"Vefa, bazen unutmaktır!" diye söze başlar Gündüz Vassaf. Sonra da devam eder: "Vefalı olmak, unutmamak değildir. Oysa bazen tam tersine, vefamızı göstermek, vefalı olduğumuzu anlatmak için unutmak, unutmak, unutmak gerekir. Unutmak, her zaman alçaklık değildir çünkü, bazen de bağışlamaktır. Aslında hiç unutamadığımız bir şeyi, bir tür bilgelik bilgisiyle, maskesiyle de diyebiliriz, hiç hatırlamıyormuş gibi yapmak da unutmanın erdemlerinden biri sayılabilir.
"... Vefalı olmak için unutmak zorundayız. Tuhaf mı geldi bu cümle? Doğru, bana da önceleri tuhaf geliyordu. Ben artık vefayı, hatıralara tam bağlılık, ilk yaşantılardan hiç kopmamak, ayrılmamak, bir evi, bir şehri, bir anıyı terk etmemek ve duygusuyla teselli bulmak yerine, YENİDEN YAŞAMAK ÜZERE GERİ DÖNMEYİ GÖZE ALABİLMEKTİR diye tercüme ediyorum. Vefa, 'ilk'e, ilk kaynağa da bağlı olmaktır, kalmaktır, diye özetliyorum."