Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tiryaki Sözler - Cenap Şahabettin
“Herkes parlamak ister; ama tutuşma tehlikesi olmasa.”
Sayfa 15 - Renkli Bahçe YayınlarıKitabı okudu
Musa ve Reçine
Musa'nın çalılıklar ortasında birden tutuşan yalımı görünce, "Tanrı" sanması başka bir örnek! Aşırı sıcaklarda (50,60,70 derece) reçineli bitkiler kendi kendine tutuşur kolayca. Örneğin kimi orman yangınları bu nedenle de olur... Musa bu yalın fiziksel-kimyasal olayı bilmediği için çalıların tutuşma görümünü "Tanrı" diye algılar. "Dervişin fikri neyse, zikri de o !" derler. Bu kimyasal doğa olayı da Musa için yerinde "fırsat" olmuştur.
Reklam
Oksijene doymuş bir ortamda yaşanırsa kızgınlık, aşırı kızgınlık, tutuşma hali ortaya çıkar!
Sayfa 89 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
“Salınan, titreşen dünya dengelerinde son salınım, sömürülenlerin, zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayanların el ele tutuşmasından. İşte o el ele tutuşma bir gün gerçekleşecek ve güçlünün güçsüz üstündeki tahakkümü sona erecek.”
Sezen
bir şarkı daha söyle Sezen, bir tutuşma anı ayrı düşenler için büyük aşkların ve küçük sevinçlerin ses terzisisin sen dileğisin hiç unutulmamanın ve binbir yolusun "seni hâlâ seviyorum diyebilenlerin"
"Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın!'
Muhakkak ki çamurun durumu sükûnet ve vakar iken ateşin durumu ise alevlenme, tutuşma, hareket etme ve dalgalanmadır. Öfke; kin ve hasedi netice verir.
Reklam
Önümde yeniden her zamanki sokağı görüyorum. Medeniyetin gölgeliği yandı. Gökyüzü, parlatılmış balina kemiği gibi karanlık. Lambadan ya da alacakaranlıktan kaynaklanan bir tutuşma var gökyüzünde. Bir tür kıpırtı var - çınar ağaçlarındaki serçeler, bir yerlerde ötüyorlar. Günün ağardığına dair bir his var. Bunu gün doğumu olarak adlandırmayacağım. Gökyüzüne baş dönmesiyle bakan, sokakta dikilmekte olan yaşlıca bir adam için gün doğumu nedir? Gün doğumu, gökyüzünün bir tür aydınlanmasıdır; bir tür yenilenmedir. Bir diğer gün; bir diğer cuma; martın, ocağın ya da eylülün bir diğer yirmisidir. Bir diğer genel uyanıştır. Yıldızlar geri çekilir ve söner. Dalgaların arasındaki setler, kendilerini daha da derinleştirir. Pus tabakası, tarlaların üzerinde kalınlaşır. Güllerin üzerinde, yatak odası penceresinin kenarında asılı duran solgun gülün bile üzerinde bir kırmızılık birikir. Bir kuş öter. Ufak kulübelerde oturanlar ilk mumlarını yakarlar. Evet, bu ebedi yenilenmedir, bitmek tükenmek bilmeyen yükseliş, düşüş; düşüş ve yeniden yükseliştir.
Sayfa 309Kitabı okudu
Kumar kelimesi Türkçeye, Arapçadaki "kımâr"dan geçmiştir. Kumar, "Şans ve becerinin birlikte veya tek başına söz konusu olduğu bir olay veya yarışmanın sonucuna bahse tutuşma ve bu yolla kazanç elde etme," şeklinde tanımlanır. Bağımlılığın türü ve şekli toplumlara, dönemlere göre değişiklik gösterse de esasen irade zafiyetinden oluşan bu durum; haksız kazanç, mal ve zaman israfı gibi bir dizi olumsuzluğa yol açar. Bu yüzden her türlüsü yasaklanmış ve kınanmıştır.
Ey ruhum! Niye saçmalığa dalıyor ve kahroluyorsun? Kedere, kaygıya değmeyecek şeylerle zihnini yorup duruyorsun! Kenarında oturacağına, kendini ateşe atıyorsun! Ateşe yaklaşmanın tutuşma tehlikesi getireceğini bilmiyor musun?
Sayfa 272 - Yapı Kredi Yayınları - Cilt 1/1Kitabı okudu
ÜNAL YALTIRIK Diyarbakır'da İlkokul 8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz? Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım. Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
295 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.