Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cahillik üç türlüdür. Hiçbir şey bilmemek, gerekeni bilmemek ve bir sürü gereksiz şey bilmek.
Saat üç. Bir şey yapmak isterseniz, bu saat ya çok geç ya çok erkendir. Öğleden sonra acayip bir an.
Reklam
"kafka’nın değişim eserinde hayvanlaşan hayat anlayışımızı kaç kişi anlayabildi ki, intihar etmek için çabalarını kaçımız düşündü ki, yoksa hasta bir kişiliği mi okuyoruz? kaç kişi sanat adı altında mozart’ın sarayda kızların peşinde koşarken krala yakalanmasını biliyor ki? kız çığlıklar içinde kaçarken mozart onun peşinde koşuyordu. üstü
Ben bu iki uç arasına girmeye çalışıyorum. Hayatlarımıza bakarsak zamanımızın çoğunu davranışlarda yada tefekkürde değil başka bir yerde geçirdiğimizi görürüz muhtemelen. İşte ben ''nerede?'' diye soruyorum ve bu soruya bir cevap vermeye çalışıyorum.
"Hayatın çeşitli güçlüklerine karşı üç şey hediye edilmiştir; ümit, uyku ve gülmek..."
SAATİNİZ Bir bakarsın üç Bir bakarsın hiç
Reklam
Yorgunluk benim genel halim. Bana, “Nasılsın?” diye soranlara, en sık verdiğim yanıtın “Yorgunum,” demek olduğunu keşfettiğim günden beri, daha bilinçli olarak “Yorgunum”. Şu memlekette yaşayıp da yorgun olmamak mümkün mü? Beden yorgunluğu dediğinden ne olacak, iki-üç dinlenmeyle geçer, ama ben aslında vatan yorgunuyum! Ruh yorgunuyum, gönül yorgunuyum, hayat yorgunuyum; öğrenmek, bilmek, anlamak, anlamamış gibi yapmak, düşünmek, hissetmek, tanımak, tanık olmak, katlanmak, anlayış göstermek, görmezden gelmek, üzerinde durmamak, idare etmek, üzülmemiş görünmek, alışmak, alışamamak, sabretmek, katlanmak, beklemek yorgunuyum. Tam da artık bu memlekette hiçbir şey şaşırtamaz beni sanırken, her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum.
Bir, iki, üç, dört, beş, dönüş. Bir, iki, üç, dört, beş, dönüş: Yürüyorum, durmak, yorulmak bilmeden yürüyorum, hırsla yürüyorum, genellikle gevşek olan bacaklarım bugün gergin. Başıma gelenlerden sonra, sanki bir şey ezmek ister gibiyim. Ayaklarımla neyi ezebilirim ki? Altımda betondan başka bir şey yok. Hayır, böyle yürümekle pek çok şeyi ezebiliyorum. Yönetime hoş görünmek için bu kadar alçalabilen doktorun ödlekliğini eziyorum. Başka sınıfın acı ve sıkıntılarına kayıtsız kalan bir sınıfın kayıtsızlığını eziyorum. ... Belirli bir cinayet işlediği gerekçesiyle bir adam hakkında patırtılı yazılar yazın polis muhabirlerinin birkaç ay sonra aynı adamın varlığını bile unutabilmelerinin eziyorum. Suçlayanla kendini savunan arasında bir "hitabet oyunu" halini alan ceza mahkemeleri usulünü eziyorum. ... Hiçbir örgüt ya da kuruluşun bu yönetim sorumluluklarını sorguya çekip çürüme yolunda, iki yılda bir, neden mahkûmların yüzde seksenini yok olduğunu sormayışını çiğniyorum. İntihar, düşkünlük, devamlı açlık, iskorbüt, verem, delilik ve erken bunama teşhisleriyle imzalanan resmi ölüm raporlarını çiğniyorum. Kim bilir daha neler eziyorum ayaklarımın altında? Ama bütün bu olup bitenlerden sonra herhalde eskisi gibi yürümüyorum, her adımda bir şeyler çiğniyorum.
Aşk üç harf, tek hece. Ucu kapalı diğer ucu açık iki yürek. Aşk gündüzüne ermemiş eflatun bir gece. Aşkı yaşadık sandık çift yüreklerde. Anladık. Aşk, hiç olmak isteyen bir yolcu için akıl işi değilmiş Meğerse aşk: cinnetini cennete çevirenin yüreğinde tek kişilik bir delilikmiş. Size her gelen akıl verip aşk veremediyse eğer, sizi hak etmemiştir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.