıp uçağın ön sağ tarafına baktım. yazı yoktu! kaldırmışlar! ne zaman kalkmış hiç fark etmemisim. anneanneme söylemedim üzülmesin diye. atatürk'ün denizin üzerinde uzaklaşan bir yelkenli gibi usul usul hayatımızdan süzülüp gitmekte olduğunu hangimiz fark ettik ki, anneannemden başka! bir tek şu yaşlı kadın gördü tüm değerlerimizin içinin boşaltıldığını. biz gençler, hayatlarımızın günlük dertleriyle boğuşurken bastığımız zeminin kaydığını, bizi bir başka anlayışa evirmek üzere müthiş bir toplum mühendisliği yapılmakta olduğunu göremedik.
Mobbing Bank Diyor ki;
Kuklalar Arasında ki Kör Dövüş Kuklacı ile savaşan bir tek Mustafa Kemal Atatürk'ü tanıdı dünya ve insanlık. Gerisi kuklacı lehine kuklalar arası dövüşten ibaret. Kuklacı ile savaşalım diyen çok az olduğu için fırsat büyük. Kuklalar iplerinin oynatıldığı kadar hareket edebilirler. Kukla yaratanlar ve kukla oynatanlar farkını
Reklam
Mustafa Reşat Bey’in memurluğunun ilk döneminden beri neredeyse takıntılı biçimde eleştirdiği ve Doğu/Güneydoğu bölgelerindeki en başat sorun olarak gördüğü aşiretlere dayalı feodal düzen, 1938’de Dersim’de gerçekleştirilen “tedib” hareketiyle ilga edilir. Bu bölge, Mimaroğlu’nun layihalarında defaatle belirttiği üzere, devletin kontrolünde, bir toplum ve etnisite mühendisliği etrafında “modernleştirilir.” Devletin bölgeye yönelik yaklaşımındaki ve buna bağlı olarak uygulamaya koyduğu siyasalardaki devamlılık ve süreklilik dikkat çekicidir. Bu meseleye ilişkin raison d’etat (devlet çıkarı) Mustafa Reşat gibi bir bürokratta somutlaşır.
7 yıl sonra aynı noktadayız: 1921 Anayasası gündemde.
Ak Parti'nin derdi yeni Anayasa filan değil; amacı, bunu gündemde tutarak "toplum mühendisliği"ne ivme kazandırmak.
Mühendislik kafası ile toplum mühendisliği yapamazsınız, son derece tehlikeli bir eğilimdir. Maalesef bizim gibi, okuma yazmanın kıt olduğu ve gelişme sancısı çeken ülkelerde, insanların kafasına böyle toplum mühendisliği fikirleri sokulur ve gelişme modelleri; yani aydınlanmadan kaynaklanan gelişme modelleri çizilir.
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Toplumları yok etmek için katliamlara gerek yoktur. Demografik değişimle adeta bir Ortadoğu ülkesi haline getirilen Türkiye’de toplum, stratejik göç mühendisliği ile yok edilmek isteniyor. Türk topraklarında bir Türksüzleştirme politikası izleniyor, iktidar kendine yabancı seçmenle yeni bir toplum yaratıyor. Peki ya Türkler?
Sessiz İstila
Sessiz İstilaHande Karacasu · Kırmızı Kedi Yayın Evi · 045 okunma
Reklam
232 syf.
9/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Erkekler kadınlara âşık olmaktan vazgeçeli beri böyle şarkılar yazılmadı.
Swastika geceleri… Kütüphanede kitaplıkların arasında gezinirken gözüme çarpmıştı bu eser. Hem ismi hem de kapağıyla dikkatimi çekmişti. Bir zaman Holokost ilgi alanlarımdan biriydi ve tarihin karanlık dönemlerinden biri olan bu dönemle ilgili filmler izlemiş, kitaplar okumuştum. Hayli zaman olmuştu bu konuda bir eser okumayalı. Her kitabın insana
Swastika Geceleri
Swastika GeceleriKatharine Burdekin · Encore Yayınları · 2014759 okunma
304 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Son dönemlerde çok güzel tarih ve felsefe kitapları çıkaran yeni yayınevi FOL, bu eseriyle ülkemizde eksikliği hissedilen bir alanda yayınladığı bu kitabıyla güzel bir hizmet yapmıştır. Kitap elbette çok kapsamlı ve dev bir eser olmamakla birlikte çok rahat okunan ve kapsamlı bir giriş niteliğindedir diyebiliriz. Israrlı üzerinde durulan iki husustan biri, Osmanlı'da hapishane kurumunu olduğundan çok daha kötü göstermeye çalışan işgal dönemi devletlerine rağmen (bir çeşit Geceyarısı Ekspresi mantığı) o dönemde yapılan gene başka batılı araştırmalar ve incelemelerle durumun dönemdeki diğer bazısı batılı ülkelerden daha kötü olmadığı yönündedir. İkinci husus ise, özellikle İttihat Ve Terakki Cemiyeti, ulusalcı-Osmanlıcı bir toplum ortaya koymak için toplum ve aile üzerinde çok fazla kontrol sağlamak, toplum mühendisliği yapmak için hapishaneleri "vatan haini" insanları cezalandırmak için kullanmaya çalışmasıdır. Çeşitli kanunlar ve uygulamalarla yazar bu iddiasını desteklemektedir. Sonuçta, yakın tarihe, Osmanlı ve hapishane hatta siyasete ilgi duyanların okuduğu takdirde yararlanabileceği bir eser olduğunu söyleyebiliriz.
Osmanlı’da Hapishaneler
Osmanlı’da HapishanelerKent F. Schull · ‎Fol Kitap · 03 okunma
Auguste Comte ve Sosyoloji
Comte, Fransız devriminden hemen sonra doğdu. O'nun sosyolojisi, yaşadığı dönemin bir yorumudur. ...Birçok yazar, O'nu sosyolojinin (en azından Fransız sosyolojisinin) kurucusu olarak görür. ... Comte, sosyolojiyi "pozitif bir bilim" ve "toplum mühendisliği" olarak tasarlamıştır. Bu yeni bilimin temel amacı topluma hizmettir. ...Sosyolojiyi "sosyal statik" ve "sosyal dinamik" şeklinde ikiye ayırır. Sosyal statik, her toplumdaki göreli istikrarlı ilişkiler ile sosyal yapı üzerinde odaklanır. Sosyal dinamik ise, insanlığın bir aşamadan diğerine geçmesini, yani toplumdaki değişimi ifade eder. (15) Comte, evrimci bir düşünürdür. Tarihi bir ilerleme süreci olarak görür ve dolayısıyla iyimserdir. (15) Bkz. Freyer, H., Age, s.51-52; Bruhl, L.L., Auguste Comte: Felsefesi ve Sosyolojisi, İÜİF Yay. İstanbul, 1970, s. 185-204.
Sayfa 30 - Ekin Yayınları, 17. BaskıKitabı okuyor
Hapishaneler siyasete kurban yani.
İkinci Meşrutiyet Dönemi'nde imparatorluk krizleri kötüye giderken ve hükümetin otoriter yapısı baskın hale gelirken İTC, hapishaneleri ulus devlet inşası, ekonomik kalkınma ve toplum mühendisliği programlarına tamamen entegre etti.
·
Puan vermedi
Toplum Mühendisliği
Hekaton’la Son Tango Kitap İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyanın istikametini belirleyen toplum mühendisliğini ve sonuçlarını başlıklar altında bir araya getirmiş. Kitabı okurken orada burada duyduğunuz okuduğunuz, olup biten hakkında bir aydınlanma yaşıyorsunuz. Çok başlı çok kollu bir canavarın tek bir merkeze bağlı olan yapısını anlıyorsunuz. Psikoloji, sosyoloji, fizik ve benzeri bilim dallarında başat olan Yahudi bilim adamlarının yaşadıkları son soykırımdan sonra bir daha asla sloganıyla diğer milletleri pasifize etme çalışmaları ve Batı toplumunun suçluluk duygusu buna eşlik ettiğinde milyarların değişimi. Homoseksüel bilim adamlarıyla Yahudi bilim adamları, iki azınlığın kesişim kümesi, yeni yüzyılın dini Bilimi kullanarak tüm dünyaya oyun hamuru gibi şekil vermeye devam ediyor. Mesele tek tek homoseksüellerin insan olarak hakları değil, esas mesele insan ömrünü yirmi yıl azaltmasına rağmen bunun doğru bir hayat biçimiymiş gibi pazarlanması. İstanbul Sözleşmesi iptal edildiğinde itiraz edenlerin neden itiraz ettiklerini anlayamamıştım ama kitapta bu da çok net bir şekilde anlatılmış. Sözleşmenin kendisinden ziyade, sözleşmeye giren kavramların yani dilin toplumları değiştirmek için nasıl anahtar olarak kullanıldığı Batı tecrübesi üzerinden anlatılıyor. Amaç bireyselleşmiş cinsiyetsizleşmiş apolitik insanlar üretmek ve bu insanları kendilerinden bir grup elitin yöneteceği bir dünya devleti kurmak. İşin kötü tarafı tarihte zorla köleleştirilen insan, başarılı toplum mühendisliğinin sonucunda adım adım kendi isteğiyle güle eğlene köle olmaya hazırlanıyor.
Hekaton'la Son Tango
Hekaton'la Son TangoMustafa Merter · Ketebe Yayınları · 202364 okunma
628 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.